Neredesiniz Gönül'cüler?

*** Gönülsüz insan olmaz ya, nasıl ki, bir dönemde gençlerimiz GÖNÜL dergisiz olmuyordu. ***Lüks bir dergi olmalıydı. Evet, bize göre olmalıydı ama okuyucu ne diyecekti? Maddi kaynak ne olacaktı? Dağıtımı kim yapacaktı? olmuyordu. *** Sağ olsunlar, okullarda BALON dergisini dağıtan yürekli öğretmenlerimiz vardı. Onlar sayesinde dağıtım işini de çözdük.

Gönülsüz insan olmaz ya, nasıl ki, bir dönemde gençlerimiz GÖNÜL dergisiz olmuyordu. BALON dergisi gırla gidiyorken, bir gün Kazım Memiş ağabeyim, arkadaşım, dostum, öğretmenim, idolüm ve her şeyim dert paylaştı;

“Çocukları BALON ile sevindiriyoruz da gençlerimizi nasıl sevindiririz diye düşünüyorum. Zor şartlarda çalışıyoruz. Paramız, desteğimiz kısıtlı. En önemlisi de bu işte çalışacak elemanımız yok.”

Bunları söyledikten sonra, gözlerime baktı derin derin. Besbelli vereceğim cevabı bekliyordu.

“Ben bu işin dünden hastasıyım, basalım düğmeye!” dedim.

“İki derginin altından kalkabilir miyiz?”

“Kalkarız!”

“Emin misin?”

“Eminim!”

Ve ertesi gün (2 000 yılı başında), kolları sıvayıp plan-projemizi hazırladık. Lüks bir dergi olmalıydı. Evet, bize göre olmalıydı ama okuyucu ne diyecekti? Maddi kaynak ne olacaktı? Dağıtımı kim yapacaktı? Bir sürü sorular...

Sağ olsunlar, okullarda BALON dergisini dağıtan yürekli öğretmenlerimiz vardı. Onlar sayesinde dağıtım işini de çözdük. 7. - 8. sınıflara veya liseli yıllara erişmiş, önceki BALON dergisine yazan çocuklarımız da artık GÖNÜL’CÜ olmuşlardı. Her iki dergiye de yazmaya devam ettiler. Okul dışı gençler, hatta yaşlılar da GÖNÜL’E gönül verdiler zamanla. Aboneler çoğaldı. Yazıcılar da balık istifi olmaya başladı. Neredeyse dergide köşe tutacak hallere eriştiler.

Bir Semiha Yılmaz Bekir yazıda, şiirde ve öyküde aldı kendini gitti, vardı bir de Menekşe Kokulu Şiirler başlıklı bir kitap çıkardı. Bu gelişme az mıydı? Gururumuz ve hevesimiz arttıkça arttı.

GÖNÜL, her yaşta okuyucunun dergisiydi artık. Yazanlar da çok mu çok. İşte onlardan bazıları; Hanife Osman Nuri -Razgrad; Müsrev Osman -Tırgovişte; Semiha Y. Bekir-Asenovgrad; Münevver Rasim Ali- Plovdiv; Selçuk H. Süleyman - Kırcaali; Nihat Erdinç Rasim - Ruse; Hatice Bayramali - Kırcaali; Müjgân Rasim- Razgrad; Saniye M.Emin-Kırcaali (Öğretmen olmak istiyordu...); Sevilhan Ademova-Nikopol; Nurkadın Nurşen- Kırcaali; Emine Mehmet - Burgaz; Vijdan Çavuşoğlu - Çatalca/İstanbul; Sevginar Arif (Şiir sevdalısıydı.) - Şumen; Bedriye Ramadanova - Asenovgrad; Fatma Fikri - Aytos; Lale Ramis -Kırcaali; Aynur Mehmet - Kırcaali; Serpil Hüseyin - Kırcaali; Embiye Ramadan - Kırcaali; Gülzade Bahri- Kırcaali; Nazmiye Mehmedali- Kırcaali; Meral Zübeydin-Popovo; Esen Alieva-Huma/Razgrad; Sevdiye Bekir- Asenovgrad; Fatma Rahim- Kırcaali; Meryem Rafet Naim- Haskovo; Necibe İlhami Salif- Plovdiv; Meral Ömer-Romanya ...

Adını görenler, sanırım bir-iki söz yazmayı ihmal etmezler. Dilerseniz kısacık bir istatistik vereyim burada. BALON ve GÖNÜL dergilerinde abone sayısı erkek çocuklara göre kızların sayısı açık ara %75 fazlaydı. Yazı göndermede, bu nispet daha da büyüktür. Kızlar adeta dergiyi ele geçirmişlerdi. Dergi abonesinin, okuyanın, yazanın açık ara ileride olduğu İl ise Kırcaali’dir. Her iki dergiye, bilhassa GÖNÜL’E aralıksız yazılar, şiirler ve öyküler gönderenler arasında öğretmenler, müdürler, iş adamları, politikacılar, şairler, yazarlar da vardı. Bunların adlarını sıralamak başka bir bahara kalsın diyorum. Saygılarımla!

Sabri CON

 

Bakmadan Geçme