Mehmet Şükrü ÇAVUŞOĞLU

bir batı rüzgarı esiyor göz açtırmıyor hiç deniz bile üşüyor sobam gürül gürül ayazda işim zor koskocaman denizi ısıtıyorum

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

Bulgaristan'daki Türklerin edebiyatı - 3.

 

Mehmet Şükrü ÇAVUŞOĞLU

 

işsiz şiir

kavel grevlerinin türküsü değil

hasan hüseyin'den sonra

işsiz kaldı şiir

topluca işten çıkarması

uzun sürünce

ikinci yeni işverenlerinin

imge bağımlısı oldu

içine kapandı iyice

demiri ve bakırı işleyenlerin

yanında mı

kömür ocaklarında mı

petrol kuyularında mı

buğday tarlalarında yok

narenciye bahçelerinde mi

dokuma fabrikalarında yok

deprem kuşağında mı yoksa

gölgesinde mi o cevizin

gülhane parkı'nda

açlarla, yoksullarla,ezilmişlerle mi

barışın yanında mı şiir

küreselleşmeye karşı mı sokaklarda

nerde, nerde, nerde

iş başı yapamadı şiir

sinek avlıyor

beyoğlu'nda

ikinci yeni uşakları

eliyle

 

hayaletler vadisi

kapadokya'da toprak devingen

kapadokya'da toprak evrimli;

milyonlarca yılın uğraşısı

çamurdan yaratılmış insan gibi

yer yuvarlağı sıvıkken oluşmuş

ve kızılırmak kıyılarında

bozkır güneşinde kurumuş

dağlı ozana ağıt

dağın büyük ozanı

ferhat'ın oğlu naci

öldü dediler

başkentten getirdiler naaşını

bahar kokulu esinti ile

incecik bir yağmur eşliğinde

büyük kentleri sevmiyordu

yaprak döşeği, kalpağı gökyüzü

dağ bağrına bastı evladını

kendini çam ağacına benzetiyordu

sırım gibi uzanmış

yatıyordu karanfilli tabutta

kasaba halkı ağlıyordu

kim durduracak

sert esen rüzgarları

onsuz nasıl inecek

şehir sokaklarına komitalar

kim söyleyecek "meliham" türküsünü

yeşil çimen,

kumsal toprak

bin türlü rengin içine

defnettik naci ağabeyi

başucunda göğe eren

bir çam ağacı

istemez başka bir cennet

dağların orpheus'u sustu

çoban yalnız çalar kavalı

 

üşüken deniz

rumlar buradan giderken

kim bilir neler dediler

tanrı'ya sözleri geçmiş

bir batı rüzgarı esiyor

göz açtırmıyor hiç

deniz bile üşüyor

sobam gürül gürül

ayazda işim zor

koskocaman denizi ısıtıyorum

 

üç kardeş masalı

soba soba değil

imama feneri

korlaşan odunların elinde

ak duvarda yansıması

oynaşan kızıl yalazların

eşliğinde bir türkünün

annem yün eğriyor

pöstekiye bağdaş kurmuş

bakır sakallı babam

dışarıda karakış savururken

önünde diz çökmüş

üç kardeşe

üç kardeşler masalını anlatıyor

sabah ola hayrola

ben düşerim yola

padişahın kızını istemeye

***

1948'de Kırcaali'nin Elmalıkebir köyünde doğdu. Sofya Üniversitesi'nin Türk Filolojisi Bölümü'nü bitirdi.Uzun yıllar köyünde ve Bursa'da öğretmenlik yaptı. Totaliter komünist rejim esnasında, siyasi sebeplerden dolayı bir dönem işsiz bırakıldı.

Allığını Soyunurken Kavaklar ve Dünya Durdukça Durasın isimli iki şiir kitabı bulunuyor

Bu yıl 70 yaşını kutladı ve yazın hayatına Burs'da devam etmekte.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN