İNSANA DAİR
Benim içimde bitmez tükenmez bir özlem var Türkçeye ve edebiyatımıza deyince, 'Bulmuşsun özlem çekecek şeyi, yazık oluyor zamanına, ben okumayı hiç sevmem, ömrüm boyunca bir kitabı bile sonuna kadar okumadım,'cevabını hemen yapıştırdı. 'Aslında ben sadece kitapları değil, kendimden başka hiçbir şeyi sevmem,' demesiyle, sanki üzerime kaynak sular döküldü. Şaka mı yapıyorsunuz öğretmenim, diyemedin, çünkü gözlerindeki mana sözlerin ciddiyetini anlatıyordu.
İNSANA DAİR
İnsan vardır, kalplerin en güzel yerinde unutturur kendini. Bir daha onu görmesek bile, anıların yüzünde kalır izi, dalından koparılmış taze bir çiçek gibi. İnsan vardır, ona yaklaştıkça,kendisinden uzaklaştırır bizi. Keşke bu kadar yaklaşmasaydım, şimdi böylesine uzak kalmazdım, düşüncesi hâkim kalır içimizde.
Türkiye’ye ilk geldiğim o günlerde bir emekli öğretmenle tanışmıştık. Geçenlerde, yağmura yakalanınca girdiğim kapalı bir mekânda yeniden onunla karşılaştık.Kütüphaneden aldığım bir roman vardı elimde. Öğretmen arkadaşım bize cay ısmarladı ama gözleri kitaptaydı. İstersen birkaç gün sende kalsın, okursun, ama keşke bunu dememiş olsaydım. Bu önerimden sonra, beyefendi, bana dönerek," Siz hala bunları mı okuyorsunuz, hanım efendi? Kitap okumayı bıkmadınız mı daha", diye serzenişte bulundu. Benim içimde bitmez tükenmez bir özlem var Türkçeye ve edebiyatımıza deyince,"Bulmuşsun özlem çekecek şeyi, yazık oluyor zamanına, ben okumayı hiç sevmem, ömrüm boyunca bir kitabı bile sonuna kadar okumadım,"cevabını hemen yapıştırdı. "Aslında ben sadece kitapları değil, kendimden başka hiçbirşeyi sevmem," demesiyle, sanki üzerime kaynak sular döküldü. Şaka mı yapıyorsunuzöğretmenim, diyemedin, çünkü gözlerindeki mana sözlerin ciddiyetini anlatıyordu. "Kim ne yaptı benim için? Ne verdi bana bu vatan?", sözleri kulaklarımda bir uğultuya dönüşürken, çayımı bile içmeden, attım kendimi dışarıda yağan yağmurun altına.
Çok zaman geçse de o günden bu güne kadar, kulaklarımda hala o sözler beni rahatsız etmekte. Bu kadar da nankör olmamalı insan. Bu vatan senin eline bir meslek vermiş, evin, yurdun, ocağın ve evlatların var. Bu gerçekleri, yüzüne vurmadım diye, hala çok pişmanım. Bu kadar asi ve negatif düşünce, kimin dilinden dökülürse dökülsün, yadırganır, ama evlatlarımızı güvenerek teslim ettiğimiz ve ilham yuvaları sahipleri bildiğimiz birilerinin ağzından bunları duymak felaketin ta kendisidir... Eğer, bir öğretmen, hiç utanmadan bu sözleri söyleyebiliyorsa, bizdeki cehaletin bitmesi şöyle dursun, hızla çoğalmanın yokuş yolundadır.
Öğretmenlere saygımız sonsuz, severiz ve sayarız onları, ama böyle fikri insanın, öğretmenlik yaptığı yıllarda yetiştirdiği bütün öğrencilerin sayısını hesaba ve kitaba vuracak olursak, korkunç bir rakamla karşı karşıya gelebiliriz. Anlattığım bu olayda, öğretmenliği şöyle bir tarafa bırakalım, ama bunu öylesine ele alacak olursak, insanlık sınıfta kalır ve çoktan tükenmiştir.
İnsan dediğimiz, vatanına, bayrağına, çevresine, evladına, ve mesleğine sahip çıkmalı, kollarını ve pozitif düşüncelerini her istikamete uzatıp, herkesi hoşgörü ile kucaklamalı...
Deryalar gibi, uçsuz bucaksız, kendini aşa, aşa yaşamalı insan!
Aksi halde ölümsüz olsa bile, yaşamamış sayılır...
Firdevs BÜYÜKATEŞ,
Kıırklareri
Yorumlar 1