HER ŞEY GÜZEL OLACAK ( MI ? )
Sonuçta kim kazanırsa kazansın, daha da kutuplaşmış ve gerginleşmiş bir toplum tablosu çıkacak ortaya.
Hafta başında YSK nihayet kararını açıkladı ve İstanbullular 23 Haziran'da tekrar sandık başına gidecek.
Bu karar, beklendiği gibi tartışmaları da beraberinde getirdi.
Doğal olarak, bu karara her iki cepheden farklı yorumlar gelmeye başladı.
İmamoğlu cephesi sert tepki gösterirken, iptal talebinde bulunan iktidar, kararı olumlu buldu.
Ancak bu durum iktidar açısından çok kritik bir hale dönüştü.
23 Haziran seçimi İstanbul seçiminden çıkıp, iktidar için "tamam mı, devam mı" seçimine dönüşmüştür.
Tekrarlanan seçimi kaybetmesi onlar için fiilen olmasa da, iktidarlarının sonu geldiği anlamı taşıyacaktır.
Bundan dolayı iktidar bütün ağırlığını bu seçimlere vereceğini ve elindeki bütün "cephaneyi" İstanbul'a yığacağını söylemeye gerek yok.
Bir buçuk ay boyunca, iktidarın bütün dikkati burada olacak.
Çünkü çok net biliyorlar ki, olası bir kayıpta her ne kadar normal olarak 2023 kadar süreleri olsa da, bu tarihe kadar iktidarlarını korumaları pek mümkün olmayacak.
İktidar çok iyi biliyor ki, seçimleri kaybetmesi durumunda bundan sonra ancak uzatmaları oynayacak.
İstanbul'daki seçim tekrarlanmamış olsaydı, bu seçimin bu kadar büyük önemi olmayacaktı.
Ama tekrar edilmesi, artık bu saatten sonra bu seçim iktidarın güven oylamasına dönüşmüştür.
Diğer yandan muhalefet cephesi de, kendilerine göre haklı sebeplerle alınan tekrar kararına tepki gösterseler de, yenilenecek seçim için hazırlıklarını devam ettirmekte.
Seçim kampanyası için buldukları slogan da isabetli olmuş, olacak ki çok kısa sürede, kendi destekçileri arasında hızla yayıldı.
Her şey güzel olacak!
Peki, gerçekten her şey güzel olacak mı?
Her halükarda iki taraftan biri için güzel olacak da, esas olan bu değildir.
Ki bir çok sebepten dolayı ve İmamoğlu'nun arkasına aldığı bütün rüzgara rağmen, iktidar bu seçimi alır.
Bunu hangi seçmen kitlesi ile nasıl başaracaklarını daha önce yazmıştık.
Bize göre, her şeyin güzel olacağı kişi iktidarın adayı olacak ama asıl önemli olan konu başka.
Taraflardan biri için her şeyin güzel olacağı kesin de, ancak daha da ötekileştirilen karşı tarafa ne olacak?
Ki burada söz konusu olan sadece İstanbul seçmeni de değil.
Bütün ülke bu seçimlere kilitlenmiş durumda.
Sonuçta kim kazanırsa kazansın, daha da kutuplaşmış ve gerginleşmiş bir toplum tablosu çıkacak ortaya.
Üstelik ülkemizin bulunduğu bu ekonomik kriz ortamında, zaten gergin olan milletimize, ortaya çıkacak seçim sonuçları ne getireceğini şimdiden kestirmek mümkün değildir.
Ancak şu kesin ki, kim kazanırsa kazansın, seçim sonuçları toplumda kutuplaşmayı ve ötekileştirmeyi daha da arttıracaktır.
O zaman soru şu;
Hangisi daha önemlidir?
Ülkemizin en önemli büyük şehri olsa da, bir belediyeyi kazanmak mı? Toplumsal huzur ve iç barışı muhafaza etmek mi?
Her şey gerçekten güzel olacak mı?
İşte asıl mesele bu!
Gürçay CEM