GÜRKAN MUTLU TRAMBOLİNİN LOKOMOTİFİ SAYILIRIM
Jimnastik, hayatımızın ilk evrelerinden bu yana hep var ve bütün spor branşlarının temeli olmuştur. İlk kas, kuvvet ve koordinasyon gelişimi jimnastikle başlar. Sadece spor branşları için değil, sağlıklı bireyler ve sağlıklı bir toplum olabilmek için, çocuklarınızı salona kendi ellerinizle götürün. Zaten çocuklarınız bu sporu çok sevecek ve gerisini kendileri getireceklerdir. Gençlere buradan mesajım, herkes için geçerli bir dönemeç veya kırılma noktası vardır. Şans, bu dünyada hepimize aynı seviyede bahşedilir. Bunu değerlendirmek bizlerin elindedir. Kesinlikle bir spor branşına temel olabilecek olan jimnastiğe erken yaşlarda başlasınlar.
GÜRKAN MUTLU; TRAMBOLİNİN LOKOMOTİFİ SAYILIRIM
Türkiye’nin en başarılı Trambolin sporcusu Gürkan Mutlu ile yazarımız Aşkın Beytullah konuştu.
Merhaba değerli okurlarım! İlk yazımın heyecanıyla sizlerin karşınıza çıkıyorum. Misyon Gazetesi yetkililerinden aldığım nazik davetten sonra, toplamış olduğum cesaretle, bu işe koyuldum. Bundan sonraki yazılarımda, Bulgaristan'dan göç etmiş ve “sıfırdan” başlamış ve kendi tabirimle “yüzü” görmüş olan toplum, siyaset, sanat, kültür, iş dünyası ve spor gibi çeşitli alanlarda, başarılarıyla öne çıkmış ve birilerine, özellikle de geleceğimizin teminatı olan gençlerimize örnek olabilecek olan değerlerimizi sizlerle buluşturacağım. Umarım, bu yaşam hikâyeleri sizlerin de beğenisini kazanır. Bu sayımızın konuğu, Ay Yıldızlı formayla ülkemizi birçok kez temsil etmiş olan milli sporcumuz ve gururumuz Gürkan MUTLU. Türkiye’nin en başarılı Trambolin sporcusuyla sizler için konuştum.
Bu sayımızın ilk konuğu, Ay Yıldızlı formayla ülkemizi birçok kez temsil etmiş olan milli sporcu Gürkan MUTLU.
- Gürkan, öncelikle bu söyleşi teklifimi kabul ettiğin için teşekkür ederim. Biraz kendinden bahseder misin? Gürkan MUTLU kimdir?
- Ben, 30 Eylül 1993 doğumlu, Bulgaristan göçmeni bir aileye mensup bir muhacir çocuğuyum. İzmir de ailemle ikamet edip, Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Spor Yöneticiliği bölümü dördüncü sınıf öğrencisiyim.
- Aynı zamanda büyük başarılar kazanmış bir milli jimnastikçisin. Aslında bu hikâye nasıl başladı. Biraz bize anlatır mısın?
- Spor, hayatımda kendimi bildim bileli her zaman var. Ben jimnastik yapmaya başlamadan önce, ilk zamanlarda break dans yaparak başladım. Çok hareketli bir çocuktum. Sokaklarda ve okul bahçelerinde, arkadaşlarımla birlikte dans ederken, beni tesadüfen gören beden eğitim öğretmenim ve jimnastik antrenörü olan birkaç kişi tarafından keşfedilip spor salonuna getirilmemle başladı diyebilirim.
- Şimdiye kadar hangi başarıları elde ettin, Gürkan?
- Ben, ilk başarılarımı 9-10 yaşlarında artistik jimnastikte kazanmaya başladım. Beş yıl çeşitli yarışmalardan elde ettiğim dereceler sonrasında, bu branşta çok hızlı ilerleyemeyeceğimi fark edip, şuan yapmış olduğum Trambolin branşına geçiş yaptım ve Türkiye'nin bu branştaki ilk öncü sporcusu oldum. Aynı zamanda Avrupa ve Dünya Şampiyonalarına katılma hakkını kazanan ve en çok madalya kazanmış ilk sporcuyum. Yani trambolin benim işim…
- Şu an üniversite öğrencisisin, biraz okul hayatından bahseder misin? Spor ve okul hayatını aynı zamanda sürdürmek zor olmuyor mu?
- Üniversiteye çok sevdiğim bu spor sayesinde başladım. Mensup olduğum ailemin fertleri hepsi eğitimli ve kültürlü insanlar. Beni gerek üniversiteye, gerekse spora teşvik eden gene onlar olmuşlardır. Kazanmış olduğum bu başarılar sayesinde, üniversite kapılarını açmam gerektiğini anladım ve spor yöneticiliği bölümünü de bundan seçtim. Ben hayatım boyunca, kararlarımı ailem ile istişare ederek almışımdır. Günümüz Türkiye’sinde bir şeyleri değiştirebilmek için, ilk önce insan, kendini ispatlamalısın ve tecrübe kazanmalısın. Onun içindir ki, gerek özel hayatımda, gerekse spor hayatımda sadece madalyalar için değil, gelecek nesiller için bu branşta federasyon yönetimi seviyesinde bir yerlere gelebilmek için donanımlı, yetişmiş bir birey olmam gerektiği için buradayım ve mezun olmama çok az kaldı.
- Bu, seni ileriki zamanlarda Türkiye Jimnastik Federasyonu’nda yönetici olarak göreceğimiz anlamına mı geliyor?
- İnşallah, hedefim bu ama önümde daha kat edilecek çok yol var. Öncelikle bu işin sporculuk kısmından sonra, antrenörlük ve federasyonda görev alabilecek yeterliliği kazandığımı göstermem gerekiyor. Bu branşa yeterince fazla hizmet etmem gerekir. 2014 yılında kurulan ve Türkiye Milli Olimpiyat Kurulu’ndan sonra, tarihte bir ilk olan Sporcular Kurulu’nda Trambolin branşı başkanlığını yürütmekteyim. Bu görevimin bana çok şey katacağı inancındayım.
- Bulgaristan göçmeni bir aileye mensup oluğunu söyledin. Bu senin için bir şans mı?
- 1989 yılında gelmiş bir ailenin çocuğu olmam, benim gurur duyduğum bir şey. Ama ne yalan söyleyeyim, bu benim için hem bir avantaj, hem de bir dezavantajdı. Avantaj olan kısmını açacak olursam, ailemin Türkiye de doğmuş büyümüş olan bir aileye nazaran, spora olan bakış açılarından dolayı beni çok desteklediler. Ama bu daha çok manevi bir destek oldu. Dezavantaj kısmına gelecek olursak, biz Bulgaristan'dan ilk göç ettiğimiz zaman, ailemin neredeyse hiç bir şeyi yok denecek kadar azdı. Maddi açıdan bizler sıfırdan başladık. Bunun bir de ezikliği var. Burada doğmuş ve burada büyümüş bir sporcuya nazaran geriden başladım diyebilirim. Ama bu zorluklar beni daha da kamçıladı ve sonuç ortada...
- Bu elde etmiş olduğun başarılarla, göçmen gençlerine ve senden sonra geleceklere bir doğru mesaj verdiğine inanıyor musun?
- Evet, inanıyorum, tabi ki! İnanmalıyım da zaten, çünkü benim önümde bu branşta örnek alabileceğim başka bir Türk sporcu yok. Ben en yüksek başarılarla ve misyonumla örnek olmalıyım, sağlam temeller atmalıyım ki, benden sonra gelenler hem daha iyi başarılar elde etsin, hem de daha sağlıklı bir işleyiş içinde hareket etsinler isterim. Kendimce bir lokomotif olduğuma inanıyorum ve arkamdan gelenleri de hep birlikte daha iyi seviyelere taşıma niyetindeyim.
- Sence, şuan bağlı bulunmuş olduğun federasyon, devletimiz tarafından gerek maddi, gerek manevi yeterli desteği alıyor mu? Malum, ülkemizde futbolla yatıp onunla kalkıyoruz.
- Evet haklısınız. Özellikle, 2012 senesinde değişen federasyon başkanımızla çok büyük bir ivme kazandı bu destek. Gerek sistemimizde, gerekse kaynaklarımızda bir değişim geçirdik. Bu değişimin en büyük payı, kendi içimizden gelmiş olmasından kaynaklı. O da bir jimnastik sporcusu. Dolayısıyla jimnastikçinin halinden anlayan birisi olması, çok kısa sürede büyük başarıları getirdi diyebilirim. Bu her alanda böyle olmalı zaten. İşi işin ehline verdiğiniz süreçte başarılı olursunuz. Yapmış olduğumuz kampların sayısı, katılmış olduğumuz müsabaka sayısındaki artış bile başkanımız ve onunla gelen destek sayesinde olmuştur. Devletimizin desteği de burada yadsınamaz bir gerçek. Maddi kaynaklarımızın büyük bir çoğunluğunu devletimiz sağlıyor ama yeterli mi, tabi ki değil. Ülkemizde sponsorluk konusunda kurumsal, ya da büyük firmalardan da bireysel olarak destek beklemekteyiz.
- Seni bu seviyeye getiren sadece başkanınız değil, tabi ki. Senin üzerinde çok büyük bir etkisi ve hakkı olan antrenörlerden de bahseder misin bize?
- Ben yabancı bir antrenörle çalışıyorum, çünkü bu seviyelere çıkabilmemiz için, bir ilkin başarılı sporcuları olabilmemiz için, biraz önce de değindiğim gibi, işi ehline teslim edilmesi gerektiği düşüncesinde olan insanlarla çalışıyoruz. Federasyon başkanımızdan, bizi bir üst seviyeye getirebilecek biri tarafından çalıştırılmak istediğimizi dile getirdik ve sağ olsun bizleri kırmayıp, Gürcistan milli takımının baş antrenörünü Türkiye'ye getirdi ve o tarihten sonra da aldığımız dereceler ortada. Gönül ister ki, bu milli takımın Türk antrenörleri olsun ama dediğim gibi, ben ve bir kaç arkadaşım bu branşın ilk sporcularıyız ve geleceğin antrenör adayları olarak yetiştiriliyoruz.
- Spor sevdalısı gençlere ve ailelere buradan bir mesajın olur mu?
- Jimnastik, hayatımızın ilk evrelerinden bu yana hep var ve bütün spor branşlarının temeli olmuştur. İlk kas, kuvvet ve koordinasyon gelişimi jimnastikle başlar. Sadece spor branşları için değil, sağlıklı bireyler ve sağlıklı bir toplum olabilmek için, çocuklarınızı salona kendi ellerinizle götürün. Zaten çocuklarınız bu sporu çok sevecek ve gerisini kendileri getireceklerdir. Gençlere buradan mesajım, herkes için geçerli bir dönemeç veya kırılma noktası vardır. Şans, bu dünyada hepimize aynı seviyede bahşedilir. Bunu değerlendirmek bizlerin elindedir. Kesinlikle bir spor branşına temel olabilecek olan jimnastiğe erken yaşlarda başlasınlar.
- Bu güzel sohbetin sonuna gelirken, en yakın hedefini de sormadan geçemeyeceğim. Seni en yakın zamanda hangi podyumda göreceğiz?
- Takım olarak, Avrupa Şampiyonası’na gitmek gibi bir hedefimiz var. Bireysel olarak da, orada podyumda birincilik elde etmek diyebilirim. Uzak hedef olarak da, bir bayan ve bir erkek sporcumuzu olimpiyatlar kotasında görmek olacaktır.
- Her branşta olduğu gibi, senin de branşının üstatları vardır. Senin de örnek aldığın bir sporcu var mı?
- Öncelikle benim çok sevdiğim ve gururla seyrettiğim, örnek aldığım Naim Süleymanoğlu var. Buradan kendisine ve ailesine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum! Umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur ve aramıza döner. Branşımda ise birden çok sevdiğim sporcular var, önde gelenlerden biri kırk yaşında sporu bırakmış olan Aleksandır Moskalenko ve Vitali Serbo gibi isimleri örnek alıyorum diyebilirim.
- Şu an Şavkar Spor Kulübü adına yarışıyorsun, herhalde bu spor kulübünün yöneticilerine minnettarsın.
- Tabi ki, benim spora başladığım ilk kulüp bu. Orada olmaktan çok gururlu ve çok sayıda milli sporcuyu bünyesinde bulundurduğu, yetiştirdiği için mutluyum. En çok milli takım sporcusu çıkaran takım İzmir'de.
- Son olarak, gazetemizin okuyucularına neler söylemek istersin?
- Bana burada kendimi ve kariyerimi anlatma fırsatı verdiğiniz için, sizler gibi duyarlı ve sadece spora değil, toplumumuzun her kesimine ve yararına işler peşinde koşturan büyüklerime çok teşekkür ederim!
- Bizlerde sana çok teşekkür eder ve spor hayatında daha nice büyük başarılar kazanmanı diliyoruz! İnşallah, Gürkan Mutlu’yu bir gün Olimpiyat Şampiyonu olarak görürüz!
Aşkın BEYTULLAH