DUT SOFRASI
Köyden haber geldi 'Yunus Dede, yaşının ucunda aklını yitirmiş!' Bu haberden belki bir hafta sonra köye yolum düştü. Torunu Mustafa, en iyi çocukluk arkadaşımdır. Evlerinin önündeki mor dutun altına yan gelmiş, gününü gün ediyordu Yunus Dede. Hali hatırı öyleydi ki, dünya yansa, şu anda hasırı tütemezdi Yunus Dede'nin. Karşıdan kendisine hayran hayran baktım. Tam bir aksakal görünümündeydi. Keşke, tüm delilerimiz böyle olsa...
DUT SOFRASI
Köyden haber geldi; "Yunus Dede, yaşının ucunda aklını yitirmiş!"
Bu haberden belki bir hafta sonra köye yolum düştü. Torunu Mustafa, en iyi çocukluk arkadaşımdır.
Evlerinin önündeki mor dutun altına yan gelmiş, gününü gün ediyordu Yunus Dede. Hali hatırı öyleydi ki, dünya yansa, şu anda hasırı tütemezdi Yunus Dede'nin. Karşıdan kendisine hayran hayran baktım. Tam bir aksakal görünümündeydi. Keşke, tüm delilerimiz böyle olsa...
- Eh, oğlum, dedi, lafı aralığa getirerek, hayat çok güzel! İnsanlara bunu anlatmaya çalışıyorum... Her Allah'In gününe, "Bayramınız kutlu olsun! diyorum. Gözlerime bön bön bakıyorlar. Her gün "Bayram mı olurmuş?" Ben, aklımı oynatmışım onlara göre...
Seksenlik dedenin her hareketini pür dikkat izliyorum. Keyfi, zekası yerinde, maşallah...Akli dengesinin kaçtığını kanıtlayacak hiçbir delil yok ortada. Yanı başında kocaman bir sopa var. Ben, her şeye rağmen temkinliyim. Adamın bir de deliliği tutarsa...
- Bu fani dünyayı şöyle bir düşünelim, diye sürdürdü konuşmasını. Şu Dut ağcı, eli ayağı, gözü kulağı olmayan bir nimettir! Ama bir göz at, şöyle. Ne büyük bir sofra sermiş yere! Etrafında kimler yok ki? Hani, demezler mi, tam bir kör sofra ! Ziyafet çekiyor millet! Şu horozlara, tavuklara bayılırsın... Yalnız onlar mı? Kurtlara, kuşlara bak. Börtü, böceğe, karıncasına, örümcesine bak. Gözlerimizle göremediğimiz bir şenlik var, dutun altında. Öyle, biz, insanlar arasında olduğu gibi, şurası senin, burası benim, diye bir sorunları da yok yarattıkların.
Sonra, bu sözlerine benden destek ararcasına gözlerimin içine baktı. Senin bayramın da mübarek olsun, oğlum!"
Elini alıp öptüm. "Senin bayramın da mübarek olsun!"dedim.
Sohbetimiz uzun sördü. Geçmişlerden, bir zamanki komşuluklardan dem vurduk. Canım, bu bilge adamdan bir türlü ayrılmak istemiyordu.
Aradan aylar geçti. Belki yıl da olmuştu. Gene köye uğradım. Geçim derdi, paraya para katma hırsı almış başını gidiyorduk. Kent halkı neyse, köylünün de yüzü gözü dönmüştü...
Bayramlar bile içtenlikle kutlanamaz olmuşlardı...
Bakışlarım, elimde olmadan mor dutun altına gitti. Yunus Dede'yi aradım. Yoktu!
Mehmet ALEV
D