DOST'U DESTEKLERKEN...

Bu yeni oluşum soydaşlarımızın çıkarlarını, dinimizi, dilimizi ve kültürümüzü korumayı vaat ederek, yola çıktığı için destek verdik. Bunun dışında biz yokuz.  Yolcu yoluna, köylü köyüne... Ancak herkes şundan emin olsun ki, soydaşımız her halükarda sahipsiz kalmayacaktır!

 

DOST'U DESTEKLERKEN...

İki yıl önce kurulan DOST partisi, soydaşımızın nezdinde karşılık görmüştü.

Karşılık görmesinin sebebi, bir dava partisi olarak ortaya çıkmasındandır.

Zira daha önce, totaliter rejimin yıkılmasından sonra, soydaşlarımızın çıkarlarını savunma

iddiası ile kurulan parti ise bir proje partisiydi.

Toplumsal çıkarların değil, belli çevrelerin menfaatlerini korumak için,

bizzat bu çevreler tarafından kurdurulan bu parti,  yıllarca bunların güdümünde siyaset yaptı.

Bu proje partisinin faaliyet alanında her şey vardı, tek şey hariç;

Kuruluş amacı, güya oradaki soydaşlarımızın varlığını, çıkarlarını

korumaktı, ancak faaliyetleri arasında her şey vardı, tek bu yoktu...

Aynı şekilde, bir diğer proje partisi de, 2012 yılında kurulandı.

Bu da  bazı odaklar tarafından, kendi amaçlarına ulaşmak için kurdurulan bir partiydi.

Ancak beklendiği gibi bu parti insanımız nezdinde karşılık bulamadı ve güdük kaldı.

Gerçek dava partisi, kuruluş felsefesi ve misyon olarak, en azından söylem olarak, 

iki yıl önce kurulan DOST Partisi’ydi.

Tam da bu noktada, daha kuruluş aşamasındayken, bu parti için,

buradan çok uyarı yazıları yazmıştık.

Kuruluş amacının sadece kağıt üzerinde kalmaması için, atılan adımlara çok dikkat edilmesi gerektiğini defalarca paylaştık.

Soydaşımızın nezdinde karşılık gören bu oluşum açık, şeffaf, katılımcı,  çoğulcu temeller üzerine kurulmalı, eski anlayışla siyaset yapılma gayreti içine  girilirse bunun geri dönüşü büyük hayal kırıklığı olacak diye ısrarla yazdık.

Bu uyarıları yapmamız için somut gerekçelerimiz de vardı.

Yönetimdeki bazı kişilerin dava falan ile ilgilenmediklerini,

kendi çıkarlarını ön planda tuttuklarını, insanımızın desteğini bu emellerine

ulaşmak için, ancak sadece araç olarak kullandıklarını üstüne basa basa yazdık.

O zaman, bazı arkadaşlarımız bizi eleştirmişti: Dost musun, düşman mı, diye.

Biz de: Gerçek dost acı söyler, dedik.

Acı söylenmeyen yerde acıyı tatmak kaçınılmaz dedik.

Önemli olan araba devrilmeden yol göstermek, yoksa araba devrilince yol gösteren çok olur, dedik.

Ama nafile! İnsanoğlu, maalesef bir şeyin nasıl olmaması gerektiğini

bizzat tecrübe etmeden ikna olmuyor.

Bugün baktığımızda da, yaptığımız uyarıların tamamı aynen gerçek oldu.

Şimdi, o gün beni tenkit eden arkadaşlar haklıymışsın diyor  ama burada önemli

olan haklı olup olmamak değil ki.

Önemli olan arabayı devirmemekti.

Artık olan oldu. Araba devrildi.

Esas olan, bundan sonra ne yapılacağıdır. Asıl buna bakmak lazım.

Esas olan, arabayı tekrar doğrultmaktır. Bunun mücadelesi verilmeli.

Öteden beri vurguladığımız gibi burada kilit kişi genel başkandır.

İzlemesi gereken yolu bellidir.

Birçok arkadaşımızla beraber bunu, ona daha genel seçimlerden beri defalarca söyledik.

Gidecek, bir an önce teşkilatlarla istişare edip,  ortak çalışma stratejileri, onlarla beraber yol haritası belirleyecek.

Kendi adımıza, kuruluş aşamasından beri bu yeni oluşumun yanında olduk.

Sebeplerini de açıkladık: Bu yeni oluşum soydaşlarımızın çıkarlarını, dinimizi,

dilimizi ve kültürümüzü korumayı vaat ederek, yola çıktığı için destek verdik.

Bunun dışında biz yokuz. 

Yolcu yoluna, köylü köyüne...

Ancak herkes şundan emin olsun ki,

soydaşımız her halükarda sahipsiz kalmayacaktır!

Gürçay CEM

Bakmadan Geçme