DOST ACI SÖYLER, ACI SÖYLEYEN ZORDA BELLİ OLUR -1.

DOST bitkisel hayata girmiş. Ölüm döşeğinde. Son nefesini verdi verecek, birileri kalkmış hala zarar diyor ya. Biraz daha beklenseydi mevta olacaktı. DOST'a gönül vermiş insanlar bir daha geri dönmemek üzere DOST'u terk etme noktasındaydı. Yukarıdaki konuları ve sıkıntıları bilmesi gerekenlere bir çok defa ilettik ama baktık ki kimse oralı bile olmuyor. İşte bütün bunları gördüğümüz için 'shock therapy' uygulama gereği ortaya çıkmıştır. İyi ki de yaptık zira fazlasıyla etkili olmuştur...

DOST ACI SÖYLER, ACI SÖYLEYEN ZORDA BELLİ OLUR -1.

 

DOST; TAMAM MI DEVAM MI?

Seçimlerde beklenen sonuç, yani baraj aşılamayınca partiye gönül verenlerde belli bir hayal kırıklığı oluşmuştu.

Buradan bunun sebeplerini sadece biz değil birçok başka kişi de yazdı. Barajın aşılamaması sebeplerini biz seçimlerden sonra değil, seçimlerden çok önce yazmıştık. Hatta burada diğerlerine nazaran birçok kişi barajın aşılacağından eminken biz bunun mümkün görünmediğini yazdık ısrarla. Bunları tekrar etmeye gerek yok. Burada bakmamız gereken konu geldiğimiz noktadır. O da şu anda seçmenlerin arasında tartışılan DOST’un devam edip etmeyeceği konusudur. Olaylar buraya kadar indirgenmiştir. Asıl buna bakmak lazım.

Oysa buralara hiç gelinmeden, şu anda yaşanan kriz hiç yaşanmayabilirdi. Eğer;

- Parti yönetimi, seçimlerden hemen sonra değerlendirme toplantıları yapıp, öne çıkan hatalar konusunda özeleştiri yapsaydı;

- Teşkilatları gezip, orada her türlü imkansızlıklar içinde çalışan kahramanlara teşekkür edip onore edilebilseydiler. Zira seçim sürecinde öyle insanlar vardı ki, birçoğu kendi ceplerinden harcamalar yapmıştı, ki bunların arasında geçim sıkıntısı yaşayanlar da var ve siz bu insanlara hakketiklerini vermemekle kalmamış, gidip teşekkür bile etmiyorsunuz;

- Yaşanan sıkıntılar açık ve net parti teşkilatlarıyla paylaşılıp, onlara gelişmeler hakkında bilgi verilseydi, buralara gelinmeden belki bu teşkilatlar çok daha mobilize ve gayretle çalışacaklardı. Bu arada Hafızov’u duyan gören var mı?

Neden? Küstürdüler. Ki onun gibi yüzlerce binlerce kişi küstürüldü;

- Maddi sıkıntılar olabilir( Burada birinin çevirdiği dolaplar, çalışmaları ne kadar etkilediğini bir defa daha ortaya çıkıyor.) ama gidip bunlar teşkilatlara açık açık anlatılmalıydı. Bu davranış her şetyden öte onlara gösterilen saygı olacaktı.

Oysa altı ay boyunca böyle bir girişimin olmaması, eski DPS zihniyeti gibi davranmaya devam edilmesi, bu partinin aslında yeni bir oluşum değil, sadece yeni bir DPS tezini güçlendirmesine sebep olmuştur seçmenin nezdinde.

Yapılan bütün bu hatalar parti içinde gerilimin artmasına ve partinin bitkisel hayata girmesine sebep olmuştur. Bu durumlarda biz tıp adamları “shock therapy” uygularız. Kendini artık bırakmış hastayı, kendine gelmesi için şiddetli uyaran göndeririz. Bu amaçla bazen şiddetli tokat atıldığı durumlar da olabilir.

İşte tam da bunun için DOST’a böyle bir uyaran gerekiyordu ki önceki günlerde yazdığımız yazıların amacı tam da buydu. Ve her kademede de bunun etkili olduğu görülmüştür. Bütün bu gerçekler ortadayken, birileri çıkmış; “Bu tür yazılar, DOST’a zarar veriyor, neden eleştiriyorsunuz ?“ diyor. Siz hangi zarardan bahsediyorsunuz ya?

DOST bitkisel hayata girmiş. Ölüm döşeğinde. Son nefesini verdi verecek, birileri kalkmış hala zarar diyor ya. Biraz daha beklenseydi mevta olacaktı. DOST’a gönül vermiş insanlar bir daha geri dönmemek üzere DOST’u terk etme noktasındaydı. Yukarıdaki konuları ve sıkıntıları bilmesi gerekenlere bir çok defa ilettik ama baktık ki kimse oralı bile olmuyor. İşte bütün bunları gördüğümüz için “shock therapy” uygulama gereği ortaya çıkmıştır. İyi ki de yaptık zira fazlasıyla etkili olmuştur...

Neden mi yaptık? Çünkü gördük ki yok olma aşamasına gelmiştir. Oysa bunca insan heyecan içinde DOST’a destek olmuştu. Orada yeni umut, yeni beklenti içine girmişti. Yozlaşma içine girmiş DPS’den çıkış yolu arayan insanların umudu olmuştu. Oralarda dinimize, dilimize, varlığımıza ve sorunlarımıza çare olacak, dertlerine derman olacak bir oluşum olarak görmüşlerdi DOST’u. Bizim de arkadaşlarımızla beraber DOST’a destek vermemizin sebibi buydu. DOST’a dinimize, dilimize, kültürürümüze ve soydaşımızın sorunlarına sahip çıkıp, çözüm üreteceğini vaat ettiği için destek olduk. DOST’un içinde herhangi bir görev almamamıza rağmen, oradan herhangi bir çıkarımız olmamasına rağmen, arkadaşlarımızla beraber destek verdik. Kaldı ki kendi adıma bir şey de talep etmedim. Hatta, DOST temsilcisi olmam için gerek buradaki kanaat önderlerinden, gerek en üst kademeden teklifler yapılmasına rağmen bunu kabul etmedim. Yardımcı olmak istemediğimden değil, bu temsilcilerin görevlendirilmesinin usul olarak uygun görmediğim için.

Daha başından beri bunun ATAMA ile değil SEÇİM ile yapılması gerektiğini savunduk, çünkü dedik bu şekilde bir yaklaşım insanımız tarafından dayatma olarak algılanacak ve bu temsilciler destek görmeyecekler. Nitekim aynen de öyle oldu. Bursa'daki DOST temsilcisine biz destek olduk. Beraber birçok toplantıya katıldık, ki ayrıca kendisinin ne kadar fedakarca çalıştığına bizzat şahit olduk. Sonuç olarak, DOST’a desteğimiz oradaki çıkarlarımıza sahip çıkacaklarını, insanımızın dertleri ile dertleneceklerini vaat ettikleri için destek verdik ve bunun için hala mücadele veriyoruz.

DOST ACI SÖYLER, ACI SÖYLEYEN ZORDA BELLİ OLUR

Tamam mı, devam mı diye sorduk durduk. Tam tersine bırakın “tamamı”, aynen “devam”, çünkü DOST son derece başarılı olacaktır. Ama ilk önce eğer;

- Yapısal düzenlemeler vakit kaybetmeden yapılabilirse;

- Seçmenin nezdinde itibarını kaybedenler cesurca tasviye edilirse;

- Vakit kaybetmeden teşkilatları toplayıp istişare toplantılar düzenlenirse;

- Gerek yönetim kadroları, gerek yerel veya genel seçimlerde oluşacak listelerde teşkilatların görüşlerine önem verilirse;

- Verilen sözler vakit kaybetmeden yerine getirilirse;

- Herşeyden öte, ilk yola çıkılıp, daha sonra yolda bulunan beş para etmez adamlarla değiştirilenler tekrar geri kazanılırsa...

DOST’a gönül vermiş kişilere ne vaat edildiyse yerine getirilecek. Bazı maddi sıkıntılar yaşanıyorsa da, DOST yönetimi bunları gerekirse kendi cebinden karşılayacak. Bir topluluğun yöneticisi olmak öyle basit iş değil. Kimse kusura bakmasın. Orada yer alan herkes gerekli fedakalığı gösterecek. Özellikle çeşitli dolaplar çevirenler en büyük fedakarlığı yapacak. Daha doğrusu yapmak zorundalar. Neden zorunda olduklarını buradan açıklamaya gerek yok sanırız.

“Shock therapy”nin DOST’u kendine gelmesini sağlamanın ötesinde, diğer önemli bir sebebi de teşkilatlarda son aylarda biriken gerilim ve enerjiyi boşaltmak gerekliliğindendi. Yoksa bu giderek artan enerji nasılsa günün birinde patlayacaktı ama bu defa kontrolsüz patlayacak ve vereceği hasar onarılması mümkün olmayan hasar olabilirdi. Kontrolsüz güç, güç değildir dimi?

Sonuçta bu enerjinin boşaltılması gerekiyordu ve boşaltıldı. Parti içinde kavgalar olacak. Birbirini suçlamalar olacak. Küsmeler olacak. Hatta karşılıklı hakaretler de olacak. Ama olsun. Bazen düzlüğe çıkmak için bu tür kargaşalar gereklidir.

Kimin kaç paralık olduğunu görmek için fırtınalı günler olmalıdır. Hatırlanacağı üzere DOST kuruluş aşamasındayken gerek sanal alemde, gerek değişik platformlarda bol keseden atıp tutanlar vardı. Avanta koparma beklentileri ile güya DOST’a destek olanlar vardı. Nerede bunlar şimdi? Ne seçim döneminde ne de özellikle bu en zor dönemlerde hiç biri ortalıkta yok. İşte bu sıkıntılı dönemler, bu tür beş para etmez adamların ortaya çıkması için önemli. Kaostan düzen doğar. Aynen de öyle olacaktır. Yürümeye başlayan çocuk gibi: Ne kadar çok yere düşerse o kadar sağlam basmayı öğrenir.

Temel dedik , temel dedik ve yine temel dedik. Temeller ne kadar sağlam olursa üzerine dikeceğiniz bina o kadar sağlam olur. Ama başka şey de dedik: Bu temeller açık, şeffaf ve katılımcı değerler üzerine atılmalı dedik ve bu da uyduruk adamlarla olmaz diye ilave etmiştik Pislikler, avantacılar ve başkalarına hizmet eden beslemeler temizlenecek ve parti yeni temeller üzerine kurulacaktır. Biz de aynen desteğimizi devam ettireceğiz. Dinimize, dilimize, kültürümüze ve soydaşımıza sahip çıkan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Gerçek dost acı söyler de, zor zamanda da yine tam da bu acı söyleyenler en büyük desteği verir...

EN FAZLA DESTEK BURSA’DAN GİTTİ VEYA TAHSİL CEHALETİ ALIR AMA APTALLIK BAKİ KALIR MEVZUSU

Geçen hafta , DOST’a en büyük destek Bursa verdi demiştik. Bunu bir defa daha tekrar etme gereği ortaya çıktıysa bazı geri zekalıların algılama sorunlarındandır.

Burada yanlış anlaşılmasın, amacımız diğer bölgelerdeki dostlarımızın çalışmalarını küçümsemek değildir. Tam tersine bir çok yerde inanılmaz imkansızlıklar içinde harikalar yaratıldığını seçimler boyu hep sahada olduğumuz için çok yakından biliyoruz. Aynı şekilde genel başkanın bize ismen hitab ederek teşekkür etmesini kendimizi övmek için paylaşmadık. Böyle bir niyet olsaydı bunu daha ilk söylediğinde, üç ay önce yapardık. Bu konuyu paylaşmamın sebebi birinin “Seçimlerde ne yaptı ki!” tarzında laf atmasına istinadendir. Kaldı ki seçim sürecinde inanılmaz çalışmalar yürüten bir çok arkadaşımız vardı. Kestel’deki ekipten, Millet Mahallesindeki ekibe, Yenibağlar'dan , Hürriyet'teki ekiplere ve bunun ötesinde DOST’un Bursa temsilcisinin büyük gayretleri söz konusudur. Onun bazı çalışmalarına bizzat şahit olduk. Parasını ve zamanını nasıl feda ettiğine şahit olduk. Geceyarısına kadar, ailesine ayıracağı zamanı, nasıl DOST için harcadığına şahit olduk. Yani özetle bu seçim sürecinde gerçek anlamda, fedakarca çalışan çok fazla insan olduğunu belirtmek isteriz.

Gerek Bursa, gerek şahsıma yönelik yapılan ithamlara atfen bunları yazma gereği duyduk. Elemanın birinin ve onun ayak takımının ortaya attıkları iddialara istinaden yazma gereği duyduk. Birçok yerde birçok kişi canla başla çalışmıştır.

Ama doğruları da konuşmak lazım. Bursa’nın nasıl destek verdiğini çok iyi bildiğimizdendir bu söylediklerimiz. Geçen hafta dedik ki topyekün bakıldığında açık ara Bursa en başarılı olmuştur. Gerek oraya gönderilen seçmen, gerek oraya gönderilen çalışma ekipleri olarak, gerek DOST kurulduğundan beri verilen her türlü lojistik destek bakımından. Bunu bilenler zaten biliyor.

Bütün bu konular apaçık ortadayken, yarım akıllının biri kalkmış Bursa’nın katkısını sadece sandıklardan çıkan oya endekslemeye kalkışmış. Aklınca kullanılan oy sayılarını başarısızlık olarak göstermeye kalkışmış ve bu konuda buradaki arkadaşları başarısız oldukları sonucunu çıkarmış geri zekalı. Oysa bu konuda haklı olması için sandıklara insanımızın gitmemiş olması gerekir. Bunun ötesinde dediklerinin doğruluk payı olması için DOST’a az oy çıkması lazım. Gerçekte ne olmuştu peki? Bırakın seçimlere ilginin az olmasını, o gün binlerce kişi, Bulgar sandık görevlilerin yaptıkları her türlü çirkefliğie rağmen, saatlerce bıkmadan usanmadan sandık başında oy kullanmak için beklemişlerdir, ki asıl tebrik edilmesi gereken kahramanlarımız bunlardır. Yani bu konuda başarısızlık değil, inanılamaz fedakarlık ve başarı vardır. Bunun en büyük kanıtı, yani insanımızın sandık başına gittikleri kanıtı, Bursa’da oy kullanma saatinin bir saat uzatılmasıdır. Neden? Çünkü sandık başlarında hala bekleyen insan olduğundan. Demek ki neymiş? Sandık başına oy kullanmak için fazlasıyla insan gitmiş ki oy kullanma işlemi bir saat uzatılmış. Başka? Kullanılan oy oranlarına bakıldığında yine DOST’a çıkan oy oranı diğer bölgelerdeki sandıklardan çıkan oy oranlarının üzerinde. Bu durumda Bursa’da DOST adına çalışanların başarısının bir başka ıspatıdır. Diğer yandan sandıklarda daha az oy kullanma konusuna gelince, burada kontrol tamamen Bulgar görevlilerin elindeydi. İnsanımız gidip bunlara tekme tokat dalıp zorla oy mu kullanacaklardı...

Bunun değerlendirmesini yapamayan adam neyin kafasını yaşıyor acaba. Ama bu bahsettiğimiz kişinin ayak işlerini yapan kişilerde ne kadar zeka olabilir ki? Herşeyden öte kendine saygısı olan biri bunun ayakçılığını yapar mı? Hepsi bu durumlar son derece açık ve net ortadayken bunun analizini bile yapamayan kişiye, eğitimi ne olursa olsun, geri zekalı değil, direkt embesil demek lazım.

Gürçay CEM

 

Bakmadan Geçme