Demek ki, asıl Ana vatan Balkanlar oluyor...

*** Gün geçmiyor, birileri çıkıyor ve sarf ettiği zehir zemberek sözleriyle göçmen camiasının kanına fena şekilde dokunuyor ve tamamen konsantrasyonunu bozuyor. *** Belli ki, bir takım 'bayağı eğitim görmüş' odak merkezleri, bizlerin safkan Türklüğümüzden tedirgin oluyor ve korkuyor. O zaman, hodri meydan, bu odak merkezlerine! Ülkemizde yaşayan 20 milyondan fazla Balkanlar kökenli göçmene hiç bir şekilde kimse dil uzatamaz ve etnik aidatları da asla tartışılamaz...

PAYLAŞ

Gün geçmiyor, birileri çıkıyor ve sarf ettiği zehir zemberek sözleriyle göçmen camiasının kanına fena şekilde dokunuyor ve tamamen konsantrasyonunu bozuyor.

Bu saatten sonra, gerçekten bunun ana sebebini açıklık getirmeliyiz ve buna bir son vermeliyiz. 

Bu güruha kaşı sert bir bicimde mücadele etmeliyiz. Hatta, hiç çekinmeden yetkili devlet birimlerini devreye sokmalıyız, çünkü ortada bir aktif ayrıştırma, kin, nefret, çatışma ve yabancılaştırma cabası gözükmekte.

Türk Ceza Kanununun ayrımcılıkla ilgili bazı düzenlemeleri bulunmakta. Bunların başında ise kanunun uygulanması sırasında ayrımcılığın yasaklanmasıdır. 3. maddenin 2. fıkrasında: Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz, denilmektedir.

Anayasamıza göre, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama. Madde 216- (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır...

Belli ki, bir takım "bayağı eğitim görmüş" odak merkezleri, bizlerin safkan Türklüğümüzden tedirgin oluyor ve korkuyor. O zaman, hodri meydan, bu odak merkezlerine! Ülkemizde yaşayan 20 milyondan fazla Balkanlar kökenli göçmene hiç bir şekilde kimse dil uzatamaz ve etnik aidatları da asla tartışılamaz...

Bir kere bu devletin ismi Türkiye Cumhuriyeti ve bizlerde onun kurucu unsurlarındanız...

Gerçi, bizlerin Süriyeli göçmenlerle eşdeğer tutulmasına gülüp geçeriz.

Burada, Bulgaristan Türkü'nün kimlik izahı luzumsuz, çünkü bir tek kendi etnik kimliğinden şüphe duyanlar ve birilerine yarananlar, bizlere dil uzatmayı bir görev edinirler.

Bunlara yalnız şunu söyleyebilirim;

Edirne'nin Osmanlı başkenti olduğu yıllarda, daha İstanbul fethedilmeden öncesi, benim akıncı dedelerim Arda ve Tuna boylarında at suluyordu.

Kırcı Ali'nin öz torunlarıyız bizler. Malkoç Bey'in türbesi de bizim Selvi'de bulunur.

Benim memleketim Kırcaali bölgesi. Fatih Sultan Mehmed'in doğduğu şehir Edirne'den sadece 2 saat mesafede. Sultanımızın postekisi, benim dedelerimin yetiştirdiği koçlardan...

Ya sizler kimlersiniz, beyler?

Vaktinde bir Ali Bulaç ve Zaman gazetesi vardı. Ona da bazı dersler ve okkalı cevaplar vermiştik zamanında. Şimdi nerede bu militan gazeteci? Okuyanı ve göreni var mı?

Bizlerden, ne hain, ne de vatan düşmanı çıkar. Bizler her zaman devletimizin bekçisi ve savuncusuyuz.

Sonuçta devletimiz de bizleri savunmalı, bizlere küfür eden bu güruhun ağzını tamamen kapamalı.Sırf suyun ötesinden geldiğimiz için, birileri bizleri sahipsiz ve savunmasız görüyor. İşte bundan dolayı, aynı bu güruhun sürekli hışmına uğramaktayız...

Sevilen ve sayılan tarihçimiz Yusuf Halaçoğlu geçen gün şu notu düştü;

Şu an HaberTürk'de Suriyeli sığınmacılar konusu tartışılıyor. ORSAM Başkanı olan Prof. Dr. Ahmet Uysal, Suriyeli sığınmacılara Balkanlar'dan gelen Türkleri örnek gösterdi. Aynı şey değil ama acı olan Rumeli'den gelenler için de Türk değil dedi.

Bu insanları ne yapacağız bilmiyorum? İnsan hiç olmazsa bilmediği konularda konuşmaz. Şu sıralarda Rumeli Yörükleri Defterlerini çalışıyorum. Kaldı ki Rumeli'deki Türkler sadece Anadolu'dan gitmediler..." 

Gazeteci kardeşimiz Metin Edirneli ise şu cümleleri kuruyor:

"Bu, özellikle yıllardır bazı kesimlerde var olan bir bakış açısı. Sıradan vatandaşın bunu demesini az çok anlarım. Çünkü bilgisinden çok inancı vardır. Ancak bunu bir bilim adamı, özellikle de alanı bu olan bir sosyolog söylemişse ya art niyetlidir ya da kara cahildir.

Çünkü ulus etnik değil kültürel bir kavramdır. Ve dünyada saf bir ulus yoktur. Diğer bir konu da Balkanlar'dan gelenler zaten kendini bilir. Türküm diyen zaten Türk'tür. Pomak, Boşnak, Arnavut olup buraya gelenler de hem bu kimliklerini ifade ederler hem de aynı zamanda Türküm derler. Çünkü Balkanlar'da Müslüman eşit Türk demektir.

Sonuç olarak, bunu söyleyen Arap sevici faşist kafa, kendini ne olarak görüyor acaba?"

Son 30 yıl sürecinde, bu konuda şahsen benim bir çok yazım çıktı, fakat bu soruna sadece yazmakla çare bulamayız. 

Aşağıda, birkaç yıl öncesi yazdıklarımdan bir tanesini tekrar paylaşmakta yarar görüyorum.

Yıl başı: Yusuf Kaplan denen zat, Balkanlılara karşı onur kırıcı bir yazı kaleme almıştı.

Yıl sonu: İkinci bir Ali Bulaç vakası benzeri vuku buldu ve gündemimize oturdu.

Kaplan'a göre, güya vaktinde İngilizlerin ve Yahudilerin güdümündeki Balkan kökenli azınlıklar, her şeyi kontrol etmişler. Dahası da, son iki asırdır, sivil ve askerî bürokrasi üzerinden Batılıların vesayetine girmiş Türkiye.

Şimdilerde bu sözler tartışılmakta. Yusuf Kaplan denen zat, Balkanlılara karşı onur kırıcı bir yazı kaleme almıştı. Buna düpedüz gocunmak, kaşınmak ve sahte bir ayrımcılığı ifşa etmek denmez mi?

Ne gibi İngilizden ve Yahudiden bahsetmekte bu herif? Aslında, bizim ülkemizde bir çok insan, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihini hiç bilmeden konuşmakta.

Sanki karşılarında, çağdaş ve son derece düzgün eğitim görmüş insanlar yerine birer boz Balkan ayısı durmakta…

Vaktinde Ali Bulaç, yok olup giden, adeta çöplüğe gömülen Zaman gazetesinde, büyük hezeyan ve hiddet içinde buna benzer yazılar karalıyordu. O zaman resmen uyarmıştım kendisini ama daha sonra FETÖ’cülükten hapis damını boyladı.

Benim gözümde hiçte masum birisi değildir. Anadolular ve Balkanlılar arasında fitne fesat sokmaya kalkışmıştı.

Atatürk’e bile dil uzatıyordu, çünkü Anadolu taşrası lokallerinde beyaz örtülü masalar, tertiplenecek balolar hayal ediyormuş...

Belli ki, Yusuf Kaplan, Balkanlılar camiası ile hiç barışık değil, zaten onları hiç tanımıyor, hatta, kendisi varlığımızı bile göz ardı ederek, bizsiz bir Türkiye hayal edebiliyor...

Kaplan’ın cabası, bizleri hayali bir galibiyete sürüklemek ve alçak düşürmektir.

Halbuki, biz ana vatanımıza asla galibiyeti tatmaya gelmedik.

Biz bu topraklarda kimseyi sömürmedik, ne de birileri tarafından alaşağı edildik.

Sadece öz kardeşlerimizle hasretle kucaklaştık. Buna yanaşmayanlar ise zaten aramızdan kaybolup gider... 

Belki de, bazılarının paşa gönlünde, Cumhuriyet yerine bir takım uyduruk tarikatlar ülkesi yatabilir. Bunu basbayağı, Fethullah denen zirzop ta hayal ediyordu ama…

Balkanlılar pek gururludur ve serin kanlıdır, öyle gidip, ne Fethullah, ne de Kaplan sakalı ve eteği öperler.

İşte, hain ve terörist FETÖ darbe girişiminde, kaç tane Balkanlının olduğunu, bütün Türkiye olarak gördük.

Balkanlı Türkü işte budur, efendiler! Onunla biraz zor boy ölçülür...

Ama çevremizde bocalayan tarikat hizmetçileri bolcaydı. Faşist ruhlu caniler, Cumhurbaşkanlığı yaverliğine kadar sızmışlardı. Bunların yerine bizim gızanlar olsaydı, emin olun ki, bir tanesi bile hainler tayfasına karışmazdı.

İşte, göçmenlerin sağlam vatandaşlık duruşu, duygusu, sadakati ve farkı bundan ibarettir.

Ali Bulaç veya Yusuf Kaplan zihniyeti asla bunları anlayamaz, çünkü biz çocukluğumuzda dedelerimizin kutsal kitapları arasındaki gözbebeği gibi korunan fotografta çakmak taşlı bir Atatürk’ün gözleriyle tanıştık.

Osmanlı akıncıları ve cesur Karaman Yörükleri, güçlü devletini kurmak için, zamanında boşuna ilk önce Rumeli’yi seçmemişler.

Demek ki, asıl Ana vatan, Balkanlar oluyor…

Balkanlılar, bugün ülkemizin her bölgesini mesken edinmiştirler.

Bizim kimseye bir zararımız dokunmaz.

Bizler ayrıştırıcı unsurlar değil, birleştirici olanlarız.

Dini inanç bakımında, İslam'ın en temiz ve kutsal değerlerini baş üstü ederiz.

Çeşitli sapıklıklardan ve hurafelerden uzak dururuz.

Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü içinde hazmedemeyenlerle, pek barışık sayılmayız.

Bundan dolayı, Balkanlar’dan göç edenlerle, şimdiki Suriye göçü mukayese edilemez.

Bizlere iftira atanlar,bu gölerin arasındaki farkı bile sezmek ve anlamak istemiyor.

Bir de ülkemize gelen Makedonlar’dan ve Bulgarlar'dan bahsedilmekte. Ne Makedonu, ne Bulgarı sayıklıyorsunuz,  siz beyler?

Mümin TOPÇU

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN