Bizimkisi de bir nevi Çin zulmü olmuyor mu?

*Kimlere oyumuzu verelim?* Kardeşim, beni şu an, daha ziyade kendi ülkemde yaşayan Türk toplumunun durumu ilgilendirmekte. * Bulgaristan'daki azınlık haklarımız ne olacak? Kuzey Makedonya'da veya Batı Trakya'daki Türklerin belirli azınlık statüsü ve tanımı bulunurken, bizlerin durumu ise hala belirsiz ve meçhul.* Güya, bundan tam 32 yıl öncesinde haklarımızı ve özgürlüklerimizi savunacak parti kurmuştuk...

PAYLAŞ

Yaklaşan seçimlerle ilgili hala susmaktayız ve bir son karara varamıyoruz.

Kimlere oyumuzu verelim?

Seçimlerde hangi partiyi destekleyelim?

Bu sefer başka bir konuya değinmek istiyorum. Az veya çok seçimleri ilgilendiren bir konudur.

Seçimlere ramak kala, tamamen propaganda amaçlı, bir milletvekilimizin ismi ön plana çıkarılmakta ve haber olmakta.

Bir Avrupa Parlamentosu deputatı, asıl Uygur Türkleri ile bazı çalışmalarından dolayı sıkça anılmakta.

Çin'deki var olan komünist rejimin gaddarlıklarını hepimiz biliyor ve şiddetle kınamaktayız.

Kardeşim, beni şu an, daha ziyade kendi ülkemde yaşayan Türk toplumunun durumu ilgilendirmekte.

Bahsettiğim milletvekilini ise aynı bu toplum Brüksel'e gönderdi. İşte bu sebepten dolayı bizim de kendisinden bir çok beklentilerimiz var.

Uygur Türk kardeşlerimizin azınlık hakları çiğnenmekte ve buna dünya sessiz kalmakta.

Ya bizim Bulgaristan'daki azınlık haklarımız ne olacak?

Kuzey Makedonya'da veya Batı Trakya'daki Türklerin belirli azınlık statüsü ve tanımı bulunurken, bizlerin durumu ise hala belirsiz ve meçhul.

Güya, bundan tam 32 yıl öncesinde haklarımızı ve özgürlüklerimizi savunacak parti kurmuştuk...

Bugün, bu tür sorular yönetmemiz hakkımızdır. Amacımız partiyi ve yöneticilerini karalamak değildir. Problem başka yerde.

Bir kez daha yine soruyorum;

DPS yöneticileri ve milletvekilleri, Bulgaristan'daki çözüm bekleyen bizim problemlerimiz ile alakalı şimdiye kadar neler yaptılar ve neyi başardılar?

Bu tür cevapsız bırakılan soru ve tenkitlerimizden sonra, genelde, partinin "kara çiçeği", "kara koyunu" veya " mahalle işlerinle uğraşan önemsiz kadın", olarak etiketlenmektim.

Demogojiye, yalana dolana sarılanların, bizleri böyle görmeleri ve tanıtmaları, bizim için sadece artı puan kazandırmaktadır.

Gerektiğinde, kendilerinin deyimi ile "mahalle mecmuası" da çıkarsak, onların yaptığı gibi "hareketli" değiliz...

Yine de soru sormayı elimizden kimse alamaz;

Komünist döneminde bile var olan azınlık statümüz için "hak ve özgürlükler" yıllarında neler yaptınız?

Bu konuda ne gibi eylemlerde bulundunuz?

Konuyu Bulgaristan Meclisi'nde kaç kere dile getirdiniz?

Uzaktaki Uygur Türklerine kadar ulaşan Avro deputatımız, bizim konuları acaba neden Avrupa Parlamentosu'nun dikkatine sunmuyor?

Milletvekillerimiz, seçimler esnasında Türkçe mitingler yapmayı dillendiriyorlar, fakat ana dilimizin okullarda mecburi okutulması için neden Brüksel kapılarının önünde açlık grevi yapmıyorlar?

Azınlık Türk toplumunun her milletvekili, öncelikle, kendi halkının problemlerini çözmek için adımlar atmalıdır.

Bunun böyle olması gerektiğini sizler de çok iyi biliyorsunuz.

Bizler ise küçük "mahalle işleri" ile uğraşmaktayız. Bizleri küçümsemeye ve azarlamaya devam ediniz.

Bakıyorum da, sanal alemdeki bazı paylaşımları beğenme ve yorumlama işlerini artık organize hale getirdiniz. Kadrolu trolleriniz bayağı fark yaratmakta...

Partiyi çiğnemek ve ayaklar altına almak gibi niyetimiz hiç olmadı, sorular yönetmekle de böyle bir amaç gütmüyoruz.

Sizlere oyunu veren perişan halkımız uğruna neler yapıldı, diye sormak, sizi veya partinizi karalamak gibi bir şey olamaz.

Farklı düşünceler ortada rahatlıkla dolaşabilmeli.

Gereken ve ihtiyaç olan, ülkemizdeki azınlıklar arasında düşmanlığı yok eden, herkese hak, huzur ve iyi yaşam şartları yaratan hareket ve işleri yapma taraftarıyız bizler.

Her ne kadar "mahalle sınırları" içinde duruş sergilesek de, biz toplum yararına işlerimizi yapmakla gurur duymaktayız...

Görüyoruz işte. Açık gözle görüneni kimse inkar edemez.

Yıllardır uyguladığınız aynı taktikleri  seyrediyoruz ama milletimiz artık uyandı ve en büyük kayıp, bir yumruk olamamamızdır.

Seçim öncesi ve seçimler esnasında insanımıza çeşitli baskılar yapıyorsunuz, dağıttığınız paketlerle kandırmaya çalışıyorsunuz, işsiz ve aç kalma korkusundan dolayı size oy vermeye mecbur bırakıyorsunuz.

Bizimkisi de bir nevi Çin zulmü olmuyor mu?

Keşke, sizin "hareket" gücünüz gibi ama sadece doğru yolda giden hareket gücünü gençlerimizin seçme ve yaratma fırsatı olsaydı...

Keşke, gençlerimize ihtiyaçları olan "hareket" imkanı verilseydi...

Keşke, farklı ve yapıcı düşünceleri ortaya koyup tartışma ve fikir paylaşımı imkanları verilseydi...

 Zaten o imkanlar sunulsaydı, ortaya Enimehmetler atılmazdı...

Keşke, küskün, ümitsiz ve üzgün gençlerimiz, ırgatlık yapmak için dünyaya dağılmasaydı...

Keşke, onlara iş ve aş olanakları sağlansaydı...

Keşke, köylerimiz boşalmasaydı ve her yer                  darmadağın edilmeseydi...

Lütfen, artık anlamsız ve içeriği boş gösteriş tarzınızı terk ediniz!

Gösteriş fiyakalarınızın ne olduğunu artık herkes bilmektedir.

Artık sizleri beslemekten ve sırtımızda taşımaktan bıktık usandık...

Sakın, Nurten ablanıza gücenmeyin, darılmayınız.

Gelin, gerekenleri hep beraberce yapalım!

Gerekirse ses çıkaralım, baş kaldıralım!

Bir tek gerekenler yapılırsa, işte o zaman bu topraklarda kardeşçe ve rahatça yaşayabiliriz...

Nurten REMZİ

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN