ÇİLEKLİ KÖYÜNÜ BİR ÇUVAL ALTINA DEĞİŞMEM

ÇİLEKLİ KÖYÜNÜ BİR ÇUVAL ALTINA DEĞİŞMEM

Kimim ben diye sormuşumdur hep ve her zaman, kendimi bir Osmanlı Türk kadını olarak tanımladım.

Rodoplar'ın Çilekli köyünde dünyaya geldim. Ecdadım ise Yürük Türkmenleri ve Akıncılar'dan oluşmakta. Beş yüz yıldır bu yüce dağın eteklerini sahiplenerek, buralarda yaşamışlar.

Hala unutamıyorum, belki daha üç - dört  yaşındaydım ve yaşlı ak yaşmaklı ebemle (ninemle) bahçemizdeki kiraz ağaçlarının altına oturup serinlerdik ama o anlarda, kendisi her zaman hıçkıra hıçkıra  ağlamaya başlardı.

Bir seferinde, cesaret edip, bunun nedenini sordum. " Ah, kızancağızım, benim toprağım ve yuvamdır burası, Çilekli'yi bir çuval altına bile değişmem. Sen de bu ata yadigarı evin bir köşesinde ilk kez gözlerini açtın, göbek bağını kesip bu evin çatısına attık", diye dolu gözlerle anlatmaya başlamıştı. Daha sonra, yakındaki tarlamıza gidip, çapamızla biraz kırmızı kepir toprağı koparırdık ve ninem bunu siyah ferecesine yükleyerek, çeşitli kuş sesleri eşliğinde evimize dönerdik. Kırmızı toprağı ise suyla karıştırarak, yaşlanmış yuvamızın bütün oda zeminlerini bu karışımla sıvamış olurduk...

Dokuz yaşıma bastığımda, bir gün evimize bir sürü davetsiz yabancı Bulgar erkeği girdi. Ebeme bir şeyler anlatıyorlardı ama o hiç bir şeyden anlamıyordu, çünkü bizim yörenin yaşlı insanları, devletin resmi dilini asla bilmiyorlardı, kendileri bir tek Türkçe eğitim görmüşlerdi.

Bu zorbalar, ebemin üzerindeki beyaz yaşmağını, siyah ferecesini ve şalvarlarını söküp aldılar, onu yerlerde sürüklediler, şalvarının altındaki yamalı  eşofmandan sıyrılan bacağının biraz yamuk olduğunu ilkin o zaman fark etmiştim. Bu esnada ben ise korkudan adeta küçük dilimi yutmuştum ve her yerim tir tir titriyordu. Camdan gördüğüm kadarı, dışarıda dumanlar yükselmeye başlamıştı. Ebemin elbiseleri ve gardıroptaki bütün gelin çeyizleri, hepsi ateşe verilmişti bu zalimler tarafından. Daha sonra, önümüze iki top mavi renkte kumaş koyup, alıp gittiler. Artık mecburen bu meşhur tek renkli komünizm modasına uyacaktık ve tek tip kişiliksiz birey olacaktık...

Anlatacaklarım daha bitmedi, herkese  saygı ve selamlar ederim!

Fatme ÖZTÜRK,

İstanbul

Bakmadan Geçme