Ciddi sorunlarımız olduğu acı bir gerçek

Bulgaristan'daki azınlık Türk toplumunun birer temsilcisi olarak, ne olduğumuza ve tam olarak ne istediğimize bir karar vermemiz gerekiyor.

PAYLAŞ

***

Kırcaali'nin Küçük Çepelce köyünde doğan büyük devlet adamı ve değerli hemşehrimiz Mehmet Talat Paşa'yı ölüm yıl dönümünde minnetle ve şükranla anarken, kendisini katleden soysuzları hesap gününe kadar asla unutmayacağımızı buradan teyit etmek istiyorum. Bugün Talat Paşa'nın doğduğu ev yıkık dökük de olsa hala ayakta duruyor. Ne onun evini, ne de başka değerlerimizin evlerini, ne yazık ki, tamir edip müzeye çeviremedik. Halbuki, sadece Türkiye'de milyonlarca Bulgaristan doğumlu ve kökenli Türk yaşamakta. Bunların arasında sayısız iş adamı ve varlıklı insanımız mevcut, fakat özüne sahip çıkma ve kalıcı eser bırakma konusunda sınıfta kalmaktayız. Bulgaristan'daki Türk kökenli zenginlerin ise kimler olduğunu çok biliyoruz. Onlar, Türklerin malını mülkünü çalmaya ve talan etmeye devam etsinler ama illaki yüce Allah'ımız onların da cezasını verecektir...

***

Bulgaristan Türkleri olarak, ciddi sorunlarımız olduğu acı bir gerçek, fakat herkesi toplumdaki gelişmelere karşı duyarsızlıkla suçlamak büyük haksızlık olur. En büyük dileğimiz toplum olarak biran önce kendimize gelmektir.

***  

Zoraki dayatılan Bulgarca isimler, bizim Türk toplumunun halen çözülmemiş sorunlarından biri. Vaktinde, Bulgaristan'da bizlere kan kusturan hainler, ne yazık ki, Türkiye'de kral muamelesi görmekte ve büyük haklara sahip oldular. Köpeksiz köyde değneksiz geziyorlar. Bu sorunun çözümü çok basit, Türkiye'de yaşayan çifte vatandaşlardan hangisi hala Bulgar ismini de taşıyorsa, anne, baba, kendisi, eşi ve çocuklarından kimseyi kamu kurumlarına hizmetli/hademe olarak bile almayacaksın, görelim bakalım o zaman Türk isimlerini alacaklar mı, yoksa almayacaklar mı? Çünkü bunlarda zerre kadar Türklük bilinci ve duygusu kalmamış. Zira bunların başka bir dilden anladıkları ve anlayacakları yok.

***

Zorunlu göçle gelen kardeşlerimizde bir Bulgar sevdası almış başını gidiyor. Kimseye onlara karşı kin ve nefret besleyin demiyorum. Ortak tarih, birlikte yaşam, tabi ki, karşılıklı etkileşim olacaktır, fakat bayağı yaman çelişki var ortada. Sen tamamen asimilasyon ve soykırıma tabi ol, etnik temizlik çerçevesinde doğduğun topraklardan, insanlık dışı bir şekilde kovul ve 15-20 yıl sonra sen git ve hiç utanmadan Stokholm Sendromu'na maruz kal. Silah zoruyla verilen Bulgar isimleri hiçbir şey olmamış gibi hala kullanmaya devam et, düğün dernek ve eğlencelerimiz Bulgar ve şopar/çalga müziği ile başlasın ve hiç yerli müziksiz bitsin. Özel araç plakalarında illaki BG harfleri olsun. Turistik yerlerde bir Bulgar turist görünce, büyük bir sevinçle, sırf onlara yalakalık olsun diye Bulgarca; "İ nie sme Bılgari!" ( Bizde Bulgarız!") çığlığını at, sonra git ve bize neden Bulgar diyorlar diye kızıyormuş numarası yap...

***

Bulgaristan'daki azınlık Türk toplumunun birer temsilcisi olarak, ne olduğumuza ve tam olarak ne istediğimize bir karar vermemiz gerekiyor. Gönlü Türk'ten ve Türkiye'den yana olan herkese büyük Mustafa Kemal Atatürk'ün başkenti Ankara'dan ve Kırcaali'den saygı ve selamlar...

Sebahin AHMETOĞLU

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN