Biz o davaya bayağı kabarık bir dosya ile gideriz.

* Erdinç bey, bizim gazetede kuklalar ve satılmış kalemler yer bulamaz… * Hangi sebepten dolayı, Sayın Süleyman Gökçe'nin otoritesi zedelenmek istendi?

Biz o davaya bayağı kabarık bir dosya ile gideriz.

 

* Erdinç bey, bizim gazetede kuklalar ve satılmış kalemler yer bulamaz…

* Hangi sebepten dolayı, Sayın Süleyman Gökçe'nin otoritesi zedelenmek istendi?

 

Misyon Gazetesi bir yaşına girdi. Daha ilk sayımızda safımızı ve dünya görüşümüzü belli etmiştik. Bu geçen süreçte, yayın çizgimizi tavizkarlıktan uzak tuttuk, sadece gerçekleri yazmakla yükümlüydük, kimseye ne yalakalık ettik, ne de birileriyle çıkar ilişkisine girdik.

Bizim ana konumuz belli; Bulgaristan'daki Türkler ve bunların yurtdışındaki diasporası. Belki de bundan dolayı son dönemde, eski derin devletin şimdiki yer altı dünyasına kümelenmiş olanları, hala ölmüş eşek misali kıç atmaya devam etmekte. Ara sıra bizlere de dokundurmaya çalışıyorlar ama nafile, attıkları kör fişekler, dönüp dolaşıp, kendi popolarına saplanmakta. Bunların tek arzusu var; Misyon'un yayın hayatını sonlandırmak ve özgür sesimizi kısıtlamak. Bu yönde hiç usanmadan her yol denenmekte. Ama şunu hatırlatalım; Misyon Gazetesi uzun vadeli ve ciddi bir proje, öyle Peevski'nin medyalarına hiç benzetilmesin...

Bu satırlarıma iki okuyucumun serzenişi vesile oldu. Bahsettikleri konular zaten dikkatimi çekmişti.

Bizim namı değer kaşı büyük Erdinç var ya. Sanal alem kahramanıdır. Nedense, Sofya merkezli bir tabela partisine karşı beslediği sevgi ile bilinir. Geçenlerde döktürmüş gene. Ne gazetemiz kalmış, ne de saygın bir yazarımızın ismi esirgenmiş. Hatta bayağı tehditler savurmayı bile ihmal etmemiş. Güya en yakın zamanda bizleri savcılık karşısına dikecekmiş, çünkü partisinin yöneticilerine iftira atıyormuşuz. Yargıya saygımız büyük ama bizim Erdinç bu işe biraz zor yanaşır, çünkü biz o davaya bayağı kabarık bir dosya ile gideriz. Bu dosyada satın alınmış veya hibe edilen ormanlardan, ovalardan, hatta koskoca bir adadan bahsedilebilir. Yan cebe koyulan milyon dolarlık çekler ortaya saçılabilir. Ve daha neler, neler. İllaki günün birinde bütün yolsuzlukların hesabı sorulacaktır…

Aslında partisinin adına paylaştığı bu bildiriyi bizzat kendisi kaleme almıştır. Bizde direk olarak buradan ona sesleniyoruz. Ayrıca yazarımızı ve ekibimizi savunmak da bizlere düşer.

Ey, Face arkadaşım ve haşmetli Deliormanlı pehlivanım, yazınızda diyorsunuz ki;

"Partimizi ve partimize gönül vermiş, destek olmuş herkesi FETÖ isimli aşağılık terör örgütü ile ilişkilendirme çabasına girdiği görülmektedir." ( Hatırlatalım, kastettiğiniz yazıda bir tek şahsın ismi zikredilmekte...)

"Bu ve daha önceki yazılarında ileri sürdüğü mesnetsiz ve alçakça iftiraları nedeni yasal girişimleri başlatmak zaruri hale gelmiştir." ( Barem şu bahsettiğiniz "mesnetsiz ve alçakça iftiraları" biraz örnekleseydiniz. Ama tek örneğini bulamazsınız ki...)

" İplerinin kimlerin elinde olduğu herkesçe iyi bilinen bu ve benzeri şahsiyetlerin bundan sonra da en ufak iftira ve hakaretleri dahi karşılıksız kalmayacaktır." ( Erdinç bey, bizim gazetede kuklalar ve satılmış kalemler yer bulamaz…)

"Her bir satırı iftira, karalama ve itibarsızlaştırma amacı taşıyan ve asla haber değeri taşımadığını düşündüğümüz yazıyı hazırlayan ve yayınlayanları şiddetle lanetliyor ve kınıyoruz." ( Burada iftiradan, karalamadan ve itibarsızlaştırmadan bahsediyorsunuz. İyi de ama bizim yazarımızın yazdıkları doğruysa...)

Bir de bildirinizde "Mecelleden" ve "Müddei" kelimelerini kullanmışsınız. Bizzat Fethulllah'ın sıkça kullandığı bu iki sözcüğün anlamını, umarız sizin tabela partinizin yöneticilerinden kimse bilmiyordur...

Hangi sebepten dolayı, Sayın Süleyman Gökçe'nin otoritesi zedelenmek istendi?


Süleyman Gökçe adında, gönüllerde taht kurmuş bir Sofya Büyükelçimiz vardı. Ekselansları, çok sevmiştik. İşinde başarılı bir diplomattı. Bulgaristan'daki Türklerle adeta bütünleşmişti. Görev süresi doldu ve şimdi başka ülkede Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti'ni gurur ve onuruyla temsil etmekte.

Eski Sofya Büyükelçimizi bir tek faşizan ve Rusya yanlısı sahte Bulgar "patriotları" hiç sevmediler. Bir de sahtekar ve sözde Türk Partisi DPS yöneticileri. Bahsettiğim diplomatımız görevdeyken, kendisine karşı bir çok yazı yazıldı ve çizildi. Tek "suçu"; Bulgaristan'daki Türklere sahip çıkmak ve onları onurlandırmaktı...

Bu olaylar artık mazide kaldı ama bizim kardeşlerimiz Sayın Süleyman Gökçe'nin babacan, sevecen ve kucaklayıcı tavrını asla unutmayacaklardır. Geçenlerde bir yazıda, Süleyman Gökçe'nin kişiliği ve dönemi tenkit ediliyordu. Bu sefer bunu aşırı bir Bulgar milliyetçisi yapmıyordu. Üzüldüm, çünkü bu diplomatımıza karşı dil uzatmayı doğru bulmamıştım.

Bu akşam beni aniden saygın bir Ankaralı büyüğümüz aradı ve aynı bu konuyu açtı. Sayın Süleyman Gökçe ile aralarında geçen bir konuşmayı da aktarmayı ihmal etmedi. Üzüntüm daha da büyüdü, çünkü bizler topluluk olarak açıkça vefasızlıkla suçlanıyorduk. Değerli bir Büyükelçimize, gereken bir şekilde sevgi ve saygımızı gösterememiştik.

Bu tenkitvari yazılmış yazının, yönettiğim gazetede çıkmamasına rağmen, benim sorumluluğum da sorgulanıyordu. İşte Misyon bu demek! Okuyucuyla her şeyi paylaşabilmek, dertleşebilmek. Şimdi sormadan edemiyorum. Hangi sebepten dolayı, Sayın Süleyman Gökçe'nin otoritesi zedelenmek istendi? Bir de buna hiç değer miydi?

Mümin TOPÇU

 

 

 

 

 

Bakmadan Geçme