'BİRLİK VE BERABERLİK' NE ZAMAN ???

   Günümüzde, Bulgaristan'daki Türkler veya göçmen camiası, toplumsal dayanışmayı ve birlikteliği pek önemsemez oldu diyebiliriz. Toplumun çoğunluğu bugün mevcut siyasi oluşumlardan veya sivil toplum kuruluşlarından uzak durmayı tercih etmekte. Bazı toplumsal faaliyetler ve hareketler, geniş kitlelerin onayını ve beğenisini kazanamıyorlar. Gösterilen toplumsal sorumsuzluğun ve vurdumduymazlığın sayesinde, artık kimse kimseye yaranamıyor ama herkes apaçık bir memnuniyetsizlik sergilemekten de kaçınmıyor.

“BİRLİK VE BERABERLİK”

NE ZAMAN ???

   Günümüzde, Bulgaristan'daki Türkler veya göçmen camiası, toplumsal dayanışmayı ve birlikteliği pek önemsemez oldu diyebiliriz. Toplumun çoğunluğu bugün mevcut siyasi oluşumlardan veya sivil toplum kuruluşlarından uzak durmayı tercih etmekte. Bazı toplumsal faaliyetler ve hareketler, geniş kitlelerin onayını ve beğenisini kazanamıyorlar. Gösterilen toplumsal sorumsuzluğun ve vurdumduymazlığın sayesinde, artık kimse kimseye yaranamıyor ama herkes apaçık bir memnuniyetsizlik sergilemekten de kaçınmıyor. Hatta, herkes hazıra bir şeylerin olmasını, gökten zembille düşmesini bekliyor. Nasıl oluyorsa toplum bir bütün olarak ayrıştırılmış vaziyette. Bu kötü gidişatın önüne nasıl geçilebilir veya durdurulabilir? Çok eski tarihlerde olduğu gibi, bizler yeniden ve tertemiz bir şekilde bütünleşip, daha yüksek bir toplumsal evrelere ulaşma fırsatlarını yakalayabiliriz mi?

    Birlik ve beraberliğin hiç bir zaman insanımıza zarar getirmeyeceğini biliyoruz. Biz aynı topraklarda büyüyüp yetişmiş insanlar olarak, kendi içimizdeki çatışmaları ve kavgaları ne zaman bırakırız? Bulgaristan'daki Türkleri, bölmek ve parçalamak için uğraşan saflara uymayıp, birlik ve bütünlük içinde yaşamımızı sürdürebilmemiz için, öncelikle ne gibi toplumsal ve siyasal adımlar atılması gerekiyor?

   Aynı safta bulunması gerekenleri, birbirlerini rakip değil, dost olarak görmedikçe, birbirlerinin eksikliğini değil, yan yana olmanın herkesi güçlü kılacağını kavrayamadıkça, dayanışmada, birlik ve beraberlikte sadece varılması gereken birer hedef olarak kalır diye düşünüyorum. Bu konuda sizin düşünceleriniz nedir?

   Şimdi birazcık topluma yön verenleri düşünelim. Bu toplumun, bu milletin, eğitiminden, sağlığından, güvenliğinden, malından, dininden, namusundan, özgürlüğünden, kalkınmasından, yolundan, suyundan, ekmeğinden, aşından, işinden sorumlu olanlar kimlerdir? Kimler, elini taşın altına sokup, biz sizleri yönetmeye ve yönlendirmeye talibiz diyebilmeli? Buna bizim hakkımız var diye sesini duyurabilmeli? Bizim güçlü siyasi partilerimiz ve sivil toplum örgütlerimiz var mıdır? Toplumu birleştirebilmek için mevcut siyasi partilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın gücü yeterli midir? Bunlar bu konularda öncülük etmekten çekilirlerse veya bu girişime güçleri yetmezse, o zaman yoksa siyaset üstü bir Milli Kurultay mı düzenlenmesi gerekiyor?

   Neden bir türlü istediğimiz, arzu ettiğimiz manada, umut ettiğimiz, beklediğimiz yada hedeflediğimiz toplumsal dayanışmayı sağlayamıyoruz, neden birlik ve beraberliğimizi temin edemiyoruz?


   Sevgili Okuyucularımız! Anlaşıldığı gibi, "BİRLİK VE BERABERLİK", yeni yılda ana konumuz olacak. Gazetemiz ve internet sitemiz her zaman sizlerin bu konudaki görüşlerinize, fikirlerinize, tespitlerinize ve önerilerinize açık olacaktır.

Misyon Gazetesi

 

Bakmadan Geçme