ATA YURDUM DELİORMAN'DA ( Denizli - Şamanköy - git gel - 2100 km.)
* Hüseyin Dayımız, nam-ı değer Beş Hüseyin. 43 sene evvel merhum anneannemin, Hüseyin Dayımızın babası Beş Mustafa'yı ziyaretinin ardından, Türkiye'den ilk ziyaretimizi gerçekleştirdik. Hüzünlü ve heyecan dolu dakikalar. Yeniden kavuşmanın mutluluğu, durup durup 'Siz şimdi bana mı geldiniz?' sorusuna verilen ve boğazımızdaki düğümle ' Evet, dayı, sadece Allah rızası için sizi ziyarete geldik.' cevabım... * Yaklaşık 2100 kilometrelik bu yolculuğun ardından, bir kez daha şehadet ediyorum ki Hicret, berekettir. Sıla-i rahim rahmettir. Her yerde, ezanlar cevapsız, camiler mahzundur. Bulgaristan Avrupa falan değildir. Avrupa'nın Türkiye ve Osmanlı korkusu, Viyana tecrübesiyle hala dipdiridir. Balkanlar bize çok yakışıyor. Vesselam...
ATA YURDUM DELİORMAN'DA
( Denizli - Şamanköy - git gel - 2100 km.)
Şair Orhan S. Şirin'in dediği gibi;
"Sorma! Buralarda ne işimiz var?
Tuna boylarında Aliş'imiz var."
Takriben 450-500 yıl kadar önce, atalarımızın yurt yapmaya başlayıp, tam 500 yıl ikametten sonra terketmek mecburiyetinde kaldıkları, kulaktan dolma bilgilerle kendimizi bildik bileli, büyüklerimizden duyduklarımızla hayalimizde canlandırmaya çalıştığımız Ata Yurdumuz Deliorman'a bir seyahati çoktandır istiyordum. Hatta, yanıma seyahat arkadaşları aramaya koyulmuştum. Hayalimdeki Şamanköy ( Bırdokva, Razgrad ) ve çevresindeki yerleşimlerle ve akrabalarımızın olduğu yakın köyler hakkında derlediğim bilgilerle bir liste bile hazırladım. Eşimin ve evlatlarımın teşviki ile gerekli hazırlıkları yaparak beklemeye ve fırsat kollamaya başladım. Konaklama ve yeme içme hakkında araştırmalar yaptım. Yurtdışı görevinden dört hafta izinli gelen küçük oğlum Yasir'in "Beraber gidelim!" teklifi beni bir hayli heyecanlandı.
Uzun bir seyahat olamayacağı belliydi. Nihayet 21.08.2019'da yola çıkmaya karar verdik. Konaklama, yeme-içme ve güzergah hazırlıklarını yaptım. Hedefimdeki ilk yer dedemin dedesi İnce Molla Hüseyin'in 1875 - 1876'da terkettikleri Şamanköy olacaktı. Duraçköy ( Ludagortsi ), Kılıçköy ( Nojarovo), Abdülköy ( Boğdantsi ), Kıdırköy ( Kitançevo ), Şumnu, Razgrad, Kemallar (İsperih), Tutrakan, Silistre ve Rusçuk görülecek yerlerdi.
Ayrıca yolumuz üzerinde bulunan veya yakın Türk köylerini minarelerinden belirleyerek uğrayabiliriz diye planladık. Tabi ki, zaman darlığı ve bu tür seyahat tecrübemizin olmayışından planımızı tam olarak uygulamak mümkün olmadı. Aksamalarla da olsa, bu ziyaretimizi tamamlamak nasip oldu. İleride daha kapsamlı bir ziyaret umuduyla gezi notlarıma geçiyorum...
Hamzabeyli sınır kapısından geçmeyi düşündüğümüz Bulgaristan’a, Dereköy sınır kapısından geçme kararı aldık. Bu karar değişikliğine, Kırklareli’de İmam-Hatip olarak görev yapan ve bir takım cami hizmetleri için sık sık Bulgaristan’a gidip gelen Pomak Emin Bıyıklı Hocamızın çok faydalı bilgilendirmelerinin etkisi oldu. Bir bilene sormak, önemli bir haslettir...
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Gurbetçi kardeşlerimizin dönüş trafiğine denk geldik ve 4.5 saat kuyrukta sıramızı bekledik. Dolayısıyla programımız hafif sarktı. Lakin Aytos’da müftülük çalışanı Hüseyin Aga ile tanışmak ve muhabbetleşmek varmış nasipte. Aytos güzel bir Türk beldesi ve Burgaz iline bağlı.
Asıl hedefimiz olan Razgrad iline giderken Şumnu’ya da uğradık, hamdolsun, Cuma Namazı’nı Tombul Camii’nde kıldık. Şumnu Müftüsü Mesut Hoca’yla tanıştık, muhabbetleştik ve memnun olduk. Nüvab İmam Hatib Lisesi’ni ziyaret ettik.
Ardından hedefimiz olan, dedelerimizin 93' Harbi’nden az önce muhtemelen 1875-1876 yıllarında Denizli’nin Bozkurt ilçesine kadar uzanan Hicretlerinin başlangıç noktası olan Deliorman bölgesinin Razgrad ili’ne bağlı İsperih ( Kemaller) ilçesinin Bırdokva( Şaman Köy) ve Bogdantsi'ye ( Abdül Köy) doğru yola çıktık.
Yol boyunca, Balkanlar ülkelerinin genel yeşil coğrafyasının ibretlik temaşasıyla gönüllerimiz ferahladı. Şamanköy’de hiç bir akraba bulamadık ama hamdolsun, Abdülköy’de bir akrabamızı bulduk. E, tabi ki, az değil, bizimkisi 140-150 senelik bir ayrılık mazisi. İrtibatlar kopmuş, haneler virane olmuş, camiler mahzun kalmış...
Minaresinin fotoğrafını çektiğim ve dedelerimizin de hizmet ettiği camiyi de ziyaret ettik. Bu camiye, esmer kardeşlerimizden biri sahip çıkmış. Allah, ondan razı olsun.
Hüseyin Dayımız, nam-ı değer Beş Hüseyin. 43 sene evvel merhum anneannemin, Hüseyin Dayımızın babası Beş Mustafa’yı ziyaretinin ardından, Türkiye’den ilk ziyaretimizi gerçekleştirdik. Hüzünlü ve heyecan dolu dakikalar. Yeniden kavuşmanın mutluluğu, durup durup; “Siz şimdi bana mı geldiniz?“ sorusuna verilen ve boğazımızdaki düğümle; “ Evet, dayı, sadece Allah rızası için sizi ziyarete geldik.” cevabım...
Eski anılar tazelendi. Merhum anneannemin misafir kaldığı oda. Camide okuduğumuz akşam ezanını, dayımızın göz yaşlarıyla dinlemesi. Fakirlik ve gariplik...
Akşam ata yurdunda, anneannemizin misafir kaldığı evin biraz uzağında istirahatten sonra ayrılık ve vedalaşma anı geldi.
İsperih ve Razgrad ziyaretlerimizin ardından, Hamzabeyli Hudut Kapısı'ndan Bulgaristan’dan ayrıldık.
Yaklaşık 2100 kilometrelik bu yolculuğun ardından, bir kez daha şehadet ediyorum ki; Hicret, berekettir. Sıla-i rahim rahmettir. Her yerde, ezanlar cevapsız, camiler mahzundur. Bulgaristan Avrupa falan değildir. Avrupa’nın Türkiye ve Osmanlı korkusu, Viyana tecrübesiyle hala dipdiridir. Balkanlar bize çok yakışıyor. Vesselam...
Mehmet Emin İNCELER,
Denizli
Yorumlar 1
Yasir 27 Aralık 2022 10:44
Ata yurdu özlemiyle yanıp tutuşan babama ahir ömründe bu ziyareti yapması için “hadi gidiyoruz” demeyi nasip eden Allah’a hamdolsun…Güzel bir geziydi vesselam…