AT MARTİNİ DEBRELİ HASAN...

Sinsi ve gizlice çalışıyor bunlar. Her seçim öncesi gelip, Türkiye karşıtı güçlerin lehine, mahallemizde gizli ajitasyon toplantısı bile tertipliyorlar. Bizde karşı kaldırımdan seyretmekteyiz... Finansörleri sağlam ama ideolojileri çürük bu avanakların. Aslında ideoloji filan kalmadı. Tek gaye, zenginleşmiş oligark kıtaların sermayesini korumak. Bir nevi çağdaş pazvant oluyor bunlar. Gece karanlığında, yavuz hırsız gibi aramızda dolaşarak...

AT MARTİNİ DEBRELİ HASAN...

   Baktılar ki komünist artıklarından kopamıyoruz, hele şuursuz göçmen kısmın General Radev'i cumhurbaşkanı seçmesinden sonra, yepyeni bir strateji devreye sokuldu. Nede olsa, bizim tayfa bariz bir şekilde manipülasyonlara açık görüldü...

   Isınma turu olarak, ilkin Edirne'de Bulgarca ve "zaednost" sevdalısı bir yazar konuğa kahve ısmarlandı. Buradaki maksat muhabbet, yabancı bir dile olan hayranlığımız lanse edilecekti. Hem de er meydanında! Yabancının değerlerini yücelteceğiz, kendimizi küçülteceğiz! Ya da, boş versene canım, ne gerek var memleketlimin, kendi dilinde eğitim görmesine? İşte ne güzel Bulgarca kitaplar yazıyoruz, konuşuyoruz...

   Daha sonra Kırmızı Nazmi'yi postaladılar. Hızlı bir şekilde "babasının çiftliğinde" bir tur atıp gitti. Gazetelerde çarşaf çarşaf yazılar, boy boy fotograflarını gördük. Güya buralarda komünist parti örgütleri kuracakmış. Hatta kurmuş, bizim haberimiz bile olmadı. Sinsi ve gizlice çalışıyor bunlar. Her seçim öncesi gelip, Türkiye karşıtı güçlerin lehine, mahallemizde gizli ajitasyon toplantısı bile tertipliyorlar. Bizde karşı kaldırımdan seyretmekteyiz... Finansörleri sağlam ama ideolojileri çürük bu avanakların. Aslında ideoloji filan kalmadı. Tek gaye, zenginleşmiş oligark kıtaların sermayesini korumak. Bir nevi çağdaş pazvant oluyor bunlar. Gece karanlığında, yavuz hırsız gibi aramızda dolaşarak...

   En son Avcılar'a birisini getirdiler. Sabık bir Moskova eğitimlisi ve görev adamı. Parti kanalıyla bitirildi iş. Davet, güya bizim buradaki Doğancı kanadıyla uçuruldu. Sanki memlekette başka sapasağlam yazarlarımız kalmadı da, illaki, ya Bulgar hayranı, ya da Rus hizmetlisine muhtaç bırakılıyoruz.

   Çoktan sıcak sulara indik ama yinede bölüşülmüyoruz işte! Arkamızdan nedense aç bırakılmış Rus ayıları da sürüklenmekte. Ayı dediğin, nereden bilsin bizim "At martini Debreli Hasan, dağlar inlesin!" türkümüzü...

Mümin TOPÇU

Bakmadan Geçme