Ana, siz babamla nasıl tanıştınız?

*** Teyzemin kızı kahkahalar atarak boynuma sarıldı. Ah canım kardeşim benim. Anamın hatası yüzünden, halasının kocasını nişanlın sanmışsın. Seninki soldan değil, sağdan ikinciydi. Haydi durma aç pencereyi. Bak hükümet nikahınızda oldu. Adamakıllı bak yüzüne.

 

Sevgili okur, "Küçük hikayeler," dizimize devam edelim.

İzine gittiğimde aldım anamı karşıma, sordum;

- Ana, kız, siz babamla nasıl tanıştınız?

- Tövbe de gızım. Bizim zamanımızda tanış olmak yoktu. Onun anası beni, benim anam da onu görmüş beğenmiş. Bi gece, seni verdim dedi. Misafirler geldi, söz kesildi. Kime verdi? Hiç bildiğim yok.

-Sormadın mı?

-Sordum ama zamanı gelince görür öğrenirsin. Haftaya nişanımız var. Nişanlını da o zaman görürsün dedi. Benim aklımda evlilik falan yoktu. Neyse bir hafta sonra üç tane öküz arabasına dolmuş, bir sürü insan geldi. Bizim büyük bir odamız vardı. Kadınlar odanın bir tarafına, erkekler karşı tarafa oturdular. Duvar dibinde tam altı erkek yan yana oturmuş. Teyzem beni kenara çekip fısıldadı. "Soldan ikinci senin nişanlın olur. Kahveyi verirken bakarsın." Onun dediği gibi yaptım. Şöyle gözümün ucunla baktıydım, of anam, başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ben deyim 40 sen de 45 yaşlarında, saçlı sakallı bir adam. O gece nasıl oldu, gayrini hiç hatırlamıyorum.

Bahara çıkıyorduk. Anamla öyle anlaşmışlar. Baharda nişan, kasımda işler bitip mahsuller satılınca düğün demişler. Koca bir yaz geçti. Nişanlımı bir daha hiç görmedim. Ellerin nişanlıları mektup yazar, köye gelir, çerez şeker falan gönderir. Benimkinden hiç haber çıkmadı. Kimseye de soramadım. Zaten adamı istemiyom. Şeytan görsün yüzünü deyip dururum. Çok da merak etmedim.

Yaz çabuk geçti. Düğün için muhtarlık nikahı için gün istediler. Anam zorluk çıkarmadı. Bir gün onlarla şehre gidip, bana nikahlık manto, iskarpin - böyle deri, yürüyünce gıcırdayan ayakkabı neyim her bi şey almışlar. Göz kararı. İskarpinler ayağıma azcık büyük geldiydi ama gene de hoşuma gitmişti. O güne kadar kara lastikten başka bir şey giymemiştim. Nikah günü yaklaştıkça aldı beni bir dert. O koca adamla ben nasıl ömür geçirecem? Artık önüme gelene çemkirmeye başladım. Ne kedi köpek, ne tavuk horoz, ne de sarı öküz benim çemkirmelerimden kurtulamıyor. Anama da ağlıyom. Gız ana bi parça ekmek gözüne çok mu göründü? Beni neye hemen verdin deyip ağlıyom. Anamda hiç ses yok.

Nikah günü geldi. Giyinirken ben gene ağlıyom. Anam, nikahta keramet vardır. Bu günden gayri, nişanlına kanın ısınır gari dedi. Ters ters bakıp, bağırdım. Tövbeee, o herifle kırk yıl bir kazanda kaynasam, ona gene ısınmam! Dedim. Anam gülüp geçip gitti yanımdan. Öğlen namazından sonra misafirlerle muhtarlığa gittik. Muhtarın masasının başında üç adam oturuyor. Biri benim nişanlım olacak, kart herif. Oturduk masaya kıyıldı nikah. Muhtar imza attırdı. Kart herif ordan çıkıp, bir de parmak basılsın. Nikah iyice sağlam olsun, demez mi? Bir de parmak bastık. Ben gene düğüne kadar anamın evine geldim.

O gece teyzem beni yatıya çağırdı. Ben yaşta bir de kızı var. Gittim, niyetim kız kıza azcık dertleşmek. Erkenden yatacağımız arka odaya çekildik. Tam soyunup gecelik entarilerimizi giydik, cam tıkırdadı. Korktum. Teyzemin kızı, bak bakalım kim gelmiş? Dedi. Olmaz dedim. Cam bir daha tıkırdadı, bu sefer lambayı iyice açıp, perdeyi çekiverdim yana. Lambanın şavkı pencereyi tıkırdatanın yüzüne vurdu. Aman anam, çarpıldım sandım. İyi saatte olsunlardan biri cama gelmiş sandım. Hemen perdeyi kapattım. Teyzemin kızı, açsana camı. Kim gelmiş, dedi. Gız, dedim, camda böyle Hazreti Yusuf soyundan, onun gibi bir civan duruyor. Ben ömrümde böyle yakışıklı adam görmedim. Kim ola ki? Yoksa ben hayal mi görüp duruyom? Teyzemin kızı güldü. Ah benim saf kardeşim, o senin bu gün nikahlandığın adam ya. Hani nişan günü de görmüştün ya. Yok dedim. Nişan günü teyzem bana, soldan ikinci senin nişanlın dediydi. O da koskoca bir adamdı. Bu gün de nikah masasında oturuyordu. Teyzemin kızı kahkahalar atarak boynuma sarıldı. Ah canım kardeşim benim. Anamın hatası yüzünden, halasının kocasını nişanlın sanmışsın. Seninki soldan değil, sağdan ikinciydi. Haydi durma aç pencereyi. Bak hükümet nikahınızda oldu. Adamakıllı bak yüzüne.

İşte o anda hiç durmadım açtım hem perdeyi, hem pencereyi. Oyalı mendilin içine iki tane lokum koymuş. Birini kendi eliyle ağzıma verdi. Ötekini de ben onun ağzına verdim. Tatlılık olsun, iyi geçim olsun diye nikahtan sonra lokum yenirdi. O anda babana aşık oldum. İşte bildiğin gibi de tatlı tatlı geçinip, bu yaşlara geldik...

Sabriye CEMBOLUK

Bakmadan Geçme