*** Her gençlik çağında olduğu gibi, Rüstem, bu güzeller güzeli Zeynep'e aşık olur ve ona aşkını bildirir, fakat Zeynep'ten bir olumlu cevap alamaz, çünkü kızın gönlünde yatan başka biri vardır...
*** Ana ve kız, akşam üzeri tarladan eve dönerken, Yaykın deresine indiklerinde dört genç tarafından yolları kesilir. Zeynep ve anası ne yapacaklarını şaşırırlar ve yardım çığlıkları etrafa yayılır, fakat onların sesini duyan olmaz.
*** Zeynep, o anda tetiğe basar ve Rüstem'i göğsünden vurarak öldürür...
PAYLAŞ
Diğer köylerde olduğu gibi, köyümüzün sınırları içinde de çeşitli mera adları mevcuttur. Bunların arasında bir de Rüstem'in öldürüldüğü yerin adını taşıyan bulunmaktadır...
Olay, 1900 yıllarında köyümüz Duvankaya'da yaşanmıştır. O yıllarda Çakırlar sülalesinde, Rüstem adında yakışıklı bir delikanlı yetişir. Karalar sülalesinde de güzeller güzeli Zeynep adında, ceylan gibi bir kız büyümektedir. Bu iki genç artık evlilik çağındadır, Rüstem 20, Zeynep ise 18 yaşındadır. Her gençlik çağında olduğu gibi, Rüstem, bu güzeller güzeli Zeynep'e aşık olur ve ona aşkını bildirir, fakat Zeynep'ten bir olumlu cevap alamaz, çünkü kızın gönlünde yatan başka biri vardır...
Rüstem, ret cevabı almasına rağmen, Zeynep'in peşini bırakmaz, bir balta vurmakla ağaç yıkılmaz der ve peş peşe kız evine dünürcü göndererek Zeynep'i anadan babadan istetir, fakat hiçbir defasında olumlu bir cevap alamaz ama yine de vazgeçmez.
En sonunda Zeynep'i zorla kaçırmaya karar verir. Bizim Deli Kamçı yöresinde kız kaçırmaya o yıllarda kız kavramak denmektedir. Kız kavrama işleri çokçası yaz aylarında yapılıyormuş, kavranan kız ve delikanlı birkaç gün ormanda saklanıyorlarmış, kız tarafı biraz yatıştıktan sonra köye iniyorlarmış ama bu sefer öyle olmamış ve kan dökülerek can alınmıştır.
Şimdi, bu acı olaydan birkaç gün öncesine dönelim. Orak biçme zamanı gelmiş kapıya dayanmış, herkes biçim hazırlıklarını yapmış. Ne tesadüf ki, askerliğini yapmış olmasına rağmen, Zeynep'in babası Kara Hasan'ı yedek asker (zapas) olarak asker ocağına alırlar.
Hal böyle olunca, Rüstem'e iyi bir fırsat doğmuş olur. Kızın babası evden ayrılınca, bütün ev ve tarla işleri anası ile Zeynep'e kalır. Artık köylüler tarlalarda buğdaylarını biçmeye başlamış, Kara Hasan'ın tarlaları da biçilmeyi beklemektedir.
Ana kız bir gün ellik orakları hazırlarlar ve ertesi gün Yaykın denilen köyden hayli uzak olan buğday tarlasını biçmeye koyulurlar. Her zaman Zeynep'in peşinde olan Rüstem, zaten böyle bir fırsat gözetmektedir ve hiç zaman kaybetmeden sevdiği kızı kavramak için harekete geçer. Bu arada kendisine yardım edecek üç genç daha bulur ve Zeynep'lerin tarladan dönüş yoluna pusu kurulur.
Ana ve kız, akşam üzeri tarladan eve dönerken, Yaykın deresine indiklerinde dört genç tarafından yolları kesilir. Zeynep ve anası ne yapacaklarını şaşırırlar ve yardım çığlıkları etrafa yayılır, fakat onların sesini duyan olmaz.
Dört genç Zeynep'i yaka paça sürüklercesine Yaykın deresinden yukarı doğru gözden kaybolup giderler. Çaresiz ana hiçbir şey yapamaz, göz yaşları dökerek köyde yakınlarına haber vermek için evinin yolunu tutar. Kendisini kaçıran delikanlılara büyük direniş gösteren Zeynep, onları götürecekleri yere güçlükle ulaşırlar.
Akşam karanlığı çökmek üzereyken, Karabağlık denilen sık ve gür olan kayınlık ormana ulaşırlar. Rüstem ile Zeynep'i, bu kuş uçmaz kervan geçmez ıssız kayınlık ormanda bırakırlar ve diğer gençler köye dönerler. Kaçırılan Zeynep hala göz yaşı dökmekte ve Rüstem'e onu bırakması için yalvarmaktadır. Rüstem ise, ben seni bırakmak için kaçırmadım, benim karım olacaksın der başka bir şey demez. Zeynep ise bir an bile onun yanında kalmak istemez ve bir sırasını bulup Rüstem'in silahını kapıp ondan kurtulmak istemektedir...
Gecenin ilerleyen saatlerinde, sabaha karşı Rüstem uykusuna yenik duşer ve uykuya dalar. Zeynep, bu fırsatı kullanır ve Rüstem'in belinden tabancayı çekerken delikanlı uyanır ve ikisi arasında boğuşma başlar. Bu esnada kız tabancayı eline geçirir ve Rüstem'e doğrultur şu sözlerle: "Ya beni bırakacaksın ya öleceksin!" Ama Rüstem kaçırdığı kızın sözlerini ciddiye almaz ve yeniden onu yakalayıp, elindeki tabancayı almak ister. Zeynep, o anda tetiğe basar ve Rüstem'i göğsünden vurarak öldürür...
Daha sonra, kanlı tabancayı da yanına alarak evinin yolunu tutar, köye ulaşınca doğru Mustafa Kadiroğlu'nun makam odasına gider ve başına gelenleri muhtar amcaya anlatır. Namusumu kurtarmak için Rüstem'i vurmak zorunda kaldım der ve siyah ferecesinin altından tabancayı çıkarıp muhtara teslim eder...
Bu acıklı ölüm vakasından sonra, Rüstemi'in yakınları, genç yaşta katil olmuş Zeynep'ten şikayetçi olurlar ve onu Slimni ( Sliven ) kadın ceza evine göderirler. Üç ay sonra mahkeme karşısına çıkarılır. O yıllarda köyümüz Aydos'a bağlı olduğu için dava bu şehirde görülür. Hakim karşısında Zeynep kendini savunur. Şahitler dinlenir ve en sonunda bölge müftüsü söz alır ve kızı suçlu ilan etmez. Mahkeme heyeti, kendi aralarında fikir alışverişinde bulunurlar ve Zeynep'in tahliyesine karar verirler.
Böylece Zeynep hapis yatmaktan kurtulur, fakat bu ölüm vakasından sonra, kendisine köylüleri tarafından Kanlı Zeynep lakabı verilir ve ömrünün sonuna kadar bu adı taşımıştır...