Yüreğin atar senin de köklerinde...

Babamın Adaköy'ünden ( Kırcaali ) fotoğraf atmış birileri; eskiden 42 hanelik olan, Rodoplar'ın tenha sırtlarında, ıssız ve kimsesiz kalmış köyümüzde, esen rüzgârın hışırtısıyla hâlâ oynaşıyor yemyeşil ağaç dalları, yıkılan evlerin hemen yanı başında. Eğer, bir göçmen kuşusan, konarsın elbette bir toprağa amma velâkin, doğduğun ev var ya, hani kaderin derler, çocukluğun, anıların, ait olduğun değerlerin, köklerin yaşar hafızanda daima, nereye gitsen seninle... Suyu her yerde içersin ama o köy çeşmesinden avuçladığın her damla su, doyurur sanki ruhunu da kana kana... Yeşili her yerde görürsün ama o engebeli patikaların arasından, kekik kokularına karışır gider duyguların doğduğun topraklarda... Hani karşıdan karşıya geçtiğin o dere var ya, babaannemin kasabaya un almaya giderken eşek üstünden devrilip cesedinin Arda nehrinde bulunduğu, hiç duymadığın, bilmediğin acıyı çağrıştırır sana; dere kenarındaki mezar taşları başında ettiğin duada bulursun gene huzuru, çocukluğunda balık tuttuğun, atladığın dereye karışır gözyaşların senin de... Taaa Oğuzların Kayı Boyundan, Konya Karamanoğulları'ndan beri gelen gelenekleri yaşatırsın, özüne, geçmişine dönersin yüzünü yaş aldıkça... Bulgaristan Türklerinin çetin bireyi harmanlanmış bedeninde, ruhuna saplanan her bir yanlış tavrı itaat eden köpek gibi onaylamazsın, o yüzden, sorgularsın, hakkaniyet ararsın; çünkü yüreğin atar senin de köklerinde... Nejla ALAGÖZ

Bakmadan Geçme