YOLUNU MU KAYBETTİN, BULGARİSTAN TÜRKÜ?

Eskiden de bizim köyde, bugün olduğu gibi, komşular arasında kavgaları olurdu, ancak her şeye rağmen, her Bayram, herkes köy odasına toplanır, hep beraber kazan dolusu yemekler pişirilir ve hep beraber aynı yer sinilerinde yemekler yenirdi. Hatta, komşu köyün  sakinleri ile birlikte gerçekleştirildi bu bereketli ziyafet sofraları…

YOLUNU MU KAYBETTİN, BULGARİSTAN TÜRKÜ?

Bir kişi, yolunu mu kaybetti? Çok kolay!

Kaldırır başını; gündüz ise güneşe, gece ise yıldızlara bakar ve onlar yardım eder.

Ancak bir toplum yolunu kaybettiyse o zaman yolunu nasıl bulacak?

Bulgaristan'da bizim köyde Kasım Agalar, Mehmet Agalar ve Ahmet Agalar vardı…

Allah, nurlar içinde yatırsın, kimileri vefat etti; kimileri ise artık çok yaşlı, evden bile çıkamamakta.

Eskiden de bizim köyde, bugün olduğu gibi, komşular arasında kavgaları olurdu, ancak her şeye rağmen, her Bayram, herkes köy odasına toplanır, hep beraber kazan dolusu yemekler pişirilir ve hep beraber aynı yer sinilerinde yemekler yenirdi. Hatta, komşu köyün sakinleri ile birlikte gerçekleştirildi bu bereketli ziyafet sofraları…

Köyde, bu birlik ve beraberlik, hep bu aksakallı ve “anten şapkalı” Agalarımızın ön ayak olması ile sağlanırdı. Genci ve yaşlısı bu Agalarımıza saygıda kusur etmez, lafına sözüne itibar ederdi. Gerek kendi köyümüzde, gerekse diğer köylerle ilişkilerde bir nevi Kutup Yıldızı gibiydi bu Agalarımız… Kaybolduk mu, dağıldık mı; bizleri kendimize getirir, hepimizi derler ve toparlarlardı.

Bizim köyümüzde bu yaşlı bilgelerin ardından, birlikteliğimiz ve paylaşımlarımız da kaybolup gitti, maalesef! Hani komşu komşunun külüne muhtaçtı? Artık kimsenin kimseye ihtiyacı yok gibi. Tavuk, inek ve tarla kavgasından dolayı, herkes birbiri ile mesafeli, ya da küs…

Gelelim koskoca Bulgaristan Türkleri camiasına. Bu kadim camia da, bizim köyle aynı durumda. Partiler, Dernekler, herkes yolunu kaybetmiş gibi…

Uzlaşı kültüründen uzak, bir avuç Bulgaristan Türkü kavgaya tutuşmuşuz. Bizleri bir arada tutan ve bizlere kutup yıldızı misali yol gösteren efsanelerimiz, bilgelerimiz usulca yok olmakta…

Onlar aramızdan kayoldukça, birlik ve beraberliğimiz, kimliğimiz ve benliğimiz de yitip gitmekte. Toplumlar, yaşadıklarını semboller, sanatçılar ve entelektüeller diliyle anlatmayı başaramazlarsa, tüm yaşananlar o yaşayanların ölümü ile unutulup gider, maalesef…

Nuri Adalı, Türkan Bebek, Belene'de yaşamları alt üst olanlar, 89. Göçü, Naim Süleymanoğlu, Aysel ve daha niceleri, Bulgaristan Türkleri'nin, yani bizlerin yaşam hikayelerinin efsaneleri ve bilgeleri; bizlerin yaşadıkları zulümler ve haksızlıkların dünyaya çığlığıdır bu en Parlak Yıldızlar…

Yolunu mu kaybettin, Bulgaristan Türkü? İşte bu Yıldızlar sana rehberlik edecektir. Sana kendini ve aslını hatırlatacaklardır. Aslında şu parti bu parti, o dernek bu dernek, oralı buralı ayrımının ne kadar yapay olduğunu ve hepimizin yolunun, kaderinin ve ideallerinin bir ve aynı olduğunu anlatacaklardır bizlere…

Semiha AHMET,

İstanbul

Bakmadan Geçme