Geçen gün, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan Yeşilköy Antlaşması'nın yıldönümüydü.
Bundan 20 yıl öncesi, sebebi bilinmeyen bir sebepten dolayı, bu tarih Bulgaristan'ın Ulusal Egemenlik Bayramı olarak ilan edildi.
Bizler, Bulgaristanlı Türkler, başımıza karalar bağlayıp, kafamızı duvara vurmamız gereken bir gün olmasına rağmen, başta İstanbul ve Ankara'da yaşayan bazı göçmen kardeşlerimiz hiç çekinmeden ve utanmadan, ülkemizdeki Bulgaristan'ın diplomatik misyonunun verdiği resepsiyonlara katıldılar.
Zorunlu göçün 30. yıldönümünü çeşitli bilimsel sempozyumlarla kutlayan bazı göçmen derneği yöneticilerimiz, şimdi ise bahsettiğim bu resepsiyonlarda mutlu bir şekilde şampanya kadehleri tokuşturarak sırıtıyorlardı. Bayağı çelişki ve tezat oluşturan bu çok vahim ve acıklı manzara karşısında, bizlere utançtan başımızı yere eğip susmak düşer.
Son 145 yıldır, Bulgaristan hükümetleri tarafından sadece dışlanan ve insanlık dışı muamelere tabi tutulan azınlık etnosumuzun temsilcileri olarak, bu ve benzeri etkinliklere katılmamızı kabul etmek mümkün değil. Allah, cümleten Bulgaristan Türklerine akıl ve fikir versin!