* Bir ressamın kişisel sergisi bir yazarın kitap yazmasına eşdeğerdir. Büyük emek verilir, cumartesi ve pazar günün olmaz gecesi gündüzü olmayan bir uğraşıdır sanat serüveni.* Günümüze dek hiç aralıksız sürmekte olan sanat serüvenim içerisinde 27 kişisel sergi açtım ve yüzün üzerinde yurt içi ve yurtdışı karma sergilere katıldım. Bir çok kez ödüller aldım. * 2009 yılından günümüze dek Bulgaristan'da ve Türkiye'de gerçekleştirmiş olduğum 35 uluslararası sanat sempozyum küratörlüğüm bulunmakta.
PAYLAŞ
- Sevgili Aynur Hanım, 1 Ekim'de Ankara'daki Tuğrul Velidedeoğlu Sanat Galerisi'nde 28. kişisel resim serginizi açıyorsunuz. Ressamlık sizin için neler ifade etmekte?
- Dostum, sen bilirsin, bir ressamın kişisel sergisi bir yazarın kitap yazmasına eşdeğerdir. Büyük emek verilir, cumartesi ve pazar günün olmaz; gecesi gündüzü olmayan bir uğraşıdır sanat serüveni. Genelde insanlar para kazanmak için bir meslek icra ederler ama ressam kişi kazanıp kazanmayacağını asla düşünmez...
Benim için resim yapmak, içimden gelen o baskıcı duygunun ruhuma müdahalesi mi desem, karşı konulmaz bir iç dürtüsü mu desem, fakat çok farklı ve tarifi olmayan, adeta karşı konulmaz bir aşk benimkisi...
En değerli kazancım ise, yarattığım yeni bir tablonun karşısına geçtiğimde, hissettiğim o memnuniyet ve yorgunluk hissidir, çünkü dünyada başka bir emsali olmayan ve tek unikat artık yaratılmıştır...
- Bizim Mestanlı'da doğup büyüdünüz ve daha sonra Türkiye'ye yerleştiniz. Aslında ressam ve şair Aynur Mahmudova Kaplan kimdir?
- 1964 yılı doğumluyum, zorunlu göç sebebiyle, 1989 yılı itibariyle güzel İzmir'imize yerleştim. On yıl boyunca çağdaş sanatımızın duayenlerinden olan Şeref Bigalı hocamdan özel dersler aldım ve 1996 yılında onun teşvikleri ve bizzat açılışını yapması ile ilk kişisel sergimi açtım.
Günümüze dek hiç aralıksız sürmekte olan sanat serüvenim içerisinde 27 kişisel sergi açtım ve yüzün üzerinde yurt içi ve yurtdışı karma sergilere katıldım. Bir çok kez ödüller aldım. Türkiye ve yurtdışında resmi ve özel koleksiyonlarda ve kataloglarda eserlerim bulunmaktadır.
Bireysel çalışmalarımın yanı sıra, aynı zamanda bir uluslararası sanat organizatörüyüm. Eski sosyalist ülkelerin sanata verdikleri değer ile geleneksel olarak yaptıkları sanatçılar buluşmaları projesini Türkiye'ye getirerek, 2009 yılından günümüze dek Bulgaristan'da ve Türkiye'de gerçekleştirmiş olduğum 35 uluslararası sanat sempozyumu küratörlüğüm bulunmakta.
Almanya, Polonya, Makedonya, Bulgaristan, Azerbaycan, Gürcistan, Kosova, Karadağ, Yunanistan, Kıbrıs, Mısır, Hırvatistan, Bosna, Romanya, İtalya ve Rusya'da sergi ve sempozyumlara katılmışlığım var. Jüri üyeliklerim ve yayınlanmış sempozyum bildirilerim ve sunumlarım bulunmaktadır. Yayınlanmış iki şiir kitabım ve çevirilerim de bulunmaktadır.
- Türkiye'de Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği üyesi olarak çalışmalarınıza devam etmektesiniz ve genelde yarattığınız kendi tipik stilinizde kadın yüzleri ve figürleri çizmektesiniz. Ama neden kadın temasını seçtiniz diye sormadan edemiyorum?
- Ben de, kadından başka ne güzel var diye hemen cevap verebilirim. Şimdiye kadar 14 milletten, 500'ü aşkın gerçek kadın portresini tablolarıma yansıttım. Özellikle kadın yüzlerini yorumlamayı sevdiğimi belirteyim. Eserlerimde kadın figürünün bitmeyen matematiksel bir kompozisyonu ve renkleri var.
Gördüğüm, bende izler bırakan, bakışlarında anlam yüklü kadınları portrelerle anlatmaya çalıştım. Kadın benim için Yaratanın yaratmış olduğu en güzel ve en özel varlık. Yaşamın içinde vazgeçilmez bir unsur. Ona biçilen roller anne, kardeş, eş, sevgili. Kadın sadece güzelliği ve estetiğiyle ön planda değil. Kadının iç dünyası, ruh hali beni her zaman ilgilendirmiştir. Amacım kadınların ruh halini gözleriyle, bakışlarıyla ifade edebilmektir...
- Sadece sayılı günler sonrası, yeni serginizdeki eserleriniz Ankaralı sanatseverlerle buluşacaklar. Umarım, sizi artık heyecan basmıştır ve bu sergiye bizim göçmen camiasının temsilcilerini de bekliyorsunuzdur...
- Evet, bu sefer çok heyecanlıyım. Göçmenler benim öz kardeşlerimdir. Onlarla her zaman gurur duymaktayım, kendilerini çok seviyorum. Bir dönem İzmir'de göçmen derneği yöneticiliği bile yaptım ben. Yeni sergime teşrif ederlerse, inanın ki çok mutlu olacağım. Şahsen sizleri de beklerim.
Bu sergim, Türkiye'de 1970 yılında kurulan Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği'nin bünyesinde gerçekleşecektir.
Bir sözle, Türkiye'de sanat adına 50 yılını aşmış, en köklü ve saygıdeğer bir kuruluşun yüzlerce üyesi arasında, jüri kararı ile orada olmayı hak etmiş, uluslararası alanda tanınmış bir Bulgaristan göçmeniyim...