*** Yayından fırlatılmış bir okun geri alınmayacağını bilirsek eğer, o yayı çok ama çok dikkatli kullanmamız gerekiyor her alanda. Aksi halde, kırılan kalplerin sitemlerinden kurtulamayız ve sevginin yavrusu olan sitemler, en güçlü duyguları bile zedelemeye yeter.
PAYLAŞ
Kimilerinin en acı sözüne bile güler geçeriz, kimilerinin bir uzak duruşu gelip kalbimizde açan en güzel gülün dalını eğer.
İnsan en fazla kimi bağışlar, kimlere kırılıp küser ve kimleri sarıp sarmalar? Bazen arkadaş aralarında istemeden de olsa dilimizden dökülen bir latife ham armut gibi kalabilir boğazımızda. Bunlar sevdiklerimizin, güvendiklerimizin, o beni asla ve asla kırmaz, kıramaz dediklerimizin sözleridir.
İnsanoğlu işte, çiğ sütle beslenmiştir. Belki de bu yüzden biraz ham kalabiliyor. Dünyanın en tatlı ve en acısı da dildir, bu yüzden kimi sözler koruma amacıyla bile olsa da yakıcı ve yıkıcı izler bırakabiliyor karşı tarafta. İlle de o kişi çok sevildiğinden eminse, nasıl olsa affedileceğini de bilince düşüncesizlik edebiliyor.
Yayından fırlatılmış bir okun geri alınmayacağını bilirsek eğer, o yayı çok ama çok dikkatli kullanmamız gerekiyor her alanda. Aksi halde, kırılan kalplerin sitemlerinden kurtulamayız ve sevginin yavrusu olan sitemler, en güçlü duyguları bile zedelemeye yeter.
İnsanlar her zaman topla, tüfekle, kurşunla vurulmuyor zaten, bazen kurşuni bir söz kafidir. Sonradan üzüleceğimiz davranışlar elbette bizlere de bir şeyler kaybettirecek hatta ve hatta üzdüğümüz kadar da üzecektir. Elden düşen bir sırçanın kırıl ışından sonra, sükut duvarları aşılamaya bilir.
Gün gelir de, pişmanlık duvarlarını yıkabilmek için ömrün vefası bile yetmeyebilir.