Milyonları ifade eden bir topluluğuz ama nihayetinde bizim de gerçekleşmemiş hayallerimiz, emellerimiz ve ümitlerimiz bulunmakta. Hani sakız gibi ağızda çiğnenen, 'yarınlar çok güzel olacak', diye durmadan tekrarlanan bir söz var ya, işte buna gerçek manada tanıklık etmeyi çoktan hak ettik. Yıllar boyu gerçekleşmeyen bir de 'birlik ve beraberlikten' bahsetmekteyiz. Artık bırakalım bir yana şu boş masalları ve bu birliğin meyvelerini yemeye başlayalım. Dalında sararmış armut, ağzımıza kendisi düşmeyeceğine göre...
PAYLAŞ
SARI ARMUT DALINDA, HAYALLERİMİZ NEREDE?
Balgöç'ün kongresi yarın, ama ben önceden giriyorum konuya. Sonuçta görevimiz haberdar etmek ve birazcık düşündürmek.
Milyonları ifade eden bir topluluğuz ama nihayetinde bizim de gerçekleşmemiş hayallerimiz, emellerimiz ve ümitlerimiz bulunmakta. Hani sakız gibi ağızda çiğnenen, "yarınlar çok güzel olacak", diye durmadan tekrarlanan bir söz var ya, işte buna gerçek manada tanıklık etmeyi çoktan hak ettik. Yıllar boyu gerçekleşmeyen bir de "birlik ve beraberlikten" bahsetmekteyiz. Artık bırakalım bir yana şu boş masalları ve bu birliğin meyvelerini yemeye başlayalım. Dalında sararmış armut, ağzımıza kendisi düşmeyeceğine göre...
"Balgöç'ün misyonu bitti !", diye yazmıştı Bursalı bir köşe yazarı. Asla bitmedi, efendim! Asıl şimdi göçmenlerin güçlü bir çatı altında toplanması gerekiyor. Hatta, ülke bazındaki bütün göçmen kuruluşları aynı bu çadırın altında yer edinmeli. Eğer, buna imkan tanınmazsa, işte o zaman birilerinden bunun hesabını sormalıyız. Güçlü göçmen camiası, güçlü Türkiye demektir...
Kardeşim, biz artık hayatın her alanında başarılı olmalıyız. Göçmenler, beşer katlı evler yaptı, çocukları ikişer üniversite bitirdi, laflarına karnımız tok. 25 yıl öncesi bu güzelim ülkeye gelenlerin çocukları bugün profesör ve holding sahibi oldular. Dünyanın en iyi mimarları arasında iki kardeşimiz yer almakta. Başka bir kızımızın bilim alanında buluşları var. Daha fazla övünmeye ne gerek!
Kaderimiz itibarıyla, iki devletin evlatlarıyız ve bundan dolayı iki devlete, uyum içinde entegre olmak için çaba sarf etmekteyiz.
Ana Vatan, Bulgaristan'da eşit vatandaşlar ve azınlık haklarına kavuşmuş olarak yaşamamız için, biz devlet olarak arkanızdayız demeye getiriyor. Bu anlamda artık somut adımlar da atmakta. Biz, bu aşamanın neresindeyiz?
Diğer yandan, Bulgaristan ise bazı konularda bize karşı hala ketum davranmakta. Bulgaristan Devleti'ni, uluslararası konvansiyonlar açığında irdelediğimizde, azınlıkların haklarının çiğnendiği apaçık ortada sırıtmakta.
Bu doğrultuda en büyük tehlikeye maruz kalan, bizim oradaki topluluğumuz ve milli unsurlarımızdır. Sosyo-kültürel sorunların en başında ise eğitim alanındakiler öne çıkmaktadır. Eğitim alanında, Türkçe ders ve edebiyat kitaplarının eksikliği var. Ana Dili eğitimine karşı oluşan duyarsızlık çok ciddi bir boyuta ulaşmış durumda.
Türkiye'deki Bulgaristanlı göçmenlerin ise üst ve orta düzey devlet kurumlarında görev alamamaları bir çok sıkıntılar yaratmakta. Örnek olarak, Bursa veya İzmir'deki Nüfus Müdürlüklerinde çalışan bazı görevliler, göçmen kökenli olmuş olsalardı, istisnai vatandaşlık olayındaki kargaşa ve yüz kızartıcı sahneler yaşanmazdı...
Bizim Bulgaristan'da veya Türkiye'de herhangi bir "pozitif ayrımcılığa" ihtiyacımız bulunmuyor. Tek derdimiz, orantılı bir şekilde toplumdaki yerimizi almaktır.
Güçlü bir göçmen konfederasyonu, iki ülkedeki entegrasyon sorunlarımızı mutlaka giderecektir. Hele, Bulgaristan'daki insanımızın günlük yaşamını ele alabilirsek ve onun refah düzeyini birazcık da olsa yükseltebilirsek... Ayrımcılığın ve reddedilme gibi kötü unsurların yerini pozitivizım almalı ve yaşam bulmalı.
Bulgaristan Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti'nin arasındaki dostluk köprüsünü, işte bu hayal ettiğimiz ve büyük ümitler bağladığımız güçlü göçmen kuruluşları inşa etmeli. Yol bulucu ve gösterici muavin biz olmalıyız. Bunun arkası gelir, boş hayal olmamalı...
Kongre izlenimlerimi, kısmetse yarın akşam okursunuz.