RODOPLAR'DA BİR CAMİNİN ÖYKÜSÜ

Tokatçıklı Süleyman'ın gönlünde, köye bir camii yaptırmak yatıyordu. Nereye gitse, başını hangi taşa vursa

RODOPLAR'DA BİR CAMİNİN ÖYKÜSÜ

Tokatçıklı Süleyman'ın gönlünde, köye bir camii yaptırmak yatıyordu. Nereye gitse, başını hangi taşa vursa, bu arzusu onunla beraberdi…

Bu camii inşası ile ilgili hayallerine de bir türlü gem vuramıyor, bu hayaller kafasında dallanıp budaklanıyorlardı. Bina, olsa olsa, şu bizim mezarlık düzüne, sırtın tam ortasına en iyi yakışır, diyordu. Ancak orada olursa, çok uzaklardan görülecek, Karakiraz'dan, Ürkeden dağı'ndan, Geve Asarı'ndan, Kraldere başından…Bu da yetmez! Tokatçık camii, yörenin en muhteşem binası olacak!…

Bundan birkaç zaman önce, Süleyman Ağa, Sultanyeri Ayanı olarak, Cebel köyüne bir camii kurdurmuştu. Bu mağbet, öylesine yerine oturmuştu ki, müminler sebep olana, dua üstüne dua ediyorlardı. Cuma günleri, Cebel halkı, tüm civar köylerden bu yere namaza geliyor, hem Cenab-ı Hakk'a niyaz ediyor, hem eşi dostu ile buluşup konuşuyordu…Cebel, Cebel olalı, böylesine bir sevinç, böylesine bir çoşku, ne yaşamış, ne de görmüştü…

Halk, genci ihtiyarı, hayır dualar ediyordu Tokatçıklı Süleyman'a. Adını, duymayanlar da, bilmeyenler de…

İlle, Süleyman Tokatçıklı'nın, İstanbul Padişahı ile hiçbir türlü yıldızı barışmamış, şimdi de barışmıyordu…Çünkü Tokatçıklı kendibaşınalık taslıyordu. Ne Sultan'a, ne de vezirine başeğmek istemiyordu! Vidin'de bir Osman Pazvantoğlu, Hasköy'de bir Emin Ağa varsa, Dimetoka'dan Drama'ya kadar da Süleyman Ağa hükümdardı…

Tokatçıklı kendi askerini oluşturmuş, topu tüfeğini de sağlamıştı bir yere kadar. Yöre halkı vergisini de ona veriyor, her halde hizmetine de koşuyordu. Ayrıca kesesinin ağzını da onun harcamaları için ağzına kadar açmıştı.

Ama Sultan işini kış tutuyor, buyurduğu toprakların bir karışını dahi, her kim olursa olsun, paylaşmak istemiyordu. Bu yüzden, bir an önce, Süleyman Ağa ve onun gibiler, ortadan kaldırılmalı, bu tür kendibaşınalıklar olmamalıydı, düşünüyordu.

Bu da nasıl olur?!

İşi gücü buydu Sultan'ın. Üzerine asker, top tüfek gönderse…Bu kararı dikiş tutmuyordu onun. Çünkü Süleyman iyi, gözü pek bir savaşçıydı. Bunu Sultan biliyordu…Sonra Ağa'nın hükümdarı olduğu toprakların konumu da hiç gözardı edilemez. Gözetleme asarları ve sarp dere yamaçları ile donatılı bir yer.

Harp erkanı ile bir hile düşünmüştür Padişah: Tokatçıklı'yı, Tırnovo paşası davet edecektir. Bu paşa ona, hep senin yanındayım, diyecek…Seni kollayacağım…

Bu ziyaret, Süleyman için bir tuzaktır. Kellesi alınır. Bu haber hemence Padişah'a iletilir. İletilir ama o buna ikna olmaz. İlle, Tokatçıklı'nın kellesini gözleriyle görmek ister. Ve bu onun için öyle bir sevinç, öyle bir rahatlanmadır ki, dünyalar onun olur. Tarihçiler, Padişahın saray salonlarında kelle ile kendinden geçercesine çoştuğunu, adeta dans ettiğini yazarlar…

Aradan yıllar geçer, köprüler altından nice deryaları taşıran sular akar gider.

Tokatçıklı'nın ismi var, cismi, hemen hemen silinip gidecektir neredeyse…Cebel camii, birkaç kaldırım, su yolu ve onu anımsatan yer adları…Şunu da unutmayalım, bir ünlü kişinin ardında kalan serveti, gömülü altın kazanları…

Biz gelelim günümüze.

Yüce Allah'ın ne hikmetidir, ki, Süleyman Tokatçıklı'nın bundan tam ikiyüz yıl önce aklına koyduğu, tasarladığı camii, tam yerine oturtulur!

Bu, mucize olayı önce gidip görenlerden öğrendik. Bizler, hiç gidip görenlerin anlatımlarıyle yetinir miyiz? Kendimiz gidip kendimiz gördük…Gözlerimize inanamadık…

Tokatçıklı'nın hayali bir gerçek olmuş gitmişti! Belki tıpkı onun düşündüğü, aklına koyduğu gibi. Mezarlık düzüne, sırt üstüne…

İşte onun da kısacık öyküsü.

Dünya İslam Örgütü, bu yörede iki camii inşasını karara bağlar. Bu davanın içinde Halit Eren de vardır. Halit Eren, anlattıklarına göre, bir Gümülcine göçmeni, hemşerimiz. (Adamın ne iyi böyle hemşerileri olsun!) Bir süre tartışmalardan sonra, Halit Bey, kararlı, camiin bir Tokaçka'ya(Tokatçık) yapılacak, diyor.

Bu büyük emelin gerçekleşmesinde yerel yönetimin de büyük emeği geçiyor. Muhtar Hayrullah Mustafa, yardımcısı Hüseyin Kocaali vb. Gün ve gecelerini dahi esirgemiyorlar. Hele okul müdürü Halil Aşıkhasan'ın payı ise asla yadsınamaz. O yıllarda Krumovgrad Belediyesinde başkan yardımcısıdır…

Saygılarında hiç kusur olmayan yöre halkı, kendilerin e, bu tapınağı kazandıranlara hayır dualarını hiç eksik etmiyorlar. Ebediyete göçenler de nur içinde yatsınlar!

Biz de cani yürekten onların dualarına katılıyoruz!

Emel BALIKÇI,

Kırcaali

Bakmadan Geçme