PİREDEN, DEVE VEYA BERBER OLMAZ...
Sanki Bulgaristan'ın 'siyaset' yelpazesinde bir değişim olgusu yatmakta. Bu sistem öyle kurgulandı ki, şu an demokratik anlamda bir değişime uğramasının mümkünatı gözükmüyor. Ufuk, hala çok karanlık ve sisli. Yepyeni, tertemiz ve çok güçlü bir siyasi akım başlangıcından yoksun. Zaten karanlık dağ yığınlarının üzerinde bunun belirtisi göründüğü anda, o sahte 'oligarklar' ve 'mafiyotlar' kendiliğinde ortadan acilen sıvışacaklar...
PİREDEN, DEVE VEYA BERBER OLMAZ...
Yeni zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, ne demiş, sahtekar oligarkların ve mafiyotların sözcüsü;
" Son seçimlerden sonra, kim kimi "elimine" etmiş, "ezmiş" veya "yenmiş" gibi unsurlar artık şahsi boyutta ölçüldüğüne göre, siyasi sınırları aşmıştır..."
Sanki Bulgaristan'ın "siyaset" yelpazesinde bir değişim olgusu yatmakta. Bu sistem öyle kurgulandı ki, şu an demokratik anlamda bir değişime uğramasının mümkünatı gözükmüyor. Ufuk, hala çok karanlık ve sisli. Yepyeni, tertemiz ve çok güçlü bir siyasi akım başlangıcından yoksun. Zaten karanlık dağ yığınlarının üzerinde bunun belirtisi göründüğü anda, o sahte "oligarklar" ve "mafiyotlar" kendiliğinde ortadan acilen sıvışacaklar...
" Dış siyaset prospektif açısı, rahatsızlık ve tehlike signaller vermekte. Bu da iç siyasete "ateşe yağ dökmekle" eşdeğer."
Dış politikada, olağanüstü bir durum gözükmezken, eski rejimin maddi nimetleri üzerine konanların tek derdi, Bulgaristan'ı yeniden Rusya uydusu yapabilmek ve böylece, kavuştukları rehavet konumlarını muhafaza edebilmek. Ne de "büyük ve derin bir vizyonerlik", dimi...
"Dışarıdan gelen "baskı", artık barışmaya ve birleşmeye yönelik bir uğraşıya dönüşmekte..."
Buradaki "baskı", çifte tırnak içine alınmış. Artık büyük ikilem içindeler. Güya baskıdan korkmuyorlar(güvendikleri güçler var), ama yine de baskı altında olduklarını göz önünde bulundurmayı ihmal etmiyorlar. Aslında, korktukları baskı ve tehdit, hiçe saydıkları sıradan seçmenden gelmekte. Sonuçta bu "güvendikleri güçler", eriyen elektoratın önüne bir türlü geçemiyor. Aynı elektoratın bölünmesi veya başka bir cephede kutuplaşması ise asla tavsiye edilmiyor. Avlu içinde tutulan, yemsiz ve susuz bırakılmış bir koyun sürüsünü hayal ediniz ve bu sürü illaki karlar içinde, buz tutmuş Kuzey Kutbu'nda tutulmalı ve güdülmeli...
Kuzey Kutbu'nun, diğer adı anılmıyor. Görevleri hala Ceymis Bont'çuluk. Bizlere de "enayi" rolü biçilmiş... Ama bu sefer sıcak suların bulunduğu komşu ülkenin adı ön plana çıkarılmış. Yine de Kuzey takımı, bu sefer hayalperest bir "büyük abi" raconuyla parmak sallamakta. Sakın rahatımızı bozmayın, yoksa size AB yolunu dar ederiz, demeye getiriyor. Bay Toşo'nun devşirmelerine kalmışız desenize. Bir tek mitomanlar, pireyi deve olarak görmeye çalışırlar ama her zaman devenin pençesi altında ezilirler...
" Borisov hükümetinin büyük sorunu koalisyon politikasıdır, hele aşırı milliyetçilerin kabinede yer almasıdır. Biz hükümeti düşürmek istemiyoruz, bir tek koreksiyon yapılsın ve pozitiv icraatlara yol açılsın..."
Aşırı milliyetçi dediklerine, vaktinde finansal destek enjekte ederek, bizzat kendileri beslediler. Borisov hükümetini ise neden devirsinler ki? Borisov da, kendilerinin A takımdan değil mi? Başsavcı Sotir de koltuğunda oturduğuna göre, herhangi bir tehlike sezilmiyor...
Mümin TOPÇU