* 'Türklerin' çoğunlukta olduğu, yerel belediye meclisinin bir kararına göre, 'Prostor' parkında bulunan en eski Osmanlı Mezarlığı yıkılacak(mış) ve yerine bir futbol sahası yapılacak(mış)...
* Kırcaali, şehir olarak çok geniş bir araziye yayılmış durumda, çocuklar için yeni bir futbol sahası kazandırmak için binlerce başka boş nokta bulunurken, acaba neden en eski ve büyük tarihi değeri olan bir Müslüman Mezarlığı tahrip edilecek.
* Kırcaali'deki Osmanlı Mezarlığı'nın yıkılmasına ve tahrip edilmesine asla izin vermemeliyiz. Bu alınan karara karşı sert bir duruş sergilenmeli. Dünyanın dört bucağında, yüzbinlerce Kırcaali kökenli kardeşimiz mevcut. Ecdadımıza karşı birazcık saygı duyuyorsak, beş on şuursuz ve menfaat için satılmış tipin aldığı bu kararın uygulanmasına asla izin verilmemeli...
PAYLAŞ
OSMANLI MEZARLIĞI'NDAN ELİNİZİ ÇEKİNİZ!
* "Türklerin" çoğunlukta olduğu, yerel belediye meclisinin bir kararına göre, "Prostor" parkında bulunan en eski Osmanlı Mezarlığı yıkılacak(mış) ve yerine bir futbol sahası yapılacak(mış)...
* Kırcaali, şehir olarak çok geniş bir araziye yayılmış durumda, çocuklar için yeni bir futbol sahası kazandırmak için binlerce başka boş nokta bulunurken, acaba neden en eski ve büyük tarihi değeri olan bir Müslüman Mezarlığı tahrip edilecek.
* Kırcaali'deki Osmanlı Mezarlığı'nın yıkılmasına ve tahrip edilmesine asla izin vermemeliyiz. Bu alınan karara karşı sert bir duruş sergilenmeli. Dünyanın dört bucağında, yüzbinlerce Kırcaali kökenli kardeşimiz mevcut. Ecdadımıza karşı birazcık saygı duyuyorsak, beş on şuursuz ve menfaat için satılmış tipin aldığı bu kararın uygulanmasına asla izin verilmemeli...
Bilindiği gibi, DPS bir ideoloji partisi değil, eski derin devletin bir acemi kurgusudur ve metruh olmaya, dağılıp yok olmaya mahkumdur, çünkü bunlar insan ve hakka hizmet etmez, ilah anlayışı çok farklıdır.
Kırcaali'den gelen son haberler, benim bu ön yargımı kanıtlayıcı cinsten. "Türklerin" çoğunlukta olduğu, yerel belediye meclisinin bir kararına göre, "Prostor" parkında bulunan en eski Osmanlı Mezarlığı yıkılacak(mış) ve yerine bir futbol sahası yapılacak(mış)...
Kırcaali, şehir olarak çok geniş bir araziye yayılmış durumda, çocuklar için yeni bir futbol sahası kazandırmak için binlerce başka boş nokta bulunurken, acaba neden en eski ve büyük tarihi değeri olan bir Müslüman Mezarlığı tahrip edilecek.
Bu tür bir patavatsızlığa bir tek ideolojisi ve dini olmayan bir siyasi parti kalkışabilir. Ayrıca, burada bir Bulgar mezarlığının yıkımı söz konusu olmuş olsa, bizim bu sözde hak ve özgürlükçüler, maşatlığı yıkmaya teşebbüs etmek değil, yanından geçerken asker selamı vererek geçeceklerdir...
Gerçek bir Müslüman Türk için, mezar ve mezarlığın anlamı adeta kutsallığa eşdeğerdir. Bir mezar sahibi olmak her ölen kişinin, çocuğunun bir mezarının olması her ailenin hakkıdır. Hiçbir gerekçe bu haktan mahrum edilme sebebi olamaz. Bahsettiğimiz mezarlıkta ise Kırcaali bölgesine ilk yerleşen Türklerin, yani bizim öz ecdatlarımızın naaşları yatmakta. Belki de, bu şehrin kurucusu olan, Kumandan Kırca Ali'nin mezarı da burada...
Bugün, bizim bazen gavur tabiri ile hitap ettiğimiz, bir Bulgar, Kırcaali Valisi Nikola Çanev, alınan bu karara karşı isyan ederek, savcılığa suç duyurusunda bulunurken, bizim günahkar kardeşlerimiz, ölmüş ecdadımızın sırtına bıçak saplamaya kalkışıyorlar. Halbuki, mezarlara zarar verilmesi ve bir mezarlığın tahrip edilmesi, üzerinde yaşadığımız toprağın, aldığımız aile terbiyesinin ve geleneklerimizin büyük ölçüde zedelenmiş ruhudur. Mezarlık yıkmak ve tahrip etmek her yerde bir hukuksal suç sayılır. Ne cüret bu ya?
Kırcaali'deki Osmanlı Mezarlığı'nın yıkılmasına ve tahrip edilmesine asla izin vermemeliyiz. Bu alınan karara karşı sert bir duruş sergilenmeli. Dünyanın dört bucağında, yüzbinlerce Kırcaali kökenli kardeşimiz mevcut. Ecdadımıza karşı birazcık saygı duyuyorsak, beş on şuursuz ve menfaat için satılmış tipin aldığı bu kararın uygulanmasına asla izin verilmemeli...
Bu mezarlığın yıkılması zaruri bir ihtiyaç değil. Burada güdülen amaç bizim sabrımızı sınamak, birlikteliğimizi yaralamak ve zedelemek. Bir de "Türklerin" eliyle, Kırcaali'deki Osmanlı'nın izlerini silip, yok etmek. Tanıdık senaryolar ve kurgular bunlar...
Bu operasyonun sonucunda, kaybeden taraf ve ağır yara alan taraf DPS partisi olacaktır. Arkalarından 300 000 seçmen varsa, bizim ise bu rakamdan daha fazla okuyucumuz bulunmakta. Hodri meydan sizlere! Gidin yıkın ecdat mezarlığımızı ve sonra görürsünüz gününüzü...
Hey, Köprülülü Hasan! Aklını başına devşir ve bu kararından tezelden vazgeç. Vallahi, ilahi adalet sizleri çarpabilir! Vaktinde öyle olmamıştı mı, Vızrojdentsi mahallesi inşa edilirken de, bir Müslüman Mezarlığı yok edildi ama sadece bir ay sonra, bunu yapan dozerci Danço aniden vefat etti. Bunu senin gavazların ispatlayabilir...
Hey, Gözlüklü Hasan! Tarih boyunca, toplumların kutsalı sayılmıştır mezarlıklar ve onlara yapılan saldırılar manevi ve maddi bir kopuşa zemin hazırlama riski taşımaktadır. Bu tutumun başka izah edilebilir bir tarafı yoktur.
İnsan haklarına aykırı olan bu kararı kınıyor, fail ve sorumlularının etkin idari ve adli soruşturmalar ile yargı önüne çıkarılmasını talep ediyoruz.
Her belediyenin ana görevlerinden birisi, mezarlıkları yıkmak değik, onları temiz tutmak, korumak, ağaçlarla ve çiçeklerle donatmaktır. Eskiden kalan ve artık cenaze defnedilmeyen mezarlıkların da bir zaruret hali dışında, kabristan olarak korunması gerekir.
Memleketimizin adı Bulgaristan, içinde toplu halde mezarların bulunduğu yerin ismi ise Kabristan.
Mezarlıkların korunması hakkında bazı din ulemaların görüşlerini araştırdım.
Mezarlıkta uyumak, çevresini kirletmek, yaş ot ve ağaçlarını koparmak mekruhtur. Çünkü buradaki yaş bitkiler kendilerine özgü bir şekilde Allah'ı zikrederler. Bu zikir sebebiyle orada yatan iman sahiplerine Allah Teâlâ'nın rahmet Adip azaplarını hafifletmesi umulur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) bir kabristanda bulunan iki kabir sahibinin azab içinde olduğuna vakıf olmuş; etraftakilerden yapraksız taze bir hurma dalı isteyerek, ikiye bölmüş ve her birini bir kabrin başına dikmiştir.
"Ya Rasûlallah, bunu niçin yaptın? diye sorulduğu zaman, Hz. Peygamber şöyle cevap vermiştir: "Umulur ki bunlar yaş kaldıkları sürece (azabları) hafifler" şeklinde cevap vermişlerdir (Buhârî, Vudü, 55).
Mezarlıktaki kurumuş bitkilerin koparılmasında ise dini yönden herhangi bir sakınca yoktur (İbn Âbidin, Reddül-Muhtâr, I, 846; Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, İstanbul 1985, s.263 vd).
Su basmakta olan veya düşman tarafında kalan bir kabri başka yere nakletmek caizdir. Bir cenaze kabre yerleştirildikten sonra artık bir zaruret bulunmadıkça çıkarılamaz. Otopsi yapma gereği, gasp edilmiş bir yere gömülme veya satın alınıp defnedilen yeri şuf'a yoluyla başka birisinin mülk edinmesi gibi haller, zaruret, niteliğindedir. Bu gibi durumlarda hak sahibi cenazenin çıkarılmasını isterse nakl-i kubûr yapılır. Aksi halde yer sahibi kabri düzelterek üzerine dilediğini ekebilir.
Kabirlerin süslenmesi, oralarda mum, kandil yakılması israf sayılır. Ancak çevredeki yolu aydınlatmak için ışıklandırma yapılabilir.
Kabirlerin üzerine birkaç parça gül veya başka yaş çiçekler de konulabilir. Ancak büyük paralar harcayarak solup gidecek çiçekler hazırlatılması israfa yol açar. Bunu, özellikle başka milletleri taklit ederek yapmak caiz olmaz.
Kabirleri haftada bir gün, özellikle cuma ve cumartesi günleri ziyaret etmek erkeklere menduptur. Salih kimselerin kabirleri, uzak yerde bile olsa teberrük için ziyaret edilebilir. Bu konuda yapılacak yolculuk mendup sayılmıştır. Fitne korkusu bulunmayınca kadınlar da teberrükte bulunmak için kabirleri ziyaret edebilirler.
Ebu Yusuf'a göre, kabirlerin üzerine oda veya kubbe gibi şeylerin yapılması tahrimen mekruhtur. Kabristan için vakfedilmiş veya ölü defni için terk edilmiş bulunan yerdeki kabirler üzerine bina yapıp, başkalarının defnine yarayacak yerleri işgal etmek haramdır. Bununla birlikte âlim, sâlih, seyyid zatların kabirlerinin kaybolmaması için yanlarına taş konulmasında ve adlarının yazılmasında bir sakınca yoktur. Diğer ölenlerin de eserleri kaybolup, zillete maruz kalmamaları için başlarının ucuna birer taş dikilip adlarının yazılmasında bir sakınca görmeyenler vardır. Ancak bu taşlara âyet-i kerime yazılmamalıdır.