OSMANLI DÖNEMİNDE RUMELİ'DE BİR NAHİYE MERKEZİ PRAVADİ

Pravadi bölgesi yavaş yavaş Müslüman Türklerin iskan ettiği bir coğrafya olmuştur. Pravadi'nin kendisi ise XV. yüzyıldan itibaren Türklerin yanı sıra Ermeni, Yahudi ve Latinlerin yaşadığı bir kent haline gelmiştir. Bundan dolayı Pravadi'yi çok dinli, çok dilli ve çok etnikli bir kent olarak niteleyebiliriz. Pravadi, Osmanlı fethinin ilk yüzyılında Niğbolu sancağına bağlı bir nahiye haline getirilmiştir. Ancak daha sonraki tarihlerde Silistre sancağına bağlı bir kaza merkezi olmuştur. XVI. yüzyılda ise Silistre Sancağına bağlı bir nahiye merkezi haline getirilmiştir.

OSMANLI DÖNEMİNDE RUMELİ'DE BİR NAHİYE MERKEZİ; PRAVADİ Osmanlı döneminde Pravadi, Osmanlı sağ kolu olarak adlandırılan ve İstanbul'u Baltık Denizine bağlayan İstanbul-Özüyolu üzerinde yer almaktaydı. Bu yol, İstanbul, Çatalca, İnceğiz, Midye, Vize, Pınarhisar, Kırkkilise, Fakihler, Aydos, Pravadi, Devne, Kozluca, Tekfurgölü, Karasu, Babadağ, İsakça, Tulça, İsmail Geçidi, Yanıkhisar, Akkirman, Özü, Kefe'den geçerek Azak'a uzanıyordu. Bu çalışmamızda bir Türk Osmanlı kenti ve Türkler için bir çekim merkezi oluşturan Pravadi'nin gelişimini inceleyeceğiz. Osmanlı döneminden itibaren Pravadi adıyla bilinen bu yerleşim birimi, günümüzde yerel ağızda Türkçe olarak Pravadı, Bulgarca olarak ise Provadia şeklinde adlandırılmaktadır. Pravadi, Bulgaristan'ın kuzeydoğusunda Varna yakınlarında kurulmuş bir şehirdir. Karadeniz'e ulaşan İridere nehrinin (Pravadi nehrinin Provadiyska reka) plato niteliği taşıyan havzasında kurulmuştur. Deniz seviyesinden yüksekliği 35 metredir. Jireçek, 1881 yılında “Bulgaristan'da Seyahatler” (Pıtuvaniya po Bılgariya) adı altında yayımladığı eserinde, Pravadi (Pravadı) kentini, yüksekliği 100 metreye ulaşan kayalıklar arasında akan Pravadi nehrinin kıyısında kurulmuş 4700 kişilik bir kent olarak tarif eder. Pravadi, bugün Bulgaristan'ın Varna iline bağlı 12.901 (2009 yılı sayımına göre) kişilik nüfusa sahip bir kenttir. Türkçe Pravadı ismi muhtemelen Yunancasında kullanılan Provaton adlandırmasından gelmektedir. Slavca kentin adı ise Oveç'tir. İtalyanca versiyonu Provanto şeklindedir. Yunanca provato ve Slavca oveç kelimeleri “koyun” anlamındadır. Ayrıca 1584/1585 yılında Osmanlı Devletine gelen Johannes Leunclavius'un belirttiğine göre Türkler Pravadi kalesini Taşhisar olarak da adlandırmaktadır. Pravadi, 2005 yılında kazı çalışmalarının başlatıldığı ve Avrupa'nın en eski yerleşim yeri olduğu düşünülen Solnitsa adlı sit alanının yakınında bulunmaktadır. Dolayısıyla Pravadi bölgesinin çok eski tarihlerden beri iskan alanı olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan tarihlendirmeye göre Solnitsa'da hayat izlerinin M.Ö. 5500-4200 yılları arasına kadar indiği varsayılmaktadır. Ortaçağlarda kent, Tuna Bulgar Devleti (679-1018) içerisinde önemli bir merkezdir. Pravadi'nin köylerinden olan Ravna köyünde 897 tarihli olduğu düşünülen bir manastır bulunmaktadır. X. yüzyılda Pravadi, Çar Petro'nun (927-969) mülkü olarak gözükmektedir. 1279 yılında isyan eden ve daha sonra kısa süreliğine Bulgar çarı olan İvaylo, 10 bin kişilik Bizans ordusunu Pravadi yakınında bozguna uğratmıştır. Luccari, Pravadi kalesinin Çar Simeon döneminde (893-927) kurulduğunu söyler. Bizans (960-1187) ve II. Bulgar Devleti (1187-1393) döneminde kale idari ve bir piskoposun oturduğu dini bir merkezdi. Ortaçağda Pravadi kalesi yüksek bir kaya üzerinde kurulan güçlü ve sağlam surlara sahip bir yapıydı. Osmanlıların gelişinden evvel Pravadi, Tırnova çarı İvan Şişman toprakları arasında gözükmektedir. Nitekim Pravadi, 1366 yılında Kont Amadeo tarafından alınmıştır. Ancak Savoyalı Amadeo'nun Varna yakınlarındaki Galata'yı el geçirmede başarısız olması üzerine onun adamlarından üçü Bulgarların eline geçmiştir. Amadeo'nun adamları esir olarak Pravadi kalesine kapatılmışlardır. Bu dönemden sonra Pravadi bölgesi yavaş yavaş Müslüman Türklerin iskan ettiği bir coğrafya olmuştur. Pravadi'nin kendisi ise XV. yüzyıldan itibaren Türklerin yanı sıra Ermeni, Yahudi ve Latinlerin yaşadığı bir kent haline gelmiştir. Bundan dolayı Pravadi'yi çok dinli, çok dilli ve çok etnikli bir kent olarak niteleyebiliriz. Pravadi, Osmanlı fethinin ilk yüzyılında Niğbolu sancağına bağlı bir nahiye haline getirilmiştir. Ancak daha sonraki tarihlerde Silistre sancağına bağlı bir kaza merkezi olmuştur. XVI. yüzyılda ise Silistre Sancağına bağlı bir nahiye merkezi haline getirilmiştir. 1530 yılındaki Muhasebe-i Rumeli Defterine göre Pravadi kazası, Silistre, Akkirman, Kili, Ahyolu, Hırsova, Varna, Aydos, Yanbolu, Karinovası, Rusi-Kasrı kazası ile beraber Silistre Sancağında yer alıyordu. 1597 yılına gelindiğinde Pravadi kazasının da içinde bulunduğu Silistre Sancağı'na Silistre, Akkirman, Kili, Ahyolu, Hırsova, Varna, Aydos, Yanbolu, Karinovası, Rusi-Kasrı kazalarının yanı sıra Cankirman, Tekfurgölü, Bender ve Brail kazaları dahil edilmiştir. 1632 yılında Silistre Sancağı Özü Eyaletine bağlanmıştır.10 1844 yılında Pravadi; Babadağ, Balçık, Hacıoğlu Pazarı, Köstence, Mangalya, Aydos, Eski Cuma, Hezargrad, Hırsova, Hırçova, Kozluca, Köstendil, Maçin, Osman Pazarı, Rusçuk, Rusıkasrı, Silistre, Şumnu, Tırnova, Tulça, Umur Fakih, Varna, Prizren? ve Yeni Pazar kazalarıyla birlikte Silistre eyaletinde yer almıştır. Pravadi'nin Osmanlı toprağı haline gelmesi 1388 yılı baharında gerçekleşmiştir12. Bu tarihte Vezir Hayreddin Paşa'nın oğlu Ali Paşa, Tırnova çarı İvan Şişman üzerine ve Osmanlı vasalı olan Dobruca Despotu İvanko'nun elinde bulunan yerlerin dışında kalan Bulgar toprakları üzerine yürümüştür. Osmanlı kronik yazarı Mehmet Neşri'nin verdiği bilgilere göre Pravadi,Aleksandros'un oğlu Şişman (Sosmanoz)'ın sağlam kaleleri arasında yer almaktaydı. Ali Paşa, 1388 yılında Bulgaristan'a sefere çıktığı tarihlerde Pravadi'de subaşı olarak yeni Müslüman olmuş Hüseyin Bey adında biri bulunmaktaydı. Çenge Hisarına gelen Ali Paşa, beş bin erini Timurtaşoğlu Yahşi Bey ile beraber Pravadi istikametinde göndermiştir. Neticede Yahşi Bey, Pravadi'ye gelip kaleyi ele geçirmiştir. Ali Paşa, Yahşi Bey'in bu kazanımından haberdar olduktan sonra Pravadi kalesine girmiştir. Kale içinde müezzinler ezan okuyup namaz kılmışlardır. Ali Paşa, Pravadi kalesinin ihtiyaçlarını temin ettikten sonra Vençan ve oradan Madara ve Şumnu yönünde ilerlemiştir. Bu kalelerin kilitleri de Ali Paşa'ya teslim edilmiştir.13 Böylece Pravadi ve kuzeybatısındaki yerlerin fethi tamamlanmış oldu. Osmanlı Fetret devrinde Musa Çelebi-Süleyman Çelebi çatışması esnasında Musa Çelebi, Pravadi kalesini bir müddet kuşattıktan sonra zapt etti. (Devam edecek) Prof. Ayşe KAYAPINAR

Bakmadan Geçme