* 30 yıl geçti ama bizler bir Türlü Türkiyeli ve Türk olamadık gitti. Efeler diyarında, horo ritminde şen şakrak zıplıyor bizim Türkiye'de doğmuş bacılarımız...
* Anavatanın oyunlarını ve türkülerini tercih etmeyenler, bin tane bayrak açsalar, bütün marşları söyleseler ne yazar.
PAYLAŞ
Ağustos bitimi, hava sıcak, deniz suyu ılık...
Turistik gemi bir kere vira demiş ve yelkenler fora.
Köpüklü dalgalar üzerinde Bursalı göçmenler keyiften dört köşe. Güverte şen şakrak.
Bir ara, hangi şeytanın aklına uyulduysa, hoparlörden tanıdık bir "horo" melodisi yayılıyor Cunda adasına doğru.
Bizim eski düğünlerimizde, bu "horo, çalınmazdı," harman yerindeki kızların bayram sırasında, böyle türküler hiç söylenmezdi.
Öğrencilik yıllarımızda veya çalıştığımız fabrikada, bu "horoları" ve yabancı dildeki türküleri bize zorla dayatmışlardı.
Parti, komsomol, belediye ve TKZS gecelerinde mecburiyetten ve içimiz cız ederek tutunurduk "horoya," kendi oyun ve türkülerimize tamamen yasak konmuştu...
30 yıl geçti ama bizler bir Türlü Türkiyeli ve Türk olamadık gitti.
Efeler diyarında, horo ritminde şen şakrak zıplıyor bizim Türkiye'de doğmuş bacılarımız...
Burası Türkiye! Oyunlara veya türkülere yasak gelmez.
***
İlerliyor bizim turistik gemi köpüklü dalgalar üzerinde.
Biraz önce horo tepinenler, şimdi hep bir ağızdan "Yüzüncü Yıl Marşı" söylüyor ve bir de büyük Türk bayrağı açıyorlar gemi güvertesinde.
Anavatanın oyunlarını ve türkülerini tercih etmeyenler, bin tane bayrak açsalar, bütün marşları söyleseler ne yazar.
Bu pazar, Ziraat parkına buyurun, Anelya'yı dinlemeye...