Nurdan Çete'nin Şiirlerinde Sevinçlerin ve Özlemlerin Kasırgası
*** 'Dostlar olsa dar günümde yanımda/Kara taşa işlerdik tüm dertleri/ Onda huzur bulup şarkı söylesem/ Sevincimi o ancak anlar benim!' 'Ben ölümle kucaklaştım/ Hem göz göze geldik bile…
PAYLAŞ
Çağdaş Bulgaristan Türk Edebiyatı çeşitli ve birbirinden zorlu evrelerden geçse bile, bugün de hala varlığını sürdürmektedir. Hiç şüphesiz, günümüze kadar ilgi çeken en önemli noktalardan birisi, şair yetiştiren coğrafi bölgemizin belirgin bir biçimde; Razgrad, Silistre, Şumnu, Eskicuma yöresinin büyük katkılarıdır ve gelecekte de süreceğini düşünüyorum. Hangi açıdan bakarsanız bakın, sanatın ve özellikle şiirin köklü bir geçmişi olan Deliorman Edebiyat Derneği'nin bu topraklarda eserleri geniş kapsamlı ve zengin içeriklidir.
Nurdan Çete, iki çocuk annesidir ve iki dilde şiir yazan şairlerimizden biridir. 2020 yılının Pandemi döneminde, onun yaratıcılık anılarının silinmesi olanaksız ve özel bir yıl olarak kalacağından eminim, çünkü Türkçe ve Bulgarca olmak üzere iki güldeste yayımlayabilmenin huzuru ve sevinci içindedir. Ön söz olarak değerli Doç. Haşim Akif'in kısa bir değerlendirmesinde bazı konular yer almaktadır ve amacım, devamı olarak kendi görüşlerimi de ilave ederek sizlerle paylaşmak yerinde olacaktır.
Güzel sanatların en üstünü, en zor olanı şiir olduğuna göre bilinir ki; şiir yazmak ve okumak, maneviyatı güçlü olan insanların ayrıcalığı olduğunu da belirtmeliyiz. Şair Nurdan Çete'nin 35 şiirden oluşan “Mürekkep Damlası” başlıklı yapıtını derinden incelendiğinde, diğer şairler gibi sözlü gelenek tarzıyla kültür hayatını ayakta tutan söz sanatı kaynağından faydalanmıştır. Aşk, sevgi, kadın, aile, taşı toprağı ile doğaya doyumsuzluk, unutulmaya yüz tutmuş anılar, çağrışımlı dostluklar, yaşamın şiirleşen esrarengiz beklentileri, sevinçleri, özlemleri, düşünceler, aldanışlar gibi evrensel duygular, şiirlerinin başlıca konu zenginliğini oluşturmaktadır…
Örneğin, yaşamın güzelliğiyle ilgili “Nakarat” şiirinde;
"Şarkıların güzelliği nakarat/ Yaşamınsa güzelliği aşktır/ Yüreğinden öfke ile kini at/ Kısa ömre mutlu bir gün daha kat/",
diye sesleniyor okurlarına.
Zaman, hiç kimseyi beklemez ve hiçbir şey bugünden değerli değildir. Dünü tekrar yaşayamazsınız, yarına ise ulaşamazsınız; bir cümle, yaşam felsefesi olan o anı yaşamaktır, söylemek istediği. Aynen son zamanlarda insani duygularımızın kaybolduğu, kibrin, yalanın zalimane dürtülerle adil sayıldığı, ruhsuzluğun limanına sığınan vicdanların yönünü kaybettiği ortamında “Yaşam” şiirinde yaşamı özetler gibi;
"Kimi gelir kimi gider/ Sevgiler yarıda kalır/ Yalan dolan hep elde bir/ Dünya böyle döner durur".
Şair Nurdan Çete'nin Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu olarak üniversite geçmişi, 10 yıllık Türkçe öğretmenliği vardır ve onun için şiir, duygu sanatı olduğu kadar da söz sanatı olduğunun farkındadır. Kendine özgü bir yaklaşımla şiir sevenlere, sözcüklerin gücüyle, ulaşma çabasındadır.
“Dörtlükler” başlığı altında:
"Bozuk şu dünyanın temeli bozuk/ Düşünceler sanki karmakarışık/ Kimi çok sevdalı olmuş bir aşık/ Kiminin yüzünde bir kış barışık/"
mısralarında görüldüğü gibi, lirik kahramanın toplumsal duruşu, duygusal dünyasına dayalı söyleşilerde şairin toplumda önemli bir rolü olduğunun kanıtıdır. Ana amacı ve görevi de insanları “daha derin” gerçekler hakkında aydınlatmak ve bir araya getirmekle ilgili bir dünya yaratma çabasıdır.
Sayın Çete'nin “Dostum Olsa” şiirinde, dostluğun iki yürek arasında akan bir nehir gibi olduğunu, sadık bir dost gibi umutlara dokunmak isteği, dertlerini bir omuzda paylaşmak dürtüsüyle şu mısralara taşımış;
"Dostlar olsa dar günümde yanımda/Kara taşa işlerdik tüm dertleri/ Onda huzur bulup şarkı söylesem/ Sevincimi o ancak anlar benim!" “Ben ölümle kucaklaştım/ Hem göz göze geldik bile…/",
derken, ölümün pençesinden sıyrılmış, ömrün kısa olduğu gerçeğini kavramış, sevinç ve mutluluk verici geri gelmesi pek mümkün olmayan günlerin hatıraları, görülen hüznün endamı, duyulan düş kırıklığının sesi, çocuklarına ithaf ettiği paylaşımları var şairin. Sevinçlerin ve özlemlerin kasırgasına kapıldığını görebilirsiniz, küçük mutlulukların ötesinde, gerçek hayatın anlamını ve kendine ait düşünceleri sorgulamaktadır. Mecazi anlamda, güldestenin başlığını oluşturan, kalemin ucundan kağıt üzerine düşen kahrolası “mürekkep damlasının” suçu büyüktür, çünkü;
“Ağlar sızlar, şarkı söyler/ Bir gül gibi açılır sabah sabah/ Sevincini anlatırken kalemim…”
- derken, mürekkep lekesinin sayesinde duygulanmaların ürünü şiir sevgisine kapılmıştır. Çalışmalarına ara vermeden, akıcı ve rahat kullandığı bir dille, yer yer serbest vezin olmakla birlikte, heceye dayalı olduğu gibi, mısralar kısa ve sade bir anlatımla, ideolojiyi öne çıkarmadan, bu değerli güldestesini oluşturmuştur.
Bir eserin başarılı olup olmadığını ve yararından önce, güzelliğini fark edersiniz. Aristoteles'e göre hayal gücümüzün sınırlarını zorladığımızda o güzelliği yüceltme olasılığı yüksektir. Ancak, başarılı dediğimiz akla yakın bir kavram olduğuna göre, kanıtlamaya ihtiyaç olduğundan dolayı, örneklerle yorumlamaya çalıştık. Zira, güzel dediğimiz bir eserin; uyak, durak, benzetme, yineleme gibi şiir birimleri ustaca kullanılmışsa; duygu, derinlik, düzen, uyum gibi özelliklerin var olduğunu ilave etmemiz yerinde olacaktır.
Kısaca özetleyecek olursak eğer, şair Nurdan Çete'nin ''Mürekkep Damlası‘‘ adlı şiir kitabında değişik bir tat, farklı bir güzellik kattığı dikkati çekiyor. Zaman zaman küsüp, zaman zaman barışarak karamsarlık ile iyimserlik arasında mekik dokumaktadır. Bazı şiirlerde kendine has üslubuyla ifade edilen karamsar duygular da insana hastır, okuyanları düşündürür, ince ve derin muhasebeye zorlar. Zaten bir kitabı değerli kılan içeriğidir, verdiği bilgidir, mesajdır. Hatta bazı şiirler vardır ki, şair için; “Benimle aynı şeyleri mi yaşadı acaba?” diye sizi düşündürür.
Şiirlerin sanat ve içerik bakımından daha irdelenecek yönleri elbette ki var, ancak ele almadığımız diğer şiirlerinin yorumunu okurlarına bırakıyoruz. Türk dili, kültürü ve edebiyatı adına, düne göre daha aydınlık ve ümit verici görünmesi adına, şair Nurdan Çete'nin sahip olduğu engin hayal gücü, zengin imge hazinesi ve güzel diliyle sanat sevdalılarına yeni ve daha olgun yapıtlar armağan edeceğine inanıyor ve bekliyoruz.