NEDEN ÜÇ ADIM MESAFE ALAMADIK

   Bulgaristan'daki totaliter rejimin, 1989 yılı sonrası için iki büyük hedefi vardı: Birincisi, Türk azınlığına karşı işlenmiş olan insanlık suçlarının hesabı, bu suçu işleyenlerden asla sorulmamalıydı. İkincisi, Türklerin zoraki Bulgarlaştırılmasında kat edilmiş olan yoldan, fazla geri dönülmemeliydi.

NEDEN ÜÇ ADIM MESAFE ALAMADIK Yirmi beş - otuz yıldır, Bulgaristan, neden demokrasi yolunda, üç adım mesafe alamadı? Acaba neden, sosyo-ekonomik, haklar ve özgürlükler noktasında, bir Arnavutluk, Makedonya, Slovakya, Hırvatistan ve Romanya gibi ülkelerden, kilometrelerce geride kaldı? Bu soruyu soruyorum kendime ve "Evreka" deyip, cevabını da kendimce bulduğumu düşünüyorum. İsimleri ne olursa olsun, 1990 yılından sonra, Bulgaristan siyasetinde etkili ve söz sahibi olan iki partiden söz edeceğim. Özellikle de, Türklerin hak ve hukuku için mücadele verdiğini iddia eden DPS'den... Eski Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) ikiye bölündü; BSP ve DPS. Bu iki sözde yeni parti, BKP'ni devamı olarak, Bulgar gizli servisleri tarafından kurulmuştur. Burada KGB'nin rolü de azımsanmamalı. Bununla neler amaçlanıyordu?-
Bulgaristan'daki totaliter rejimin, 1989 yılı sonrası için iki büyük hedefi vardı: Birincisi, Türk azınlığına karşı işlenmiş olan insanlık suçlarının hesabı, bu suçu işleyenlerden asla sorulmamalıydı. İkincisi, Türklerin zoraki Bulgarlaştırılmasında kat edilmiş olan yoldan, fazla geri dönülmemeliydi ve bunun için: - Ülkede yaşayan Türk toplumu asla bir ulusal azınlık olarak tanınmamalı ve bu anayasaya girmemeliydi. - Ne pahası olursa olsun tümünü kontrol altında tutarak, Rusya'nın hegemonyasını sağlamak, korumak ve güçlendirmek. - Ülkedeki Türklerin, gasp edilen hak ve hukukunun iade edilmemesini engellemek. - Bulgaristan Baş Müftülüğü'nün kontrolünü ellerinde tutmak. - Ulusal Türk Azınlık Statüsü hakkımızın engellenmesi. - Zamanla Türkiye Cumhuriyeti'ne göç ettirilenlerin seçme ve seçilme haklarının iptal edilmesi. - Türklere, silah tehdidi altında verilen Bulgar isimlerinin, nüfus kütüklerinden silinmemesi. - Toplumumuzun üyelerini tek bir siyasi çatı altında toplayarak, daha yakından kontrol altında tutmak ve yönetmek. - Anadilimizin, nitelikli bir şekilde devlet okullarında okutulmaması. - Gerektiğinde, kontrol altında tutulan Türk seçmenlerin oylarıyla, ırkçı ve milliyetçi Türk düşmanı devlet yöneticilerinin seçilmesini sağlamak.( 2005 yılında, DPS partisi, azılı Türk düşmanı olan, ırkçı Ataka partisine 1 600 000 leva para yardımında bulunmuştu. Türk ve Türkiye düşmanı olan Cumhurbaşkanı Rumen Radev'in seçilmesi için yine Türklerin katkısı sağlanmıştır.) Bu sıraladığım bunca gerçeğe rağmen, hala komünist ideolojiden kurtulamamış olanlar ve şahsi menfaatlerini, her şeyden daha önemli tutanlar, hiç bir zaman DPS'den vazgeçmeyeceklerdir. Burada sözüm sıradan vatandaşımıza değil. DPS'nin köy muhtarından tutup, onursal başkanına kadar, yaptıkları tek şey, hala vatandaşımızın gözünün içine baka baka, ona yalan söylemek ve Bulgaristan'daki Türkleri, günümüze uygun yöntemlerle asimile etmektir. Mehmet HOCA, Kırcaali

Bakmadan Geçme