*** Bir dilim ekmeğin üzerinde 'şillan yağı' ve toz şeker.
*** Yeri geldi, tarlada çalıştık, tütün kırdık, iğneyle tütün dizdik ve 'kındap ipine' sıyırdık, sonra 'ramkalara' astık.
*** Yediğimiz kuru ekmek nasıl kazanılır, beleş geçim olmaz, büyüme çağında hamur gibi yoğrulduk biz.
PAYLAŞ
Meğer, ne güzel günlermiş!
İşte biz o devrin çocuklarıyız ve evet, çok da mutluyduk.
Bir dilim ekmeğin üzerinde "şillan yağı" ve toz şeker.
Sokakta oynarken, afiyetle bunu yerdik ve tadı hala damağımdadır...
Bizler çok saf ve temiz bir çocukluk yaşadık.
Yeri geldi, tarlada çalıştık, tütün kırdık, iğneyle tütün dizdik ve "kındap ipine" sıyırdık, sonra "ramkalara" astık.
Kış geldi, buram buram katran kokusu eşliğinde, altın sarısı "pastallar" yaptık, "meci" yaptık...
O yorgunluğumuz ile sabahları erken kalktık, lastik ayak kabılarla, yaz kış yokuş dağa patikalarını aşındırdık ve "zil" çalmadan okulumuza ulaştık.
Hiç demedik, bu gün ben okula gitmek istemiyorum diye, şımarmadık, şımartılmadık, sorumluluk aldık o yaşlarda.
Yediğimiz kuru ekmek nasıl kazanılır, beleş geçim olmaz, büyüme çağında hamur gibi yoğrulduk biz.
İyi ki de yaşanmış o günler geçmişimizde!
Güzel ve saf, tertemiz bir çocukluğumuz oldu bizim.
Bir çok insanın bilmediği, tahmin bile edemeyeceği kadar anlamlı ve huzur dolu mazimiz.
İyilikten ve saflıktan başka beyinlerine hiç bir zehirli tohum ekilmemiş ayrı bir dünyanın çocuklarıydık bizler...