LÜTVİ MESTAN 'DOST PARTİSİ, ARTIK GENÇLERİN PARTİSİ OLMA YOLUNU SEÇTİ'
Bizler gerçek olanı, gurur duyduğumuzu söylemekten çekinmeyiz. Sonuçta, kendi benliğimizi ve kimliğimizi haykırıyoruz. Bunun belirtilmesi ve vurgu olması, Bulgaristan'a bir zarar mı verdi? Hayır! Bizler bu devlette bir etnik azınlığız. Türk azınlığı olarak anılmak ve yaşamak istiyoruz. Bunun resmiyet kazanması için siyasi uğraş ve çaba göstereceğiz ama buna barışçıl ve demokratik yöntemlerle başvuracağız. Biz, bu ülkeye zerre kadar zarar ve acı vermeyiz, buna asla tenezzül etmeyiz.
PAYLAŞ
LÜTVİ MESTAN; "DOST PARTİSİ, ARTIK GENÇLERİN PARTİSİ OLMA YOLUNU SEÇTİ"
( Bir telefon röportajı)
Bulgaristan'daki Türk topluluğumuz, şimdiye kadar, kendisine has ve özgün bir biçimde siyasi anlamda bütünleşemedi. Burada özgür ve bağımsız bir siyasi ortama dem vurmaktayız. Bulgaristan, bunca yıldır bağımsız bir devlet ama çeşitli güç odakları, bir türlü bizim oradaki topluluğumuzu kontrolsüz bırakmadı ve baskı altında tuttu. "Bizim" diye bildiğimiz siyasi liderlerimiz her zaman başkaları tarafından resmen tayin ediliyordu ve bu şekilde sadece şer odaklarının arzuları ve kazancı doğrultusunda hizmet edildi. Genelde bizim lehimize bir yaprak bile kıpırdamazken, bütün Bulgaristan toplumunun yararına da fazla bir fayda sağlanmazken, bir tek karanlık geçmişi olan şahısların gücü ve iktidarı palazlandı durdu. Böyle bir ortamda, DOST Partisi'nin doğuşu, bizim toplum hanemize yeni bir soluk getirdi. Geleceğe dair yeniden ümitlendik. Zaten yıllarca sahipsiz bırakılmıştık ve mevcut siyasi partilere karşı sert bir muhalif duruş sergileyen kalabalık bir çoğunluk ortaya çıkmıştık. İlk kez, başka güçlerin hakimiyetinde sıyrılmış yeni bir siyasi parti, bizim çilekeş halkımızın safında ve yakınında yer alıyordu, ona kucak açıyordu. Bize de bu partiyi sahiplenmek ve desteklemek düşüyordu... Bilindiği gibi, 2 Aralık'ta, Filibe'de DOST Partisi'nin Gençlik Kolları Örgütü kuruldu. Bu vesileyle, bu partinin Genel Başkanı Sn. Lütvi Mestan'la telefondan uzunca bir söyleşi gerçekleştirdim.
- Sn. Başkan, partinizin artık bir de Gençlik Kolları Örgütü mevcut. DOST için, bu ne anlam taşımakta? Bize ulaşan video ve fotograflardan, gönderdiğimiz özel temsilcinin anlattıklarına göre, Filibe'deki atmosfer bir haylı sıcakmış, toplantıya katılanların sayısı da bayağı kabarık görünmekte. Bu toplantı öncesi, kulağımıza gelen duyumlar ise bambaşka bir manzara öngörüyordu ve etkinliğinizin hüsranla noktalanması bekleniyordu. Hatta, bir milletvekili telefondan bazı davetlileri bizzat arayarak, toplantıya gitmemelerini tembihlemiş, çünkü toplantı salonu boş kalacakmış...
Lütvi Mestan; - Sayın Topçu, öncelikle annenizin dünkü günkü vefatından dolayı sizlere baş salığı diliyorum! Misyon Gazetesi olarak, partimize karşı gösterdiğiniz ilgiye de çok minnettarız. Bizi yapıcı bir şekilde tenkit ettiğiniz de oldu. Yol gösterdiğiniz de oldu. Ayrıca şu an büyük bir memnuniyetimi de belirtmek istiyorum. Ben, ilk defa uzun siyasi kariyerim esnasında, anadilimiz Türkçe kullanılarak hazırlanan, sadece bizim toplumuza ait, özel bir gazetemize böyle bir geniş mülakat vermekteyim. Kendi dilimde görüş ve fikirlerimi açıklamaya fırsat verdiğiniz için de ayrıca teşekkür ediyorum. Biz, DOST Partisi'ni 2016 yılında kurduk. Gençlik kolları teşkilatı ise iki gün önce doğmuş oldu. Geçen iki yıl zarfı için, bu bizim açımızdan en önemli olaydır. Aslında artık partimiz, gençlerin bir partisi olma yoluna girmiş sayılır. Biz onların eğitim ve kültür potensiyaline çok güveniyoruz ve inanıyoruz. Genç kardeşlerime olan inancım tamdır, onlardan beklentilerim de çok büyüktür. Aldığınız bütün duyumlar ve edindiğiniz izlenimler, maalesef ki, doğrudur. Gençlik kongremizin gerçekleşmesi istenmiyordu. Birileri bizim güçlenmemize engel olmayı arzuluyordu ama bütün gayretlerini boşa çıkarmış olduk. Bizler şimdi daha bir güçlendik, geleceğimizi ve önümüzü daha iyi bir şekilde görebiliyoruz. Toplantı salonunu dolduran bütün özgür ruhlu ve sorumluluk sahibi gençlerimizi buradan tebrik diyorum. Onların cesareti ve kararlılığı büyük takdire şayandır. Gençlerimizin, DOST Partisi saflarında siyaset yapma arzusu, aldıkları bütün tehditlerden ve engellerden daha güçlü çıktı. Düşünebiliyor musunuz, bu tehditler kongre gecesine kadar sürdü! Tabi ki, bizler, bu hiç tasvip edilmeyecek nahoş durum karşısında, sadece gülüp geçtik, çünkü davet ettiğimiz 180 kişiden, toplantıya katılmamaları için sadece 7- 8 kişiyi kandırmışlardı. Bir de hiç utanmadan, Filibe'ye ödenek karşılığında, 150 Rom gencini toplayacaklar, söylentisini yaydılar. Bunlar çirkin davranışlar, bazı art niyetli kişiler battıkça batıyor işte. Fotograflardan görüldüğü gibi, salonumuzu dolduran gençler, ülkenin dört bir yanından koşup geldiler. Yol masraflarını bile, kendi ceplerinden karşıladılar. Yüzlerine baktığınızda, hangi etnik gruplara mensup oldukları iyi anlaşılıyor. Şaka gibi olaylarla karşı karşıya bırakılıyoruz. Salon doldu taştı, hatta boş sandalye bile kalmadı. Gençlik teşkilatımızdaki üyelerin çoğu yüksek tahsillidir. Bunların arasında tıp doktorları, hukukçular, mühendisler, öğretmenler ve üniversite öğrencileri bulunmakta. Partimizin üyeleri ve sempatizanları, artık siyasi arenadakilerin ve partimizin içindekilerin, kim kime ve neye hizmet ettiklerini çok iyi biliyorlar. Bir kez daha tekrarlıyorum. Biz, partimizi genç nesillere emanet ediyoruz. Bunu gelecek zaman içinde gerçekleştireceğiz demiyoruz, daha bugünden ilk adımları atmış bulunuyoruz...
- Günümüzün Bulgaristan'ında siyasi koşulları nedir? Acaba gençlerimizi kurdun ağzına yem olarak sunmuyoruz mu?
Lütfi Mestan; - Evet, şimdilerde ülkemizde etnik tolerans sarsıntılar yaşamakta, hatta etnik - dinsel çarpışma açısından bir gerginlik ve farkındalık hissedilmekte. Zaten geniş çapta radikal milliyetçiliğe ve antiglobalizme birer modern kılıf uydurulmakta. Bizler parti olarak, Avrupa Atlantik değerlere sahip çıkmaktayız. Toplumsal arzumuz, DOST Partisi olarak, yaşlımız ve gencimiz, ülkemiz Bulgarsitan'ın demokratikleşmesinde ve gelişmesinde bireysel katkıdan yanadır. Gençlerimizin önünü tamamen açacağız. Biz onlara asla kurda kuşa yem etmeyiz. Her zaman arkalarında duracağız. Aramızda oluşan dostluk bağını koparmaya kimselerin gücü yetmez...
- Bayağı iddialı konuşuyorsunuz, Sn.Mestan, yakın geleceğimiz için, bu beni bile umutlandırmakta. Son dönemde bazı yönetici kadrolarınız bayağı pasifleşmişti ve hiç bir şekilde sesleri duyulmaz olmuştu. Hatta, bazıları yeni bir muhafazakar parti kurma heveslerine kapılmıştı. Bunun gerçeklik payı nedir? Dost ve kardeş Türkiye'den, orada yaşayan güçlü Bulgaristanlı göçmen diasporasından ne gibi beklentileriniz var?
Lütvi Mestan; - Bizim gizlimiz bulunmuyor, halkımıza karşı her zaman şeffaf duruş sergilemekteyiz. Yola beraber çıktığımız bazı arkadaşlarımız, zamanla çalışmalarımızdan uzak kalmayı tercih ettiler. Filibe'deki son toplantımızda, bize karşı olan siyasi sorumluluklarını ellerinden aldık, artık onlara karşı siyasi bir güvencemiz ve inancımız kalmadı ama partimizin kapıları onlara ve her vatandaşımıza açıktır. Demokrasi gereği ve yasalar çerçevesinde, Bulgarsitan'da her isteyen parti kurabilir. Muhafazakar partiler de kurulmakta. Bizim partimize gelince. Üyelerimizin çoğu zaten Müslüman kimliği taşımakta ve dini inanç sahibi. Bizim üyelerimiz arasında, radikal Müslümanlar barınamaz, zaten böyleleri hiç yok. Bizler daha ziyade Türkiye'deki yerleşmiş İslam gelenek ve göreneklerine yakın durmaktayız. Bunları daha Osmanlı zamanında benimsemişiz ve halen uygulamaktayız. Sonuçta, Türkiye, bizim anavatanımızdır. Balkanlar ve Anadolu insanı kardeştir. Bizler, kendimizi Türkiye ile organik bir şekilde bağlı hissediyoruz. Zaten kardeş kardeşten asla ayrılamaz, bölünemez. Türkiye, bizim için, hele her zaman başımız sıkıştığında, kanatları altına sığınabileceğimiz büyük ve güçlü bir kardeş. İşte bunu, bazı insafsız önyargılılar anlamakta zorluk çekmekte. İnşallah, yakın bir gelecekte, bütün bu önyargı örneklerin üstesinden hep beraber geleceğiz. Birer gerçek Bulgaristan vatanseveri olarak, siyasi ve toplumsal anlamda, demokrasinin gereksinimleri doğrultusunda hareket etmeye mecburuz. Bir de bizim Türkiye'de asla küçümsenmeyecek cinsten çok büyük ve güçlü bir göçmen diasporamız bulunmakta. Bunların çoğu aynı zamanda Bulgaristan vatandaşı oluyorlar. Bulgaristan devletinin iyiliğini ve gelişimini arzuluyorlar. Ben bundan çok eminim.Bize oy veren bütün üye ve sempatizanlarımıza ayrıca bütün samimiyetimle teşekkür etmeyi bir borç addediyorum. Göçmen camiamızın bütün beklentilerini boşuna çıkarmayacağımızı da belirtmek istiyorum, çünkü aramızda bir düşünce ve fikir ayrıcalığı bulunmuyor, hedef ve amaçlarımız da aynı doğrultudadır.
- Büyük bir Kırcaali mitinginizde, her Türkün kalbinde taht kurmuş olan; "Ne mutlu Türküm diyene!" vecizesini belirtmekten hiç çekinmediniz ve korkmadınız. Bunu ilk defa bir Türk kökenli siyasetçimiz söylüyordu(söyleyebiliyordu) ve bunun yankısı büyük oldu. Bu konuda neler aktaracaksınız?
Lütvi Mestan; - Evet, bu vecizeyi illaki birilerinin bir gün açıkça haykırması gerekiyordu. Bizler gerçek olanı, gurur duyduğumuzu söylemekten çekinmeyiz. Sonuçta, kendi benliğimizi ve kimliğimizi haykırıyoruz. Bunun belirtilmesi ve vurgu olması, Bulgaristan'a bir zarar mı verdi? Hayır! Bizler bu devlette bir etnik azınlığız. Türk azınlığı olarak anılmak ve yaşamak istiyoruz. Bunun resmiyet kazanması için siyasi uğraş ve çaba göstereceğiz ama buna barışçıl ve demokratik yöntemlerle başvuracağız. Biz, bu ülkeye zerre kadar zarar ve acı vermeyiz, buna asla tenezzül etmeyiz. Türkiye'de yaşayan göçmen kardeşlerimizin arasından da tek eli kanlı cani ve terörist çıkmamıştır, çıkmayacaktır. Bizleri farklı kılan, insancıl unsurlardır bunlar. Bizim zenginliğimiz bundan ibaret diye düşünüyorum...
- Sayın Lütvi Mestan, bütün okuyucularımız adına, bu güzel söyleşi için çok teşekkür ediyorum. Bir şey fark ettim, uzun zamandır, göçmenlerin başkenti sayılan Bursa'mıza yolunuz düşmüyor. Gazetemizin ve bütün sempatizanlarınız adına, yakında sizleri konuğumuz olarak ağırlamak istiyoruz.
Lütvi Mstan - Gerçekçi ve cesur duruşunuzdan dolayı, asıl ben sizi tebrik ediyorum. Yeşil Bursa'mızı ben de çok seviyor ve özlüyorum. DOST Partisi'nin oradaki sempatizan ve hayran kitlesinin varlığını ve gücünü biliyorum. İnşallah, en yakın zamanda, bu nazik davetinize icabet edeceğim.