Londra'da pizza taşı, Bursa'da konsolostan iki yıl randevu bekle...
* Karşımda iki Türk partisinin genel başkanları - Güner Tahir ve Orhan İsmail, artı Boyko Borisov'un Gerb partisindeki en güçlü Türk olarak anılan İlter Beyzat oturuyordu. * Neler neler konuşmadık ki! Çekiştirmediğimiz kimse kalmadı... * Her an ne olabileceği meçhul. Eski Başbakan Boyko Borisov tevkif edilecek söylentisi çıktı. * Bizim gızanlar daha uzun yıllar, Londra sokaklarında bisiklet üzerinde zengin züppelere pizza taşır.
Göçmenler ise bir pasaport yenilemek için iki yıl randevu bekler...
PAYLAŞ
Dünkü gün bizim için hareketli bir gündü. Bazı olayları ve gelişmeleri takip etmek için biraz zorlanmadık değil.
Ankara temsilcimiz Sebahin Ahmetoğlu, merhum büyüğümüz ve liderimiz Osman Kılıç'ın cenaze törenini;
Trakya temsilcilerimiz eski Razgrad Valisi Günay Hüsmen'i;
İstihbarat şefimiz Jale Filibeli ise "gizli bir şekilde" Yeni Pazar Belediye Başkan Yardımıcısının Bursa'daki bazı dernek yöneticileriyle kapalı kapılar arkasındaki görüşmeleri takip ettiler.
Bana da Sheraton oteldeki bütün göçmen camiasına açık bir toplantıya katılmak düştü.
Karşımda iki Türk partisinin genel başkanları - Güner Tahir ve Orhan İsmail, artı Boyko Borisov'un Gerb partisindeki en güçlü Türk olarak anılan İlter Beyzat oturuyordu.
Bu üçlü siyasi heyet, başkaları gibi gidip sadece dernek başkanlarıyla bir anı fotoğrafı çektirmek yerine, bizzat seçmenlerle kucaklaşmayı tercih etmişti.
Kestel'den, Özlüce'den, Bandırma'dan, Osmangazi'den ve başka semtlerden gelen göçmenlerle hep beraber tam dört saate aşkın memleketten gelen konuklarla adeta çok hararetli geçen bir "yuvarlak masa" sohbeti gerçekleştirdik.
Neler neler konuşmadık ki! Çekiştirmediğimiz kimse kalmadı...
Misafirlerimizin açık sözlülüğünü pek sevdik, sorularımıza verdikleri cevaplarla bütün merakımızı gidermiş oldular.
Bilindiği gibi başkent Sofya'nın siyasi nabzı son günlerde çok dinamik ve inişli çıkışlı.
Kimin eli kimin cebinde olduğunu kestirmek zor iş. Her an ne olabileceği meçhul. Eski Başbakan Boyko Borisov tevkif edilecek söylentisi var.
Boyko Borisov gibi güçlü bir siyasi lider bertaraf edilmek isteniyor.
Peevski desen yediği "Magnitski" şamarıyla tamamen sus pus edildi.
Ahmet Doğan'nın kimden ve neden gizlendiği ise bilinmemekte...
Türk asıllı seçmen kitlesi darmadağın edilmiş durumda. Yarısından fazlası 11 Temmuz'da hangi siyasi güce oy vereceğini şimdilik bilmiyor ve tamamen umursamıyor.
Birlik ve beraberlikten bahsetmek mümkün değil.
Toplum, çil yavrusu gibi savrulmaya devam etmekte. Bütün ümitler tükenmek üzere.
Göz boyamak için sadece bir takım içeriği boş inovasyonlardan ve entegrasyonlardan dem vurulmakta, fakat bizleri asıl ilgilendiren etnik hak ve hukukumuzdan kimsecikler bahsetmemekte...
Bizim siyasetçilerimiz arasındaki hafiften hareketlilik ve uyanış iyi bir işaret.
Seçmen kitlesini saran rahatsızlığı bir şekilde bertaraf etmek için bazı adımlar atılmakta. Pasifize edilmiş bazı isimler canlandı.
Gönül ister ki, hepimiz bir çatı altında beraber hareket edelim ama şimdilik bu mümkün gözükmüyor.
Eski totaliter rejimin uzantıları son çırpınış içine girdi, fakat yasadışı bir şekilde edindikleri güç sermayesini ve siyasi iktidarı asla elden kaçırmak istemiyorlar.
Geçenlerde Peevski gibi bir siyasi mevtanın has adamı olarak nam salmış birisi, tek başına Türkiye'de gezinip durdu. Herhalde sadece dostlarla acı kahve içmek için gelmemişti. Ağır adam rolündeydi, fakat bugün patronu sefil durumda ve gizlenecek bir delik aramakta.
Amerikan Magnitski yasası Bulgaristan'da fırtınalar estirecek gibi gözüküyor.
Hatta, bu kasırga DPS liderlerinin Türkiye'deki bazı işbirlikçilerini bile yakında vurabilir.
Geçenlerde küçük nüfuslu Omurtag belediye başkanı Bursa'daydı. Bu vesileyle çekilen bir fotoğraf geçti elime. Koca koca Bursalı holding sahipleri fotoğrafta sırıtıyordu. Beyler, yarınki gün Amerikalıların cezalılar listesine düşerseniz hiç şaşırmayın. Demedi demeyin...
Tecrübeli siyasetçiler Güner Tahir ve Günay Hüsmen'nin önderliğindeki heyet, anavatana hareket etmeden önce gidip Büyükelçimiz Sayın Aylin Sekizkök ile de görüşüp, kendisine siyasi arenada kendilerinin de var olduğunu dile getirmişler.
Güner Bey, telefondan Dışişleri Bakanımız Mevlut Çavuşoğlu'nu aramış ve konuşmuş. Ankara'ya geleceğini bildirmiş...
İşte tam da böyle hareket edilmeli. Bütün bunlar bayağı cesaret isteyen adımlar ve hareketler.
Sonuçta Türkiye, hepimizin ana vatanı, kimseye sırtını çevirmez ve üvey evlat muamelesi yapmaz.
Yeter ki, öncülük Ruslar ve Amerikalılar olmasın.
Düşürülen Rus uçağı olayındaki DPS vukuatı veya Cebel meydanındaki "yuh çekmeler" unutulacak cinsten rezillik değiller...
Bizim camia artık ileriye dönük uzun vadeli siyasi ve toplumsal projeler üretmeli.
Eski komünist rejimin yarattığı partiyi içeriden temizlemek mümkün değil, o zaman yeni bir toplumsal oluşuma ihtiyaç hissedilmekte, fakat şimdi de üç tane küçük partimiz var diyeceksiniz. Aslında bizim daha fazla küçük ve işlevsiz partilere zaten hiç ihtiyacımız bulunmuyor.
Bizler - Deliormanlısı, Rodoplusu veya göçmeni yeni bir soluk alıp önümüze daha büyük hedefler koymalıyız.
Bu işler Çayırova mevkiinde çalga partisi düzenleyip, dumanlı kafayla göbek atmakla olacak işler değil.
Aynı zamanda bütün göçmen kuruluşları derhal reorganizasyona gitmeli ve bütün verimsiz çalışmalara son vermeli.
Soğuk savaşı döneminin bayatlamış metotlarını uygulayarak, bundan sonra hiçbir yere varamayacağız.
Bir de "Z kuşağı" ile tanışma ve temas kurma zamanı geldi geçiyor...
Gelelim 11 Temmuz'da oyumuzu hangi siyasi güce vereceğiz sorusuna.
Birer özgür birey olarak gönlünüze yatan siyasi güçlere ve siyasetçilere destek çıkınız derim ama bizim çilekeş toplumun menfaatleri asla unutulmasın ve göz ardı edilmesin.
Başka türlü bizim gızanlar daha uzun yıllar, Londra sokaklarında bisiklet üzerinde zengin züppelere pizza taşır.
Göçmenler ise bir pasaport yenilemek için iki yıl randevu bekler...