KÖYLER VE İNSANLAR BİTTİ …
Özellikle Türklerin yoğunlukla olduğu köylerini dağıtılmasına ve insansızlaştırılmasına gidildi. Bizim açımızdan bu negatif politikaya öncülük DPS partisi yapmakta. Birçok köyde DPS muhtarları ve belediye başkanları, Türkçenin okunmasına engeller çıkardılar, ya da eğitim programı zorluklarını göz önünde bulundurarak, destek olmadılar.
KÖYLER VE İNSANLAR BİTTİ …
Özellikle Türklerin yoğunlukla olduğu köylerini dağıtılmasına ve insansızlaştırılmasına gidildi. Bizim açımızdan bu negatif politikaya öncülük DPS partisi yapmakta. Birçok köyde DPS muhtarları ve belediye başkanları, Türkçenin okunmasına engeller çıkardılar, ya da eğitim programı zorluklarını göz önünde bulundurarak, destek olmadılar. Yerli Türk öğretmenleri işten çıkarılıp, dışardan, kendilerine uygun öğretmen ve müdürler tayın edildi. Bu olumsuzluklara karşı veliler, tepki gösterdi. Çocuklarını daha büyük şehir okullarına göndermeye başladılar. Böylece köy okullarında öğrenciler azaldı. Devamında, farklı yaş grubu sınıflar birleştirildi. En sonunda da okullar kapanmak zorunda kaldı. Bir köyde okul yoksa, genç aile ve çocukların yok olması doğaldır... Artık, köylerde işsizlik de var. DPS belediye başkanları, köy muhtarları ve siyasi yöneticileri dışında kimse iş yapamaz hale geldi. Milletimiz girişken ve çalışkandır, ama artık çalışamaz durumuna düştü. Asılsız baskı ve kontroller neticesinde, bir çok insan var olan iş yerlerini kapatmak zorunda kaldı. Başkaldıranların susturuldu veya yurtdışına gurbete gitmeye zorlandı. Türkiye'den gelen yatırımcıların da önü kesildi. Bunlar kasten yapıldı. Yöneticilere zıt çıkanlara bostanlık verilmedi, sütleri alınmadı, işsizlik programlarından yararlanmalarına izin verilmedi. Hatta, insanların alın terini bile çarçur ettiler, kullandılar, çalıştırdılar, ama gerektiği kadar maaş ve sigortalarını düzgün ödemediler. Bu yetmiyormuş gibi, yol üstünde kuruyan kabak çekirdeklerini, cipleriyle çiğnediler... Siyasetçiler, böylelikle halkı çaresiz bırakıp, seçim kampanyalarında istediklerini yaptılar. İnsanımızı, 20 leva veya 1-2 kebapçeye ihtiyacı olan durumuna getirdiler. Parasız, işsiz, çaresiz ve perişan durumunda olan gençlerimiz, yakın şehirlere veya son zamanda daha çok başka ülkelere göç etme konumuna düştüler. Artık geri dönmeyi düşünmediklerini, açık açık paylaşıyorlar. Köylerde sadece yaşlılar kaldı. İçtiği komposto kavanozunun kapağına, çiçek yağı döküp, kuru lokmasını banan insanlar gördüm. Çoluk çocuk dışarıda, tek başına evlerinde, gözü açık ölenler var. Olacak gibi değil, ama oluyor işte. Buralarda bütün olup bitenleri anlatmaya sözcükler bulamıyorum... Nurten REMZİ, Şumnu
Özellikle Türklerin yoğunlukla olduğu köylerini dağıtılmasına ve insansızlaştırılmasına gidildi. Bizim açımızdan bu negatif politikaya öncülük DPS partisi yapmakta. Birçok köyde DPS muhtarları ve belediye başkanları, Türkçenin okunmasına engeller çıkardılar, ya da eğitim programı zorluklarını göz önünde bulundurarak, destek olmadılar. Yerli Türk öğretmenleri işten çıkarılıp, dışardan, kendilerine uygun öğretmen ve müdürler tayın edildi. Bu olumsuzluklara karşı veliler, tepki gösterdi. Çocuklarını daha büyük şehir okullarına göndermeye başladılar. Böylece köy okullarında öğrenciler azaldı. Devamında, farklı yaş grubu sınıflar birleştirildi. En sonunda da okullar kapanmak zorunda kaldı. Bir köyde okul yoksa, genç aile ve çocukların yok olması doğaldır... Artık, köylerde işsizlik de var. DPS belediye başkanları, köy muhtarları ve siyasi yöneticileri dışında kimse iş yapamaz hale geldi. Milletimiz girişken ve çalışkandır, ama artık çalışamaz durumuna düştü. Asılsız baskı ve kontroller neticesinde, bir çok insan var olan iş yerlerini kapatmak zorunda kaldı. Başkaldıranların susturuldu veya yurtdışına gurbete gitmeye zorlandı. Türkiye'den gelen yatırımcıların da önü kesildi. Bunlar kasten yapıldı. Yöneticilere zıt çıkanlara bostanlık verilmedi, sütleri alınmadı, işsizlik programlarından yararlanmalarına izin verilmedi. Hatta, insanların alın terini bile çarçur ettiler, kullandılar, çalıştırdılar, ama gerektiği kadar maaş ve sigortalarını düzgün ödemediler. Bu yetmiyormuş gibi, yol üstünde kuruyan kabak çekirdeklerini, cipleriyle çiğnediler... Siyasetçiler, böylelikle halkı çaresiz bırakıp, seçim kampanyalarında istediklerini yaptılar. İnsanımızı, 20 leva veya 1-2 kebapçeye ihtiyacı olan durumuna getirdiler. Parasız, işsiz, çaresiz ve perişan durumunda olan gençlerimiz, yakın şehirlere veya son zamanda daha çok başka ülkelere göç etme konumuna düştüler. Artık geri dönmeyi düşünmediklerini, açık açık paylaşıyorlar. Köylerde sadece yaşlılar kaldı. İçtiği komposto kavanozunun kapağına, çiçek yağı döküp, kuru lokmasını banan insanlar gördüm. Çoluk çocuk dışarıda, tek başına evlerinde, gözü açık ölenler var. Olacak gibi değil, ama oluyor işte. Buralarda bütün olup bitenleri anlatmaya sözcükler bulamıyorum... Nurten REMZİ, Şumnu