KARTALLARIN ÖZGÜR UÇUŞUNA ÖZENTİ
Kendimi gerçek Atatürk'çü bir vatansever olarak tanımlayabilirim. Bir kere Atamızın ilkeleri ile terbiye edildim. Her zaman göçmen camiası ile de iç içe oldum. Göçmenlerin Türkiye'deki başarıları ve az bir zaman içinde toparlanmaları beni her zaman mutlu etmiştir. Ne yazık ki, bizim sivil toplum kuruluşlarımız daha ileriye giderek, ülke bazında bizlere daha sağlam bir zemin kazandıramadılar. Bulgaristan'da yaşayan kardeşlerimiz için de aynısı geçerli. Bizler, aramızdaki birlik ve beraberliği sağlayamadığımız müddetçe, yaşadığımız sorunların üstesinden biraz zor geleceğiz.
KARTALLARIN ÖZGÜR UÇUŞUNA ÖZENTİ
Bizim dağın gızanları güçlü ve iri kıyımlı olur. Biraz kabadırlar ama aslında yufka yürekli ve yamandırlar. Ne de olsa dağ çocukları işte. Hem de en ücra bölgesinden. Toprağı kıt ve çorak, taşlıkları bol, yamaçları dimdik, daracık patika yolları uzun ve yorucu. Ürpek dağları ve sahipsiz kalmış Hotaşlı köylerinin bulunduğu, Küçük ve Büyük Arda nehirlerin kıyılarının birleştiği, dünyanın öbür ucundan bahsediyorum. Rodoplar'a, patatesin ve domatesin girdiği ilk yıllar.Hiç düşündünüz mü, sadece bundan bir asır önce bu yöre insanı ne yiyip, ne içiyormuş? Halbuki, atalarımız ise o topraklara bundan 700 yıl öncesi yerleşmiş. Herhalde bunu at üzerinde ve keçi sürüsü eşliğinde yapmışlardır. Bu dağın suyu ve kayalıkları bol. Eskiden bir şinik ekmek unu İskeçe, Gümülcüne veya Eski Zağra ovasından getiriliyormuş. At, eşek veya insan sırtında. Gidip getirmezsen, açlığa mahkumsun... Ürpek köyünün iki sülalesi meşhurdur - Manaflar ve Koçancılar. Bu sohbetimizi Manaf Mustafa'nın torunu Abdurahman beyle gerçekleştiriyoruz, kendisi Bursa'nın tanınmış simalarından ama her zaman Ürpek gızanı olduğunu gururla belirtir. Artık kendisini emekliye ayırmış bir iş adamı ve sevgili eşiyle dünyayı gezip dolaşmakta. Cemiyet hayatımızın çeşitli göçmen derneklerinde yöneticilik yaptı. Dürüstlüğünün ve açık sözlülüğünün yanı sıra, kendisi düşünen, zeki ve yaratıcı bir kişiliğe sahip. Ayrıca bir çok çağdaş düşünceye gebe ve herhangi bir gericiliğe asla taviz vermeyen atak bir tip. Ne de olsa yüksek dağ tepelerinin sert rüzgarları eşliğinde yetişmiş ve küçüklüğünde kartal yuvalarında korkusuzca yumurta kırmış...
*Ürpek köyünün iki sülalesi meşhurdur - Manaflar ve Koçancılar. Bu sohbetimizi Manaf Mustafa'nın torunu Abdurahman beyle gerçekleştiriyoruz, kendisi Bursa'nın tanınmış simalarından ama her zaman Ürpek gızanı olduğunu gururla belirtir.
*Dürüstlüğünün ve açık sözlülüğünün yanı sıra, kendisi düşünen, zeki ve yaratıcı bir kişiliğe sahip. Ayrıca bir çok çağdaş düşünceye gebe ve herhangi bir gericiliğe asla taviz vermeyen atak bir tip.
*Örnek olarak Bursa'daki ilk köşkün sahibi Ali Riza Paşa'dır ve kendisi bizim Ürpek doğumludur. Hatta, bizim akrabamız bile olur. Günümüzde Atatürk Köşkü adını taşıyan binanın eski sahibi işte bu paşamızdır.
* Azimli ve ciddi çalışmalarım sayesinde, zaman içinde iş sahalarımı büyüttüm. İşten ayrıldığımda, çocuklarıma 2000 metrekarelik büyük bir fabrika bıraktım. “Gülden Endüstriyel Soğutma A.Ş.”, artık ülke bazında yer edinmiş belirli bir marka ve soğutma makinaları üreten fabrikaların en önde gelenlerindeniz.
Bizim dağın gızanları güçlü ve iri kıyımlı olur. Biraz kabadırlar ama aslında yufka yürekli ve yamandırlar. Ne de olsa dağ çocukları işte. Hem de en ücra bölgesinden. Toprağı kıt ve çorak, taşlıkları bol, yamaçları dimdik, daracık patika yolları uzun ve yorucu. Ürpek dağları ve sahipsiz kalmış Hotaşlı köylerinin bulunduğu, Küçük ve Büyük Arda nehirlerin kıyılarının birleştiği, dünyanın öbür ucundan bahsediyorum. Rodoplar'a, patatesin ve domatesin girdiği ilk yıllar.Hiç düşündünüz mü, sadece bundan bir asır önce bu yöre insanı ne yiyip, ne içiyormuş? Halbuki, atalarımız ise o topraklara bundan 700 yıl öncesi yerleşmiş. Herhalde bunu at üzerinde ve keçi sürüsü eşliğinde yapmışlardır. Bu dağın suyu ve kayalıkları bol. Eskiden bir şinik ekmek unu İskeçe, Gümülcüne veya Eski Zağra ovasından getiriliyormuş. At, eşek veya insan sırtında. Gidip getirmezsen, açlığa mahkumsun... Ürpek köyünün iki sülalesi meşhurdur - Manaflar ve Koçancılar. Bu sohbetimizi Manaf Mustafa'nın torunu Abdurahman beyle gerçekleştiriyoruz, kendisi Bursa'nın tanınmış simalarından ama her zaman Ürpek gızanı olduğunu gururla belirtir. Artık kendisini emekliye ayırmış bir iş adamı ve sevgili eşiyle dünyayı gezip dolaşmakta. Cemiyet hayatımızın çeşitli göçmen derneklerinde yöneticilik yaptı. Dürüstlüğünün ve açık sözlülüğünün yanı sıra, kendisi düşünen, zeki ve yaratıcı bir kişiliğe sahip. Ayrıca bir çok çağdaş düşünceye gebe ve herhangi bir gericiliğe asla taviz vermeyen atak bir tip. Ne de olsa yüksek dağ tepelerinin sert rüzgarları eşliğinde yetişmiş ve küçüklüğünde kartal yuvalarında korkusuzca yumurta kırmış...