KANAAT ÖNDERLERİ VE SİYASİ LİDERLER ÇOĞALIRKEN...

Belli ki, Sofya'da kümelenmiş tanıdık takım, Türklerin arasından siyasi arenaya çıkarılacak yeni oyuncular aramakta. Bunları çoktan bulup hazırlamışlardır ama henüz yeni üçüncü bir siyasi partiye şu an ihtiyacımız yoktur. Bizlere  temizlenmiş ve kara kurtlardan arındırılmış tek bir siyasi parti çatısı yeter de artar bile. Kendi bünyemizin bunca parçaya bölünmesine izin verirsek, sonuçta bizler de Cemal Kaşıkçı misali, koskoca bir azınlık toplumu olarak ortalıktan kaybolup gideriz.

KANAAT ÖNDERLERİ VE SİYASİ LİDERLER ÇOĞALIRKEN...

Biraz önce Bulgaristan medyalarına, en azından benim açımdan çok ilginç bir haber düştü.

İstanbul merkezli Siyasal Vakfı'nın düzenlediği bir konferansın konuğu çoğumuzun tanıdığı Dr. İsmail Cambazov olmuş.

Normaldir diyeceksiniz, iki komşu ülkemizde her gün bu tür onlarca bilimsel konferans ve sempozyum düzenlenmekte.

Ama Dr. İsmail Cambazov ismi beni uzun yıllar öncesine götürdü. Bulgaristan'daki komünist rejimin daha ilk yıllarında, bizim oradaki Türk toplumun en aydın fertleri arasından onlarca gencimiz özellikle seçiliyor ve onlara başkent Sofya'da geniş eğitim ve iş olanakları sağlanıyor.

Bunların çoğu komünist partinin Türklere karşı çalışan çeşitli propaganda birimlerinde görev alıyor, diğer bir kısmı eğitimini tamamlayıp, parti ve bilim kurumlarına yerleştiriliyor. Başka bir grup ise eğitim içi kızıl Moskova'ya gönderiliyor. Hatta bazıları şu meşhur KGB'nin eğitim akademilerinden mezun ediliyor ve komünizmin yıkılışına dek bu istihbarat kurumunda görev alıyorlardı.

Yine normaldir diyeceksiniz, çünkü o dönemde amansız bir soğuk savaş var ve iki kutuplu dünya şartları hakim.

Bahsettiğim o Sofya'ya yerleşen ilk Türk komünistlerin bir çoğu yaşlılıktan dolayı çoktan vefat ettiler ve Dr. İsmail Cambazov gibileri ise hala ayakta ve bizim topluma hizmet vermeye çalışıyorlar.

Geçenlerde bir yerde okudum, İsmail bey ve 30 yıldan fazla KGB saflarında görev almış başka bir zattan (Lakabı Kara Kurt) “bizim kanaat önderlerimiz” olarak tanıtım yapılıyordu. Kusura bakmayın ama komünist rejimin belirlediği ve yetiştirdiği elemanlar bizim Türk toplumunun kanaat önderleri asla olamaz. Bunun bir çok sebebi bulunmakta.

Normaldir, her toplum gibi bizim de gerçek kanat önderlerimiz olabilir ve vardır diyeceksiniz. Zaten var da!

Aynı konuyu biraz da başka ters bir açıdan irdeleyelim. Şu an, elli yıla yakın Bulgar Komünist Partisi'nin merkez yönetim birimlerinde veya istihbarat örgütlerinde aktif görev almış Türkler, acaba günümüzde bizim kanat önderimiz olarak lanse edilebilir mi diye sormadan edemiyorum.

Vaktinde “Ateizım Tribünü” (Ateistiçeska tribuna) adında bir parti dergisi vardı. Bunun ana görevi katı bir ateist toplum yaratmaktı. Güdülen amaç başarıyla da noktalanmıştı. İşte bu derginin yöneticilerinden birisiydi Dr. İsmail Cambazov. Birkaç yıldır, kendisinin ismi yeniden parlatıldı ve bugün onu kanat önderimiz olarak önümüze dikmeye çalışıyorlar.

Ya da eski bir KGB istihbarat subayının eline mi kaldı bizim toplumumuz?

Dr. İsmail Cambazov'un Siyasal Vakfı'nda neler anlatığı beni ilgilendirmiyor ama herhalde zamanın Bulgaristan'ında bir numaralı ateizım propagandası lideri olduğunu, İstanbul'daki toplantıda anlatmamıştır. Bu yaştan sonra, İsmail beyden bir siyasi lider olmayacağına göre, kendisini bir kanaat önderi olarak da kabullenmemiz mümkün görünmüyor…

Gerçi ilginç yansımaları oldu bu vakıf toplantısının. Daha ertesi gün bazı Bulgaristan medyalarında, İstanbul'da kimlerin ne konuştuğu ortaya çıktı. Bu haberin zemini, belki de daha Dr. İsmail Cambazov İstanbul biletini almadan hazırlanmıştı.Hele bir siyasetçinin sözleri hemen manşet yapılmıştı, güya Bulgaristan'daki Türklerin siyasi bir lideri yokmuş...

Bir yandan çoktan siyaseten emekliye ayrılması gerekenler, İstanbul'a gelip, Bulgaristan devletinin bize uyguladığı politikaları anlatıyorlar, sanki bunu yapacak daha ciddi ve güvenilir bir şahsiyet bulunamamış, diğer bir yandan ise bizim oradaki toplumun liderleri olmadığı tezi ortaya atılmakat. Aslında ben de aynı kanattayım…

Birkaç da cevabını aradığım soru oluştu.

İstanbul toplantısına davet edilenler fotograflarda. Bunların bazıları, Lütvi Mestan'ın partisinde darbe girişiminde bulundular. DOST partisini parçalayıp, zayıflatmak isteyenleri, acaba Ahmet Doğan ve çetesi ne zamana kadar sırtında taşıyacaktır? İşte bunu ben de bilemiyorum.

Bulgarca çıkan bir gazeteye, bu toplantının ayrıntılarını İstanbul'dan kim ve ne amaçla uçurdu? Bu haberi kim tercüme etti, ya da doğrudan yabancı dilde mi yazıldı?

Dr. İsmail Cambazov'u, Ankara'da gerçek kanat önderimiz Osman Kılıç ile kimler ve neden görüştürdü? Özel kalması gereken bu buluşma neden sanal aleme yansıtıldı?

Bulgaristan'ın önünde iki önemli seçim durmakta. Bilindiği gibi, şimdilik iki siyasi partimiz varlık göstermekte.

Dr. İsmail Cambaz'ın ve bir takım Kara Kurt'ların ismi hiç de boşuna parlatılmıyor ve ileri sürülmüyor diye düşünmekteyim.

Belli ki, Sofya'da kümelenmiş tanıdık takım, Türklerin arasından siyasi arenaya çıkarılacak yeni oyuncular aramakta. Bunları çoktan bulup hazırlamışlardır ama henüz yeni üçüncü bir siyasi partiye şu an ihtiyacımız yoktur. Bizlere temizlenmiş ve kara kurtlardan arındırılmış tek bir siyasi parti çatısı yeter de artar bile.

Kendi bünyemizin bunca parçaya bölünmesine izin verirsek, sonuçta bizler de Cemal Kaşıkçı misali, koskoca bir azınlık toplumu olarak ortalıktan kaybolup gideriz.

Kanaat önderleri ve siyasi liderlerin sayısı çoğalırken, bizim yeni bir parti kurmamız, yeni felaketlere yol açacaktır…

Mümin TOPÇU

Bakmadan Geçme