JİVKOV'UN KAFASINI PATLATANLAR, ZÜHTÜ'YÜ SAMANLIKTAN KALDIRSINLAR...

* Şaibeli 'tepeler' yerine, bu sefer 'alttan' tepki ve umut seli süzülmekte * Lider kadroyu irdelediğimizde aralarında pek de 'temiz eller' ve 'beyinler' görülmüyor * Seçmen sayısı yarım milyondan fazla bir toplumuz * Artık Ankara'ya tamamen rezil rüsvan olduk, acınır hale geldik * Bizim kadar ihbarcı, gammazcı ve iftiracı yoktur bu alemde. * Jivkov'un kafasını patlatanlar, herhalde bu cılkı çıkmış döneme de derman olurlar * Zühtü'yü en sonunda samanlıktan kaldıralım, ya da bu samanlığı yakalım

JİVKOV'UN KAFASINI PATLATANLAR, ZÜHTÜ'YÜ SAMANLIKTAN KALDIRSINLAR...

* Şaibeli "tepeler" yerine, bu sefer "alttan" tepki ve umut seli süzülmekte

* Lider kadroyu irdelediğimizde aralarında pek de "temiz eller" ve "beyinler" görülmüyor

* Seçmen sayısı yarım milyondan fazla bir toplumuz

* Artık Ankara'ya tamamen rezil rüsvan olduk, acınır hale geldik

* Bizim kadar ihbarcı, gammazcı ve iftiracı yoktur bu alemde.

* Jivkov'un kafasını patlatanlar, herhalde bu cılkı çıkmış döneme de derman olurlar

* Zühtü'yü en sonunda samanlıktan kaldıralım, ya da bu samanlığı yakalım

Yaz bitti ve sonbaharın gelişiyle, Bulgaristan'daki Türklerin ve bizim göçmenlerin arasında hayli bir göze batan siyasal ve toplumsal kıpırdaşmalar sezilmekte.

Şimdiye kadar bu tür hareketlenmeler genelde şaibeli "tepelerden" başlatılırdı ama bu sefer "alttan", yani halk tarafından bir tepki ve umut seli süzülmekte…

Edindiğimiz bilgilere göre, insanımız artık tek bir siyasi parti çatısı altında toplanmayı hedefliyor ama bu işe ilk önce bütün safların tamamen temizlenmeden girişilmeyeceğinden de emin.

Şimdilik memlekette 3-4 kıçı kırık ve güçsüz siyasi partimiz mevcut ama lider kadrolarını irdelediğimizde aralarında pek de “temiz eller” ve "beyinler" görülmüyor. Hal böyle olunca, yolumuzun önündeki bu mayınları da temizlemek bize düşüyor. İçerideki ve dışarıdakilerin toplam seçmen sayısı yarım milyondan fazla olan bir toplumuz biz. Her zaman Meclise en az 50 – 60 arası deputat sokabiliriz ve böylece bazı sorunlarımızı daha kolayca çözebiliriz. O zaman gelsinler de bazı “uyanıklar” imamların maaşlarını vermesinler…

Göçmeler ise artık işlevsiz ve yararsız bunca dernek, federasyon ve konfederasyon bolluğundan bezdi, usandı ve tükendiler.

Şimdiye kadar her önüne gelen dernek kurdu ve kendini bile iyi yönetemeyenler, göçmenlerin “lideri” olarak ortaya fırladı ama sapır sapır her girişiminde yere çakıldılar. Ankara'nın kapısından bir türlü içeriye giremediler... Her önüne gelen, zerre kadar faydası dokunmayan yüzlerce rapor düzenledi ve durmadan biri birini ihbar edip kötüledi. Artık Ankara'ya tamamen rezil rüsvan olduk, adeta acınır hale geldik. Güya çok büyük bir güç ve eğitimli orduyuz ama her alanda adeta sefilleri oynamaktayız. İnanın ki, bizim kadar ihbarcı, gammazcı ve iftiracı yoktur bu alemde. Evet, doğrudur, yüksek eğitimli ve entelektüel bir çok kardeşimiz var ama bunların kaçı konfederasyon, federasyon veya dernek yönetimlerinde yer almakta? Aynısı siyasi partilerimiz için de geçerlidir.

Bir de mevcut bütün yönetimler, kendilerini "sağlam" koruma zırhı altına almışlar. Bir konfederasyon veya federasyon başkanını şimdiye kadar kimsecikler koltuğundan indiremiyordu. Bunun farkına varan camiamızın duyarlı temsilcileri artık siyah isyan bayrağı açmak niyetindeler, kendileri bu göçmen oluşumlarına asla karşı değiller ama hepsini bir çatı altında görmek istiyorlar ve bunların tepelerine de halkın sevdiği ve tamamen güvendiği şahısları seçmek arzuladıkları.

Artık halkın “tepedekinin” kapısını çalma ve yalvarma dönemi bitti, yani “aslanımın” bileti kesildi. Ortadan, bu kendini gerçek bir hayali tepebaşı Olimpos'ta gören ve halk nezdinden uzak duran kaldırılacak ve koltuğuna iyi niyetli, özverili ve halkına adanmış şahıslar oturtulacak.

Bunları neye dayanarak ve güvenerek yazmaktayım?

Başta dediğim gibi birkaç aydır bir çok toplantıya katıldım, toplumuzun önde gelen şahıslarıyla uzun sohbetlerim oldu. Her yerde ve herkes, artık gerçek bir değişim zamanı geldi çattı diye dillendirmekte.

En son aldığım duyumlara göre, yakın zamanda Bursa iki yeni hareketin başlangıcının ev sahipliğini üstlenecek.

Bazı, 89'yılı öncesinin gizli örgütlerinin tanınmış liderleri ve üyeleri, öğretim üyeleri, aydınlar ve toplum düşüncesi ile yanıp tutuşanlar, ilk kez bir araya gelip, siyaset üstü bir yeni platform oluşturmak istiyorlar. Niyetlerini de gizlemiyorlar; Bu kısır döngü dönemini atlatıp, toplumumuzun önünde yeni ufuklar açmak var.

Jivkov'un kafasını patlatanlar, herhalde bu cılkı çıkmış döneme de derman bulurlar…

Diğer bir grupta ise bazı siyasetçi ve dernekçiler bulunmakta. Onlar da, kendi alanlarında radikal ve kesin bir değişime gitme eğilimli. Hiçbir işe yaramayan, bir tek kendi çıkarları peşinde koşturan şu tanıdık protokol ve siyasi iktidar yalakası yüzsüzleri asla aralarında görmek istemiyorlar.

Demek ki göçmen kuruluşlarının kadro bakımından temizlenmesi ve yenilenmesi gündemde, ayrıca Bulgaristan'daki siyasetimizin de tek çatı altında toplanması ve bu çatının tertemiz insanlardan oluşması bekleniyor.

İlk düşündüğümüzde, suyun iki tarafında hedeflenen bu iki ve kesin değişim biraz imkansız görülüyor. Derneklerin tüzükleri öyle ayarlanmış ki, mevcut yönetimler biraz zor bertaraf edilir ve yenilenir. Heriflerin bir tek bildiği şey; Tek aday listesi! Su da boğulanlar gene işte aynı bu samana tutunacaklardır ama Zühtü'yü en sonunda samanlıktan kaldıralım, ya da bu samanlığı yakalım...

Bulgaristan'daki siyasi eğilimin dayanağı ise kellesi uçurulmamış eski nomenklatür sistem, yeni oligarslar ve mafyadan ibaret. O zaman en iyisi, çamura batanlara daha fazla yardım ve destek eli uzatmayalım…

Bizler ise, bütün bu gelişmelerin yakın takipçisi olacağız.

Mümin TOPÇU

Bakmadan Geçme