*** İbadet etmek için camisi eksik olan bazı yeni göçmen mahallelerinde, cami yapılmaması için imza kampanyaları düzenlenmiş. *** Ateizmi ilke edinmiş bir totaliter rejimi yıkıp gelmedik mi bizler bu ana vatana?
Madem ki, dinsiz ve imansız yaşamayı tercih edecektik, o zaman neden geldik Türkiye'ye?*** Halbuki, 1989 yılında, bizler Türkiye'ye ilk ayak bastığımızda, bambaşka duygularla yere diz çökerek öptük bu kutsal toprakları...
PAYLAŞ
Gazetemizin çalışma ekibi, üç günlük Çorlu ziyaretinden sonra, Bursa'ya döndü.
Edindiğimiz bütün güzel izlenimlerin yanı sıra, bizlere acayip cinsten bir takım bilgiler de ulaştırıldı.
İbadet etmek için camisi eksik olan bazı yeni göçmen mahallelerinde, cami yapılmaması için imza kampanyaları düzenlenmiş.
Ne yazık ki, bu eylemler bazı muhtarlıkların öncülüğünde gerçekleştirilmiş.
Bunun bir yanlış ve dinimize karşı büyük saygısızlık olduğunu, hiç bir yerel siyasetçi uyarmadı mı bizim insanımızı?
Yoksa, bu yönde menfaat karşılığında teşvik mi edildiler?
Ateizmi ilke edinmiş bir totaliter rejimi yıkıp gelmedik mi bizler bu ana vatana?
Madem ki, dinsiz ve imansız yaşamayı tercih edecektik, o zaman neden geldik Türkiye'ye?
Bu arada, ayrıca 2 tane kilise - ev keşfetmiş olduk.
Bizler yeni cami inşalarını tartışırken, aramızdaki bazı iblisler Evanjelist olmuş çıkmış. Artık nasıl ve ne oluyorsa bu...
Halbuki, 1989 yılında, bizler Türkiye'ye ilk ayak bastığımızda, bambaşka duygularla yere diz çökerek öptük bu kutsal toprakları...
Tabelasında"Türk" kelimesi barındıran bir göçmen derneği yöneticisinin, zoraki şekilde dayatılan Bulgar isimlerini halen kimliğinde taşımaya ne kadar çok özendiğini de öğrenmiş bulunduk.
Önde gelen başka bir karanlık yüzlü tip ise Bulgar okulu açılmasını arzuluyormuş. Buzlu anason rakısını, sarı kavunla mezelerken, herhalde, Türkiye'de yaşamanın keyfini çıkaracak. Çocukları ise Bulgar okulunda, Vazov'un "Az sım Bılgarçe" şiirini ezberleyecekler...
Doğup yetiştiği köyündeki temeli yıkılmış caminin onarımını asla akıl edinmez başka bir mühitten birisi, temellerinin izi bile kalmamış bir kiliseyi yeniden restore etmek için adeta çırpınmakta...
İçimden, bütün bunların bizim göçmen camiasının eylemleri, düşünceleri ve niyetleri olamaz demek istiyorum, fakat bu 3 gün boyunca çok farklı şeyler duyduk ve tabi ki, üzüntümüz büyüktür...
Galiba, Kapıkule'nin ötesindeki bazı güç odakları, yeniden bizleri bir takım sinsice kurgulanmış senaryoların figüranları olarak görme arzusunu halen terk etmiş değiller.
Şimdi bize düşen tek görev;
tez elden aklımızı başımıza devşirmektir...
Mümin TOPÇU
Not; Sevgili Okurum, bu yazıya aldığım ilk yorumları da sizlerle paylaşmak istedim.
Ayşe Çelik:
Bizde oyunlardan ders almayıp oyundan oyuna koşan bir topluma dönüşüyoruz, maalesef.
Erol Parlak:
Utanıyorum!!!
Behlül Şenyürek:
Bahsettiğiniz bu kişileri devletimiz yakın takibe almalı Mehmet Yusuf Bilal: Bu güzelim ülkemizden kovulacak çok gavurlar var aslında.Yazıklar olsun.
Murat Comm:
Jivkov ölmemiş. Bazı Bulgar göçmenlerinin içinde hâla yaşıyor ve yaşatılıyor. Allah, akıl fikir versin, inşallah.
Mustafa Mert:
Gazetecilik araştırmalarınız çok başarılı ,bu yazdıklarınız beni şoke etti, bu nasıl mümkün olabilir diye düşünüyorum.
Hatice Topaloğlu:
Allahım, bu nasıl bir şeydir, biz nelerle sınanıyoruz, okurken dehşete düştüm, başka biri yayınlasa bunları yalan haber deyip geçerdim. 2 kez yorum yazmaya niyetlendim vazgeçtim, diyecek bir şey bulamıyorum. Aslını inkar eden bizden değildir...
Hatice Ağlaç:
Okuduklarıma inanmak istemiyorum, çok üzücü. Ne Mutlu Türküm diyene!
Nedim Dönmez:
BG'de bazı temaslarda bulunmak icin Trakya dan biraz uzak kaldık, abim. Haberde okudugum kadarıyla, maalesef, gercekler bunlar.Biz yıllarca bizden dilenci ve hain çıkmaz diyorduk ama bugün görüyoruz ki ikisi de var. Gercekleri de açık açık söylediğimizde bizleri hain olarak insanların önüne atıyorlar. Biz NE MUTLU TÜRKÜM! diye haykırmaya devam edeceğiz ve çok yakında kimin kim oldugunu açıkça ilan edeceğiz. Anlayan anlamıştır. Çorlu ya özel dikkat!!!
Mümin Gençoğlu:
Bunlar kendilerini Türk mü zannediyorlar, acaba, Bulgar hükümeti bunları mahsus mu gönderdi Türkiye'mize, acilen sınır dışı edilmeleri gerektiğini düşünüyorum...
Ibrahim Mutlu;
Bunları ifşa edip geldikleri yere şutlamak en doğrusu ,gavur gibi yaşayacaksa gavuristana, burası Müslüman memleketi.
Murat Comm:
Değerli arkadaşlar, yukarıda da söylediğim gibi, Jivkov ölmemiş, Bulgar göçmenlerin arasında yaşıyor ve yaşatılıyor...Onlarca dernek başkanı, muhtar,belediye meclis üyesi, belediye başkan yardımcısı, bazı siyasi partilerin ilçe başkanları bütün ikazlarımıza rağmen hâlâ Hristiyan(BULGAR) isimleriyle bu cahil topluma önderlik yapıyorlar. Allah akıl fikir versin, inşallah!
Ömer Mert:
Dostlar, 2006 yılında, Bulgaristan'da eski, komünist rejimin istihbaratında çalışanların dosyaları açılması için kanun alındı ve seçimlerde parlamentoya bağlı özel bir komisyon adayları araştırıyor ve isimlerini açıklıyor. Türkiye devleti, Bulgaristan ile bu konuda anlaşma yapabilir diye düşünüyorum.
Ahmet Türker:
Sayın Mümin Topçu abim, geçmiş yıllarda otobüsle Bg'ye gitmem icap etti. Ne yazıktır ki, gümrükte yaşadığım durum karşısında çok incildim ve üzüldüm. Şahsım, rahmetle andığım Babam ve Annem, Türk topraklarına geçtik dediğinde, çoluk çocuk toprağı bağrımıza bastık. Ne mutlu Türküz diye, çocukluğum anısı olarak unutamıyorum. Otobüse gümrük memuru girdiğinde Dragan, Anton, Valentin diye başlayınca pasaportları sormaya, her halde Türk olarak otobüste tek ben varım diye zannettim. Çok utandım o yaşlı amcalardan ,adınızı neye değiştiriyorsunuz diye sordum, cevabı daha berbattı. YAZIKLAR OLSUN BU ZİHNİYETE.
Nedim Dönmez:
Otuz yılda en az otuz kere Bg'yi ziyaret eden ve otuz dakikasını, kimliği, kültürü ve dini icin ayıramayanları buradan kınıyorum.