İyi ki doğdun, Sabahattin Ali

* Sıradan insanlar bir defa doğup, bir defa ölürken, onlar hayatları boyunca birkaç kez ölüp ölüp dirilmişlerdir.* Bu gün Sabahattin Ali'in doğum günü. Eminim doğduğunda tertemiz yumuşacık zıbınlar giydirilmiş, nakışlı kundaklara sarılmıştır. *İnsan doğduğu yerde mi, doyduğu yerde mi, yoksa vurulup toprağa düştüğü yerde mi yaşar?

Bazı ünlü kişilerin doğum günlerini kutlamayı, ölüm günlerinde anmaktan daha çok seviyorum. Aslında bu ünlülerin pek çoğu hayatları boyunca pek çok acılara ve haksızlıklara maruz kalmışlar. Sıradan insanlar bir defa doğup, bir defa ölürken, onlar hayatları boyunca birkaç kez ölüp ölüp dirilmişlerdir. Cezaevleri, zindanlar, işkenceler, sürgünler ne ararsanız vardır hayatlarında. Toprağından uzaklara sürülmek az acı mıdır?

Rahmetli babam, Bulgaristan'ın Kırcaali kentinde kalan mezarlarına bile hasret duyardı. Sevdiklerinizin bir avuç toprağına bile dokunamadan geçen bayramlar, bayram mıdır?

Bu gün Sabahattin Ali'in doğum günü. Eminim doğduğunda tertemiz yumuşacık zıbınlar giydirilmiş, nakışlı kundaklara sarılmıştır. Konu komşuya, hısım akrabaya aile bir oğulları olduğunu duyurmuş, sevinçle ellerinde hediyelerle gelen misafirler ağırlanmış, lohusa şerbetleri içilerek mevlitler, dualar okunmuştur. Anacığı nakışlı gecelikleri ile atlas yorganlı yatağında, oğlunu gururla kucağında tutmuştur. Oymalı beşiklerde sallanmış, belki de diş buğdayı, adım çöreği daha sonraları da güzel bir sünnet düğünü yapılmıştır.

Kim bilebilirdi ki o el bebek, gül bebek edilen oğlan çocuğuna yıllar sonra hain bir tuzak kurulacağını? Anacığının okşamaya kıyamadığı oğlunu zindanlarda çürüteceklerini?

Sabahattin Ali bilir miydi? Yaşama, güzel olan her şeye tutkun, sanata edebiyata, fotoğrafa aşık bu güzel yürekli adam, en güvendikleri tarafından bir ihanete uğrayarak, hiç beklemediği anda ateş altında kalacağını bilir mirdi?

İlkokul yıllarımda Bulgaristan sınırında bir köye gitmiştik. Köy halkı etraflarında yaşanmış önemli olayları hiç unutmazlar ve tarihe çakılmış bir mıh gibi toplumsal hafızalarında taşımaya devam ederler. O köydekiler de ufukta bir yeri göstererek, Sabahattin Ali'nin vurulduğu yer demişlerdi.

Birkaç yıl önce köye genç bir öğretmen gelmiş ve onun şiirlerini, hikayelerini, romanlarını kimine okutmuş, kimine anlatmış. O zaman anlamışlar orada vurulanın tam olarak değerini. Sanki kendi bağırlarından kopmuş gibi ona sevgiyle bağlanmışlar.

İnsan doğduğu yerde mi, doyduğu yerde mi, yoksa vurulup toprağa düştüğü yerde mi yaşar?

Bilemedim ki...

Benim için ise en çok şu dizelerde yaşıyor:

"Başın öne eğilmesin

Aldırma gönül aldırma.

Ağladığın duyulmasın

Aldırma gönül aldırma..."

İyi ki doğdun hemşerim! Sevgili Eğridere'lim, civan perçemlim.

Seni öldürdüğünü sananlar utansın.

Eserlerinde ve gönüllerimizde yaşıyorsun.

Sabriye CEMBOLUK

Bakmadan Geçme