* Acayip ve tarifi zor bir toplumuz artık. Neredeyse, kendi kendimizi tanıyamaz olduk. * Tamam, biri birimizden uzaklaştık, ama bunca düşmanlık ve kin niye ki? * Kendilerince, herifi itibarsızlaştıracak bizimkiler. Onu yerin dibine gömmeye hazırlar. * Gümülcine'de TRT kameraları vardı, Adaköy'de ise tam bir rezalet.
PAYLAŞ
Günlük - 16 Ağustos 2018
İTİBARSIZŞALTIRMA SENDROMU
* Acayip ve tarifi zor bir toplumuz artık. Neredeyse, kendi kendimizi tanıyamaz olduk.
* Tamam, biri birimizden uzaklaştık, ama bunca düşmanlık ve kin niye ki?
* Kendilerince, herifi itibarsızlaştıracak bizimkiler. Onu yerin dibine gömmeye hazırlar.
* Gümülcine'de TRT kameraları vardı, Adaköy'de ise tam bir rezalet.
Uzun yıllardır takip ediyorum, ne zaman camiamızdan birisi biraz sivrilip ileri plana çıksa ve hele toplum nezdinde yeterince popüler olup, önünde parlak bir istikbalin kapıları açılacaksa, hemen devreye tanıdık itibarsızlaştırma sürüsü giriyor. Bütün fesatçı kılıkları ve hiç bir işe yaramayanlar atağa geçiyor.
Acayip ve tarifi zor bir toplumuz artık. Neredeyse, kendi kendimizi tanıyamaz olduk. İçimizdeki insan sevgisini öldürdük mü ne?
Geçen öğlen, Köfteci Yusuf'a gittim. Tam yemeğimi bitirdim ve dışarı çıkacaktım, karşımda Bulgaristan'dan buraya gezmeye gelmiş tanıdık bir çifti gördüm. Tamamen bir tesadüftü. Onları uzun yıllardır görmemiştim ve bir selam vermeden yapamazdım. Hal hatırdan sonra, arkadaşın hanımı bana döndü ve "Sen, bizi mi takip ediyordun?" demesin mi...
Zaman ve bulunduğumuz ortamlar bizi bunca değiştirmiş olabilir mi? Tamam, biri birimizden uzaklaştık, ama bunca düşmanlık ve kin niye ki? Düne kadar, akşam biramızı beraber yudumladığımız dostumuz, bugün bizimle bir bardak çay içmek için vakit ayıramıyor. Güya siyasetçi olmuş, dernekçi başı seçilmiş ama insan olamamış...
Bulgar medyasında çıkmış bir yazı. Mityö Oçite, Boyko filan şürekasını anlatıyor. Bu yazıyı bizim işgüzarlar hemen dilimize tercüme ettirmişler ve bir de fotografla renklendirerek sanal medyaya sürmüşler. Ama kullandıkları fotograf özenle seçilmiş ve pek yazıyla bir bağlantısı bulunmuyor. Bir grup insanın ortasında günümüzün güçlü isimlerinden birisi sırıtmakta. Kendilerince, herifi itibarsızlaştıracak bizimkiler. Onu yerin dibine gömmeye hazırlar. Sonrasında gelsin tufan. Ama neden? Eğitim ve kültür birikimi, siyaset ve toplum bilinci, sadece seninkinden daha güçlü ve yüksek olduğu için mi? Ayrıca bu herifin kurduğu siyasi partiye sen gönüllü girmişsin, bir kere liderine ayakta alkış tutmuşsun. Şimdi ne oldu da ona arka dönüyorsun? Neyi kıskanıyorsun?
Bir kere değerlerimize özen ve saygı göstermeyi öğrenmeliyiz. Halkımızı sanal alemde yanıltmaya kimsenin kudreti yetmez. Bu iş sahte ve anonim profillerle olmaz.
Bu sabah bir yerde okudum. Bir densiz çıkmış, neden doğup büyüdüğü ilçenin muhtarını ziyaret etti diye, bizim Zülkef abiye (Yeşilbahçe) dil uzatmakta. Yaşını başını almış, şerefli bir Balgöç kurucusundan hesap soran ise uyduruk bir konfederasyon başkanı, aynı zamanda bir siyasi parti yöneticisi. Zülkef abiye hak tanımayan ve hiç reva görmeyen, kendini neredeyse Kaf dağının zirvesinde görmekte. Ama oradan bir de tepetaklak aşarı doğru yuvarlanmak var...
Geçenlerde bir takım siyasetçiler ve dernekçiler, Gümülcine'ye akın ettiler. Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakyalı kardeşlerimizin milli önderidir. Ama bizim de unutulmuş ve itibarsızlaştırılmış gerçek kahramanlarımız var. Hiç birinin de, Dr. Sadık Ahmet'ten az bir yanı yoktur. Bazıları hala hayatta, diğerleri ise birer birer merhum oluyorlar ve sessiz sedasız bu dünyadan göçüp gidiyorlar. Gümülcine'deki törenlerin akabinde, Nuri Adalı'nın ölüm yıl dönümünü kutladık. Ne yazık ki, Gümülcine'ye gidenlerin tümünü ve daha fazla bir itibarı Adaköy'de göremedik.
Gümülcine'de TRT kameraları vardı, Adaköy'de ise tam bir rezalet. Milli kahramanımızın mezarı başına bırakılan bazı çelenkler, aynı gün birileri tarafından çöpe atıldılar. Bu çirkefliğin karşısında bile susmayı yeğliyoruz...