Istrancalı Çoban Şaban'ın Notları... AMAN ORMANCI

*** İstanbul'da 45 yıl yaşadım. İlk geldiğimde, Merter'de bir tabela vardı 1.800.000 küsur nüfusu olduğunu gösteriyordu. 45 yılda, bir milyon sekiz yüz bin insan, 24 saat çocuk yapsak, yani Suriyelileri sollayıp gitseydik, yine bu rakama ulaşamazdık...

Bazı geceler uyuyamam. Gece kalkar, kırlarda dolaşırım ama dün gece ful uyumuşum. Yine de sabah ezanında dimdik ayaktaydım ve ağzımda şu bizim dudak ucu türküsü;

" "Aman ormancı, canım ormancı

Köyümüze bıraktın yoktan bir acı."

Bu melodiyi mırıldanırken, birden aklıma düştü, neden bu türkü?

Oysa repertuvar (Ecnebice bir söz) çok geniş. Dağarcık da diyebiliriz ama artık dağarcık da unutuldu, çok kişi bilmez.

Tamam buldum. Şimdi İran'da deprem oldu ya ve ölenler Van'da, oradan işte. Mustafa'ya atılan kurşun, Tevfik'e değer. Haydi hep beraber;

"Aman ormancı, canım ormancı."

İstanbul'da 45 yıl yaşadım. İlk geldiğimde, Merter'de bir tabela vardı; 1.800.000 küsur nüfusu olduğunu gösteriyordu. 45 yılda, bir milyon sekiz yüz bin insan, 24 saat çocuk yapsak, yani Suriyelileri sollayıp gitseydik, yine bu rakama ulaşamazdık...

E-ee, nasıl oldu bu iş? Göç aldı. Bunu bilmeyecek ne var. Bir geçim derdi, iki Doğu'da terör olayları. İstanbul'un nüfusunu aldığı göçler artırmıştır. Hangi aptal kafanın ürünüyse bütün işlerin İstanbul'a kurulması. Tamam, özel sermayeyi bir yere kadar haklı görmek mümkün. Ama düne kadar karma ekonomiyi uygulayan devlet, zarar etme pahasına da olsa, orta ve Doğu Anadolu'ya yatırım yapıyordu.

Amerika görmüş Tonton, satıyorum dedi ve devletin bazı işlerden çekilmesi gerekti.

Devlet yumurta mı satar, arkadaş? Al vatandaşın cebinden parayı ve KDV, ÖTV adı altında köprü yap, yol yap ve geçenden al parasını. Ne tatlı iş dimi?

Hasılı İstanbul'un nüfusu on altı milyonu buldu?

Rant, bina, zina arttı. (Burada bir sakal olmalı...)

Al sana deprem. Hey, yüce Aallah'ım verdikçe veriyor. Ama deprem can almaya devam ediyor.

Bu vatan bizim ise, dağ başında oturan çoban da bizim vatandaşımız. Her türlü yaşam koşullarını ayağına götürmeliyiz. En başta suyunu, yolunu ve elektriğini. Orada hayvanına baksın, peynirini yapsın, biz de İsviçre ve diğer bizi kıskanan devletlerden peynir başta, et ve hayvansal ürün ithal etmeyelim.

Van'ın köylerinde evler kerpiç ve topraktan yapılmış, her evin çatısında bir yuvarlak taş vardır. Yağmur suyu, toprak damdan geçip içeriye damlamaya başlarsa, herif de kayveden keyfi yerinde dönerse, çıkar damlayan yere biraz toprak atar ve "log" denilen yuvarlak taş ile tıkıştırır.

Deprem Allah'dandır. Başımız sağ olsun, tekrarından ve daha kötüsünden korusun! . İstanbul'u, bu kadar doldurursan, onun derdi bitmez. Kanal açarsın, tünel açarsın. Van'da veya Elazığ da sorumluluktan kaçarsın...

Ya, bu sabah da ormancıdan başladım, postacıyla bitirdim. (Selim'di ismi, Allah, ona da rahmet eylesin...)

Şaban Ali AYDIN

Bakmadan Geçme