İNKOGNİTO KIRCAALİ ZİYARETİ - 2.

Demir Doğan'dan söz açılmışken, bir de magazin haberi vereyim. Yakında Pamela Jeynova ile dünya evine girecek. Gelin adayı Pami beş aylık hamile. (Küçük fotograftakiler?)  Kırcaali'ye yatırım yapma sebebi ise, önümüzdeki seçimlerde eski sözde Türk partisinden vekil seçilmek. Hem de listenin birinci sırasına oturacak(mış)...

İNKOGNİTO KIRCAALİ ZİYARETİ - 2. İstanbul'da, hemen Sofya uçağına transfer oldum. Gözüme uyku girmiyordu. Vitoşa dağının silüetini görünceye dek şu Üç Silahşor kitabını yiyip bitirmeliydim. Ertesi gün ise beni çok yorucu bir Kırcaali yolculuğu bekliyordu. Gizli görev icabı, yani inkognito, miadını çoktan doldurmuş eski bir milletvekili ve çevresini takip edecektim. Adeta bir Ceymis Bond görünümüne bürünmem gerekecekti. Aslında iki yıldır Sofya'da devam ettirdiğim medya grubumuzun istihbarat şefliğini zaten profilimi tamamen gizleyerek sürdürmekteyim. Bir MI6 ajanı yazar Ian Fleming'in yarattığı karakteri hiç sevmem, ben Alexandre Dumas'ın eserlerindeki romantizmden ve aşktan yanayımdır. Bulgaristan siyasi arenasının merkezi başkent Sofya'dır. Bu sefer ise Kırcaali taşrasında ne işim olabilirdi benim? Demokrasiye dönüş dönemi, artık Avrupa dilberine aşık, yaklaşık 30 yaşında bir delikanlı olmasına rağmen, hala eski derin devletin "Gestapocu" grupları tarafından yönlendirilmekte. Ortaya yeni bir bağımsız Türk partisi çıktı ve Ankara ile dostane ilişkiler geliştirdi. Her zaman olduğu gibi, milli güvenlik stratejisi bahane edilerek, Türkiye korkusu ve fobisi hemen devreye sokuldu. Hatta büyük güçlerin istihbarat istasyonları da bu konuya dahil edildi. Son seçimler esnasında ve daha sonraki periyotta, "Gestapocular" hiç boş durmadılar, gece gündüz bu yeni Türk partisini tamamen bertaraf etmeye giriştiler. Bu uğurda her yol denendi ve en sonunda kaleyi içeriden zapt etmeye karar verdiler. Bu partiye önceden monte ettikleri istihbarat artıklarına, kendilerini pasifize edecek ilaçlar içme emri verildi. Bu tür bir narkoz etkisindeki boykot sayesinde, partinin genel başkanı tamamen işlevsiz bırakılacaktı ve böylece bu yeni siyasi güç engeli ortadan kaldırılmış olacaktı. Ama bu sefer aksiyon tutmadı, çünkü daha baştan beri bu hesap yanlış kurgulanmıştı. Zaten KGB'nin stratejistleri çoktan emekli olmamıştı mı? Bulgaristan'daki Türklerin ve bunların Türkiye'deki güçlü göçmen diasporası, artık şeffaf ve gayet demokratik bir siyasi güce kavuşma arzusu ağır basmaktaydı. Bizim artık öyle Üç Silahşor filan masallarına muhtaçlığımız kalmadı. Bunlar vız gelir, tırıs giderler. İşte o kadar! Ya Kırcaali maceram nasıl bitti? Dün akşam saat 20.32 sıraları. Ahmet Doğan'ın oğlunun sahibi olduğu bardayız - My place. Etrafta mini etekli piliçler dolaşmakta. Özenle seçilmiş içkili bir mekandayız. Sakın konsomasyon ücreti başka bir garibana gitmesin! Tenha bir köşede bizim Üç Silahşordan birisi ve tanıdıkyerli bir trubadur biri birine bir şeyler fısıldamakta. Yarım saat sonra, trubadurun feys duvarında, Üç Silahşorun, yeni Ankara foto sagası empoze edilmişti... Demir Doğan'dan söz açılmışken, bir de magazin haberi vereyim. Yakında Pamela Jeynova ile dünya evine girecek. Gelin adayı Pami beş aylık hamile. (Küçük fotograftakiler?) Kırcaali'ye yatırım yapma sebebi ise, önümüzdeki seçimlerde eski sözde Türk partisinden vekil seçilmek. Hem de listenin birinci sırasına oturacak(mış)... Hangi sebepten dolayı, bir zamanların fiyakalı silahşorları, şimdi bir takım lahmacuncu ve cami restorasyonu ihalecilerini devreye sokmuşlardı? Piyasada dolandırıcılığı ile ünlü bu şahıslar yetmiyormuş gibi, bu akşam bu trubadurunun cebi biraz para görmüştü. Asla saf ve idealist birisi değilim. Bugün Kosova'daki bazı Arnavut çeteleri, Türkiye bayrakları yakmaya kalkışıyorsa, yarın aynısı Kırcaali'de denenecektir. Oyun çok büyük. Oyun kurucuları ise okyanus ötesinde... Benim işim de çok zor. Geçenlerde, diğer Türk partisinin ofisinde çalışan bir kasiyer kızı fena şekilde kafaladım. Kredi kartımı, bayağı boşaltmasına izin verdikten sonra, elime eski döneme ait bir takım belgelerin kopyasını sıkıştırdı. Ama bugünlük bu kadar yeter... Bora TAMER, Kırcaali

Bakmadan Geçme