HASTALIK SEMPTOMU ŞUUR SAPIKLIĞI
Nedir bu 'sapıklık' hastalığı, semptomları nelerdir? Akıl, fikir, mantık ve ahlak yolundan ayrılıp, doğasını değiştirip, başka uğursuz yollara sapanlara sapık denilir. Bu, beyin hücrelerinde bir nevi eksen kaymasından da olabilir. Yani halk dilince 'tahtaları oynatmış' olarak ta bilinir.
HASTALIK SEMPTOMU; ŞUUR SAPIKLIĞI
Sapıklık, canlılar arasında, daha çok insanlarda görülen psikolojik bir hastalıktır. Hayvanlarda vuku bulmaz, çünkü onlarda sapıtacak kadar akıl, fikir yoktur. Bizler dünyanın en üstün canlı varlığı - insanlar, acaba hayvanlardan bir ibret alabilsek. Mesela arılar ve karıncalar gibi zekalı, çalışkan ve onlar kadar organize olabilsek...
Nedir bu "sapıklık" hastalığı, semptomları nelerdir? Akıl, fikir, mantık ve ahlak yolundan ayrılıp, doğasını değiştirip, başka uğursuz yollara sapanlara sapık denilir. Bu, beyin hücrelerinde bir nevi eksen kaymasından da olabilir. Yani halk dilince "tahtaları oynatmış" olarak ta bilinir.
Gelelim asıl konuya. Ana dilimiz! Zoraki Bulgarlaştırma sürecinde, bizleri dilimizden, dinimizden, ahlak ve geleneklerimizden, yani Türklük doğamızdan ayırıp, bizlere özgü olmayan, başka uğursuz yollara saptırmaya yeltendiler. Bu süreç, 1984 yılının çok daha öncelerinden başladı. Fakat azimli olanlar, ecdadına saygı duyanlar kimliğini, benliğini korudu. Koruyan korudu, sapan saptı (ve sattı), sapmayan sapmadı...
Kimsenin, kendini sapık gibi görmediğine göre, o zaman, kimlerdir bu sapıklar diyeceksiniz. Öyle bir hastalık ki bu, hasta bunun farkına bile varamaz. Semptomlarını ve zararlarını etrafındakiler görür. Sapıklar, haliyle türlü genetik çeşitlere ayrılır - cinsel sapık, şuursal sapık v.s. Burada şuursal sapıklara değineceğiz. Mesela; çocuklarına Türkçe eğitimi gereksiz görenler, kendi aralarında Bulgarca konuşan güya Türk "aydınlarımız", Türklüğünden utananlar...
Zoraki Bulgarlaştırma sürecinde bizlere başımıza vura vura Bulgarca düşüneceksiniz, Bulgarca konuşacaksınız denmedi mi ! Evet, insan hangi dilce düşünürse, öyle de konuşur, düşüncelerini aktarır. Bazılarımız, kendisi Türk kimliği taşıdığı halde "Düşüncelerini Bulgarca daha iyi ifade edebiliyorum!" diye kendini savunuyor. Ne oluyor, yeni bir millet mi yaratıyoruz?! Yanı "Bulgar şuurlu Türk!" Bunun Bulgarcası; "Turçin s Bılgarsko samosıznanie". İşte "şuursal sapıklığın" ta kendisi budur...
Yok, benim evladım, Türkçe yerine İngilizce okuyacak, diyenler de var. İşte o zaman onun kimlik bilinci hepten karışıyor. Evet, başka yabancı dilleri öğrenmeliyiz. Zaman, buna artık ihtiyaç duyuyor. Fakat temeli ana dili olmadan, hiç bir yabancı dil dosdoğru öğrenilemez, bu iş sakat olur.
Zaman oldu, ağzımızdan çıkan bir Türkçe kelimeye beş leva para cezası kesiliyordu. Ben buna çok üzülüyordum. Beş leva çok az bir para ama Türkçe tek bir sözün değerine paha biçilemez. Bundan dolayı biz asla yolumuzdan sapmayalım ve "sapık" olmayalım...
Mehmet DAVUT, Cebel
Mehmet DAVUT, Cebel