GÖÇÜN ORTA YERİ HÜZÜN

Yaklaşık üç ay geceli gündüzlü Kapıkule'de yattık, kalktık. Zorunlu göç kara yolunda da başlayınca, Kapıkule'nin o devasa alanı insan seline döndü. Ailelerin çoğu parçalanmıştı. Gelenler, geride kalanların akıbetlerini bilmiyordu. Öylesine bir panik havası vardı ki, araba tekerleklerini, soba borularını yanlarında getirenler bile vardı. Bazı çocuklar kuş kafeslerini taşıyorlardı.

GÖÇÜN ORTA YERİ HÜZÜN

Aslında hiçbirimiz bu göç dalgasının kısa sürede bu kadar büyüyebileceğini tahmin etmedik. Göç treni Kapıkule'ye ulaştığında karşılaştığımız dram bizi şoka soktu. Olayın büyüklüğünün haber merkezlerinde, Ankara'da algılanması da geç oldu. İlk trenin ardından ikinci ve üçüncü de perona girince gerçek anlaşıldı. Bu bir şaka değildi, yaşadığımız yüzyılda tanık olacağımız büyük bir olaydı.

Yaklaşık üç ay geceli gündüzlü Kapıkule'de yattık, kalktık. Zorunlu göç kara yolunda da başlayınca, Kapıkule'nin o devasa alanı insan seline döndü. Ailelerin çoğu parçalanmıştı. Gelenler, geride kalanların akıbetlerini bilmiyordu. Öylesine bir panik havası vardı ki, araba tekerleklerini, soba borularını yanlarında getirenler bile vardı. Bazı çocuklar kuş kafeslerini taşıyorlardı. Yorgundular, çaresizdiler, Türkiye'ye ulaşmanın güvencesi onları avutuyordu, ama umutsuzdular.

Yorgun, çaresiz, umutsuz binlerce insanı düşünün, onlardaki çaresizlik bizi de etkiledi. O günlerde yerli ve yabancı gazeteciler tarafından on binlerce fotoğraf çekildi. Bu fotoğraflar haber merkezlerine düştükçe, olayın büyüklüğü ve dehşeti daha anlaşılır oluyordu. Sergilerde yer alan yaklaşık 50 kare de benim objektifimden elimde kalanlar. Onlar tanık oldukları büyük olayı tarihe dip not olarak düşüyorlar. Çok şey söylenebilir. Ama fotoğraflar her şeyi söylüyor. Onlar doğruyu, yalnızca doğruyu söyleyen tanıklardır".

Behiç GÜNALAN,

Edirne

Yorumlar 1

Bakmadan Geçme