Ben, doğruya doğru derim. 30 yıldır, çoğumuz Bulgaristan'a bilmem kaç defa gittik geldik, bilmem kaçıncı sefere pasaportlarımızı yeniledik ama halâ Bulgar adları taşımaktayız. Bulgaristan seçimlerinde, sandık görevlisi olduğumdan dolayı, bunu net bir şekilde gördüm.
PAYLAŞ
GALİBA, BİZ BUNLARI HAK ETTİK ( 2 )
Gürçay beyin son yazısını okudum. Ben, doğruya doğru derim. 30 yıldır, çoğumuz Bulgaristan'a bilmem kaç defa gittik geldik, bilmem kaçıncı sefere pasaportlarımızı yeniledik ama halâ Bulgar adları taşımaktayız. Bulgaristan seçimlerinde, sandık görevlisi olduğumdan dolayı, bunu net bir şekilde gördüm.
Birde şu mesele var, bir milleti uzun ömürlü kılan, mensubu olduğu milletin örf ve adetleridir.
Gelin görün ki, düğün ve derneklerde, müzikler çoğu Çingene ve Bulgar çalga havası.
Birde birazcık ama gerçekten damarlarında Türk kanı taşıyorsa adam, şuursuz ve ısrarlı bir şekilde, sanki bir farklılık yaratıyormuş gibi, kendi doğduğu köyün ve kasabanın Bulgarlaştırılmış ismini telaffuz etmez...
Herkese şunu soruyorum, siz, Yunanistan'dan gelmiş bir Türkün, ben Komotini'den göç ettim dediğini, hiç duydunuz mu? Ya da, eski Yugoslavya Cumhuriyetleri'nden, meselâ Skopiye'den göç ettim diyeni, yada Romanya'nın Kostence'sinden gelen Konstansa'dan derken?
Mezar taşlarındaki rezalete bir bakın, göçmen dernekleri kurduk ama mezar taşlarımızı aslına uygun yazalım diye bir karar alanı ben duymadım...
Suçu, tarih bilgisi olmayan, gelişi güzel konuşan siyasetçilerden önce, çuvaldızı kendimize batıralım.
İsimlerin değiştirilmesine kadar, börek, marmelatlı simit ve peynirli çörek dediğimiz yerel mutfağımızın ürünlerini bile artık baniçka, milinka ve kifla diye söylemeye başladık.
Mart ayı geldiğinde, marteniçka takmalar, sanki Türkiyeli Türkten çok farklı bir Türkmüşüz veya buradakilerin bilmediği bir örfü "biliyormuş" gafletine düşmekteyiz...
Kısaca pamuk sandalyede ekmeğini kazananların, Bulgaristan'da yaptıklarını, burada da aynısını devam ettirmek arzusunda oldukları aşıkar.
Bilerek veya bilinçsiz bir şekilde, artık paradan başka hiç bir şey düşünmeyen, Türklük şuurunu yitirmiş, yoksunlar, rezil bir şekilde yaşantılarını idame ediyorlar...
Velhasıl, biz ne ediyorsak, kendimize ediyoruz. Böyle davranmakla da, her zaman olduğu gibi, birilerin ekmeğine yağ sürüyoruz.
Bulgaristan'a yolcu taşıyan turizm ofislerinin camlarına bir göz atınız. Rusçuk yerine Ruse, Eğridere yerine Ardino, Killi Kızılağaç yerine Benkovski yazmakta...
Kendimiz ettik, kendimiz bulduk! Galiba, biz bunları hak ettik! Ne dersiniz?