*** Bir dakika sonra, eşim ameliyat gömleklerini falan giymiş, içeri girdi. Aman Allah'ım, ben doğumda yanımda olmasını istemem ki. Avazım çıktığı kadar çık dışarı diye bağırdığımı hatırlıyorum. O bağırmayla zaten çocuk doğdu...
PAYLAŞ
İyi geceler sevgili Misyon okuyucuları!
Arı kovanına her zaman başkaları mı çomak sokacak? Bu gece de ben sokmak istiyorum. Konuya 35-40 yıl kadar geriden başlamak istiyorum. Hatta, daha da geriden, 1975 yılından başlayalım.
Yer İsviçre'nin Solothurn şerindeki hastane. En küçük çocuğumu doğum yapıyorum. Eşim dışarıda bekliyor. Sancılarım iyice sıklaşmış. En geç 10 dakikaya kadar bebek doğacak. Kadınlar, bu doğum ağrılarının şiddetini çok iyi bilirler. İşte o aralarda doktor ısrarla bir şey soruyor. Ben anlayacak halde değilim. Ama o ısrarından vazgeçmiyor. En sonunda ne olursa olsun, "ya" evet diye cevap verdim.
Bir dakika sonra, eşim ameliyat gömleklerini falan giymiş, içeri girdi. Aman Allah'ım, ben doğumda yanımda olmasını istemem ki. Avazım çıktığı kadar çık dışarı diye bağırdığımı hatırlıyorum. O bağırmayla zaten çocuk doğdu...
Yani, bundan 45 yıl önce, İsviçre'de erkekler doğumda eşlerinin yanına alınıyorlarmış. Oysa bizlerde hala tabuydu. Hatta, doğum başlayınca evin erkekleri evden uzaklaştırılırlardı. İlerleyen yıllarda bu tabu yıkıldı ve şimdi isteyen erkekler ve kadınlar doğuma birlikte giriyorlar. Kadının ne kadar acı çektiğini gören erkek, hem çocuğunun hem de kadının kıymetini daha iyi biliyormuş. Empati yapıyormuş.
80'li yıllarda, Almanya'da yeni bir tartışma konusu vardı. Aylarca ve yıllarca yazılı, sözlü medyada tartışıldı. Konu: "Erkekler yuva öğretmeni, eğitmen olmalı mı?"
Uzun tartışmalardan sonra, babaların da anneler kadar şefkatli olabileceği ve en az onlar kadar iyi çocuk yetiştirebileceği kararına varıldı. Şimdi artık hiç kimse yadırgamıyor.
Bu arada bir de erkek hemşirelerin durumu vardı. O da sessiz sedasız kabul edildi. Adına "hasta bakıcı " dendi. Bizde de başlatıldı bu uygulama ama nedense hiç bir anlamı olmayan "hemşir" kelimesi yakıştırıldı. Hemşire kız kardeş demektir. Neden erkek kardeş anlamına gelen ve ülkemizde de kullanılan birader kelimesi kullanılmadı? Hiç anlamadım.
Erkek jinekologlar, yani kadın doktorları, ülkemizde hangi tarihten beri vardır, inanın bilmiyorum. Ama artık çok sıradan ve normal oldu. Hastanın da doktorun da kadını erkeği olmaz.
Çok şükür, bunu milletçe anladık. Şimdi gelelim erkek ebe meselesine. İtiraz etmeden önce bir dakika soluklanıp düşünelim. Jinekolog doktor erkek olabildiğine göre, doğumlardaki en yakın yardımcısı neden gene bir erkek olmasın?
Bence olmalı. Neden biliyor musunuz? Çünkü büyüklerimiz derdi ki:"Doğum sancısı, kabir azabından zordur." Yani kadının en çaresiz kaldığı, hayatta çekebileceği en büyük acıları çekerken yanında olan erkek, ona saygılı olmayı öğrenecektir. Dünyaya gelen her çocuğun, bir annenin karnında dokuz ay çeşitli zorluklarla büyürken, onun her safhasına ve annenin çektiği zorluklara şahit olacaktır. Bunları yakından görüp bilen erkeklerin, özel hayatlarında kadınlara hakaret etmeyeceklerine, dövüp canlarını acıtmayacaklarına ve öldürmeyeceklerine inanıyorum.
Tek başına doğum mucizesine şahit olmak, erkeklerin ruhunda olabilecek kaba dürtüleri temizlemeye yetecektir. Ve biz kadınlar, ihtiyacımız olduğunda, hasta olduğumuzda, doğum anlarımızda, canımızı gönül rahatlığı ile erkek ebelere teslim etmeyi öğreneceğiz.
Bence kadına sevgi, erkeğe saygı falan bunlar kendiliğinden olmayacak. Toplumdaki kadının pozisyonunu erkelere yaklaştırmanın yolu, mesleklerden kadın mesleği, erkek mesleği ayrımını kaldırmaktan geçecektir. Tabii eşit işe, eşit ücret verilmesi şartı ile.
Neyse,ben gene bir kuyuya bir taş attım. Bakalım sizler bu tartışma kuyusuna hangi taşları atacaksınız?