DÜĞÜN DERNEK DERKEN DERNEKSİZ KALMAK...

* Artık manşetler müjde vermez oldu. İsteyene Preslava ve İvana sunuluyor. Bir de bayılana gazoz... * Bizim neslimiz aynı tasa kaşık salladı ve askeri ücrete boyun eğdi. Gençlerimize aynısını asla ve katiyen reva görmemeliyiz... * Artık her köyün ve kasabanın derneğini kurduk. Etrafımız başkandan geçilmiyor ama koskoca bir göçmen camiasına kimlerin yön vereceği belli değil. * Bulgaristan'daki zalim siyasetçilerin yardakçlığını bırakalım ve mazlum kardeşlerimizin haklarını savunalım.

DÜĞÜN DERNEK DERKEN DERNEKSİZ KALMAK...

* Artık manşetler müjde vermez oldu. İsteyene Preslava ve İvana sunuluyor. Bir de bayılana gazoz...

* Bizim neslimiz aynı tasa kaşık salladı ve askeri ücrete boyun eğdi. Gençlerimize aynısını asla ve katiyen reva görmemeliyiz...

* Artık her köyün ve kasabanın derneğini kurduk. Etrafımız başkandan geçilmiyor ama koskoca bir göçmen camiasına kimlerin yön vereceği belli değil.

* Bulgaristan'daki zalim siyasetçilerin yardakçlığını bırakalım ve mazlum kardeşlerimizin haklarını savunalım.

Göçmen kuruluşlarının tarihçesi pek eskiye dayanmıyor ve faaliyet alanları ortadadır.

Bundan dolayı geri dönmeye lüzum yok.

Benim hafızamda, Bursa medyalarındaki "Müjde!" manşetleri kalmış. O dönemde camiamız için müjdeli ve hayırlı haberler hiç eksik olmazdı...

Artık manşetler müjde vermez oldu. İsteyene Preslava ve İvana sunuluyor. Bir de bayılana gazoz...

Bulgaristan göçmenleri, belki de, ülkenin en büyük topluluğuz ama nitelik yönünden bir bütün oluşturmadık.

Belki de, şimdiye kadar buna ihtiyaç duymadık ama hızlı bir şekilde değişen ve globalleşen dünyamızda, genç nesillerimizin istikbalini düşünmek mecburiyetindeyiz.

Bizim neslimiz aynı tasa kaşık salladı ve askeri ücrete boyun eğdi. Gençlerimize aynısını asla ve katiyen reva görmemeliyiz...

Birilerinin gözünde, siyasetten ve dernekçilikten hiç anlamayan, her zaman hazır kıta oy deposuyuz.

Bizleri şimdilerde, bireylerin güçlü bir toplumsal kümesi olarak görmüyorlar, çünkü kendimizi hep arka planda tutmayı bir marifet zannettik ve sonuçta kaybeden taraf olduk.

Siyasetten çekiniyoruz, ona bulaşmıyoruz ama kendimizi birer milletvekili ve belediye başkanı olarak görmekten geri kalmıyoruz.

Derneklerimizin kapısından adım attığımız yok ama Ankara'dan müjdeli haberler bekliyoruz.

Artık her köyün ve kasabanın derneğini kurduk. Etrafımız başkandan geçilmiyor ama koskoca bir göçmen camiasına kimlerin yön vereceği belli değil.

Konfederasyon dediğimizin çatısı altında bütün federasyonlarımız yer almıyor.

Federasyon yerine saydığımıza bütün derneklerimiz üye değil.

Aradaki kopukluk ve çokbilmişlik had safhada ama ortada ne bir koordinasyon var, ne de ortak hedeflere hücum ediliyor.

Şu an memlekette azınlık statüsü için imza kampanyası var. Başmüftülüğün neden borç batağı içinde yüzdüğü bilinmiyor. Köy ve kasabalarımız suratla ıssız kalıyor. Bunlara benzer konularda göçmen kuruluşlarımız sessiz kalmaya devam ediyor. Bulgaristan'daki zalim siyasetçilerin yardakçlığını bırakalım ve mazlum kardeşlerimizin haklarını savunalım.

Bence Bulgaristan göçmenleri ile ilgili bütün dernekler acilen tek bir federasyonda toplanmalı. Geçelim bu konfederasyon ve monfederasyon savsatasını...

Bir kere, göçmen camiası Denizli'den, Samsun'dan veya Babaeski'den yönetilemez...

Derneklerimiz ve dernek başkanlarımız neden bir araya gelemiyorlar?

Hangi siyasi, kamu ve toplumsal rantı bölüşemiyorlar?

Göçmen camiasına ve bu güzelim ülkeye layıkıyla hizmet edilmeyecekse, dernek yönetimlerinde ne işleri var...

Mümin TOPÇU

Bakmadan Geçme