DOĞAN, ALKOL KOMASINA GİRDİ... MESTAN, TİLKİ AVINA ÇIKTI... ORHAN, KENDİ OFİSİNE ALINMADI...

* Önümüze siyasetçi diye diktikleri fasulye sırıklarından, sadece yalan, dolan, talan ve yağmayı öğrendik. * Siyaset, devlet işlerini düzenlemek ve yürütme sanatıdır. Milleti doyurmak ve fakirlikten korumaktır. * 100 000 seçmen, DPS karşıtı oyunun rengini cesurca belirtti. Bunların sayısı yeni bir demokratik atmosferde gerçekleştirilecek seçimlerde 200 000 oyu da aşacaktır. * Bu kitle zaten eski totaliter rejimin uzantısı olan DPS'ye karşı duruş sergilemekte ve bunun siyasi arenadan silinmesini arzulamakta, ya da en azından tamamen temizlenip, yenilenmesini istemekte.

DOĞAN, ALKOL KOMASINA GİRDİ... MESTAN, TİLKİ AVINA ÇIKTI... ORHAN, KENDİ OFİSİNE ALINMADI...

Doğan, gene alkol komasına girmiş...

Karadayı, köyünden kovulmuş...

Hamid, sumoya başlamış...

Filiz'in ayakkabı topuğu kırılmış...

Mestan, bu hafta tilki avına çıkmış...

Orhan, kendi ofisine alınmamış...

Kasım, başkanını kovmuş...

Şabanali, gitmiş basmış istifayı...

Bilgin, Kasım'ı desteklemiş...

Memduh, Orhan'ın peşine takılmış...

Bedriye, müdür olmuş...

Ali'nin sekreteri (metresi) işsiz kalmış...

Komünist Ali'nin oğlu, aday gösterilmemiş...

Fahriye, istifa etmiş...

Mümünali, istifa etmiş...

Al sana korman çorman bir mişmaş...

***

Son zamanlarda bizler daha ziyade sadece kişilerle uğraşmaktayız.

Toplum kelimesinin anlamını bile unuttuk.

Tek gayemiz mesnetsiz dedikodular, uyduruk yalan dolanlar.

Evet, siyasette aradığını bulamayanlar gidecekler,

hatta kovulacaklar.

Yukarıda saydıklarımın kaçı siyasetçidir?

Bunların çoğu her işle uğraştılar ama siyaset yapmadılar veya yapamadılar.

Yarım asırlık bir komünizm esareti esnasında bizim toplum büyük yaralar aldı.

Siyasi altyapısı yok edildi, geçmiş tarihi unutturuldu.

Hatta, ayrı bir etnik Türk toplumu olarak, kimliğimizden ve benliğimizden uzaklaştık.

Şimdi karşımızda, kendi istikbalini belirleyemeyen, çözemeyen ve her zaman aldatılmaya meyilli aciz bir kitle durmakta.

Bugün yokluk, kıtlık, yoksulluk, fakirlik ve işsizlik bizim kaderimiz.

Önümüze siyasetçi diye diktikleri fasulye sırıklarından,

sadece yalan, dolan, talan ve yağmayı öğrendik.

Dahası bunlarda utanma, haya, mahremiyet ve mahcubiyet kalmamış.

Bunun sonucunda, bütün toplumda ortak değerler, aidiyet duygusu ve ahlaki bakımdan da tükenme noktasına gelinmiş.

Siyaset, devlet işlerini düzenlemek ve yürütme sanatıdır.

Milleti doyurmak ve fakirlikten korumaktır.

Bu anlamda, bizimkilerin uzlaşmaz ve anlaşmaz tutumları,

çaresizliklerinin yanında bir de perde arkasında gizlenen şeytanlara bağımlıkları hiç de hafife alınamaz...

***

Aslında bunca pesimizme hiç gerek yok. Boşu boşuna uzun yılları heba ettik.

Artık neredeyse bizim toplumun yarısı Ahmed Doğan'ın ve DPS'nin kimlere ve nelere hizmet ettiğini anlamış durumda.

Bu çok önemli ve dikkat çekici bir husus, çünkü artık bu insanlar, bahsettiğim çürütülmüş siyasi aldatmacaya ve oyuna karşı mücadele etmekte.

En azında seçimler esnasında artık DPS'ye körlemesine oy vermekten vazgeçildi ve yeni arayışlar moduna girildi.

DOST partisi işte bundan dolayı, henüz daha kuruluş fazında olmasına rağmen, bunca oy alabildi.

100 000 seçmen, DPS karşıtı oyunun rengini cesurca belirtti.

Bunların sayısı yeni bir demokratik atmosferde gerçekleştirilecek seçimlerde 200 000 oyu da aşacaktır.

Fakat, ortada bilinmesi gereken bir gerçek yatmakta.

Seçmen, sadece DOST partisi liderlerini çok sevdiği için onlara oyunu vermeyecektir.

Bu kitle zaten eski totaliter rejimin uzantısı olan DPS'ye karşı duruş sergilemekte ve bunun siyasi arenadan silinmesini arzulamakta, ya da en azından tamamen temizlenip, yenilenmesini istemekte.

Bu ise şimdilik asla mümkün gözükmemekte...

Lafın kısası, Lütvi Mestan ve arkadaşları, karşılarında adı konulmamış ama kendilerine oy vermeye hazır bir seçmen kıtası buldular.

DOST partisi yönetiminin tümü görevlerinden istifa etmiş olsa, DPS veya HŞNP sapır sapır dökülüp yok olsa bile,

benim bahsettiğim 200 000'den fazla seçmen,

oyunu her zaman DPS'ye karşı kullanacaktır...

Mümin TOPÇU

Bakmadan Geçme