Delyan Peevski, Bulgaristan'daki Türklerin nasıl lideri oldu?
*** Bizim Türk Toplumuna yine kukla figüranlığı biçilmişti, yani ayak altında ezilmeye ve dolaşmaya devam edecektik... *** Sadece bize değil, bütün Bulgaristan halkına düzmece bir 'Türk Partisi'nin' kuruluşunu ve varlığını yutturdular. Adına 'Türk Partisi' dediler ama gerçekte, bu partide Türklerin hiç bir söz hakkı bulunmuyordu. Planlayıcıları ve stratezleri, ne hikmetse, hep Bulgarlar ve Ruslardı.*** Bugün Kırcaali'de bir Türk Lisesi veya Razgrad'ta bir Türk Kültür Sarayı'nın açılması, sadece Delyan Peevski'nin iki dudağının arasından çıkacak bir 'olura' bağlı.
PAYLAŞ
1989 yılında, en sonunda demokrasiye eriştik diye bayağı sevindik ama bütün umutlarımız fos çıktı.
Meğer, katı komünist rejim, farklı bir uzun soluklu stratejik yüz görünümüne bürünerek, hepimizi haletmeyi başarmıştı.
Siyaset sahne perdesinin ön sırasındakiler, artık uzun yıllardır bizleri perde arkasından yöneteceklerdi.
Bizim Türk Toplumuna yine kukla figüranlığı biçilmişti, yani ayak altında ezilmeye ve dolaşmaya devam edecektik...
Sadece bize değil, bütün Bulgaristan halkına düzmece bir "Türk Partisi'nin" kuruluşunu ve varlığını yutturdular. Adına "Türk Partisi" dediler ama gerçekte, bu partide Türklerin hiç bir söz hakkı bulunmuyordu. Planlayıcıları ve stratezleri, ne hikmetse, hep Bulgarlar ve Ruslardı.
Bugün Kırcaali'de bir Türk Lisesi veya Razgrad'ta bir Türk Kültür Sarayı'nın açılması, sadece Delyan Peevski'nin iki dudağının arasından çıkacak bir "olura" bağlı. Böyle bir kararı başka ne DPS, ne Boyko, ne de Ahmet Doğan alabilir...
Tamamen demokratik biçimde ve özgür koşullarda faaliyet gösterecek, gerçek bir Türk Partisi'nin varlığını kim istemez ki?
Tabi ki, bütün Türkler bunu arzu eder!
Ya hangi akıl asla tasvip etmez?
Eski komünist rejim temsilcilerinin ulusal güvenlik stratejisinde dayattığı, Türkleri ve Türkiye'yi habire birer tehdit olarak algılayan köhne zihniyettir bu.
Zaten başımıza gelen bütün ayrımcılıkların ve kötülüklerin zeminini aynı bu rezil zihniyet hazırlamadı mı?
Bunca ayrımcılık ve çeşitli etnik grupların hor görülmesi karşısında, bugün Bulgaristan demografik ve ekonomik çöküntü içinde kıvranmakta. Halbuki, Bulgaristan bizim doğup yetiştiğimiz yurdumuz ve memleketimizdir. Sever ve sayarız o toprakları.
Bulgaristan sınırları içinde yaşayan tek Türk kardeşimiz dahi, ülkesine zarar vermeyi aklının ucundan bile geçirmez.
Aynısı, Türkiye'de yaşayan göçmenler için de geçerlidir. 30 yıl öncesi memleketinden kovulan bu insanlar, artık her yıl birkaç sefer, seve seve baba ocaklarını ziyaret ediyorlar, eski evlerini tamir ediyorlar, tarlalarına yeniden nadas çekiyorlar...
Bizim oradaki Türk kardeşlerimiz, Bulgaristan devletine karşı herhangi bir tehdit oluşturmuyor. Onlar sadece ayrımcılığa karşıdır ve eşitlikten yanadır.
Gün gelecek, yine Türkler, bu ülkeyi düzlüğe çıkaracaktır ve varlığa kavuşturacaktır...
Sözde Türk Partisi'nin liderlerinin gerçek yüzünü artık bilmeyen ve görmeyen kalmadı.
Bu parti tamamen bütün şaibeli ve zan altındaki şahıslardan temizlenmediği müddetçe, bizim topluma asla bir yarar sağlayamaz. Toplum içinde, arzu edilen birlik ve beraberlik de hiç bir zaman gerçekleşemez.
Arkamızda bıraktığımız yıllar içinde başka siyasi partilerimiz de kuruldu, fakat hiç bir varlık gösteremeden yok olup gittiler.
Belki de, bu küçük partiler aynı derin senaryonun gereği ortaya çıkarıldılar ama kısa bir zaman diliminde liderleri, gözümüzün önünde sindirildi, korkutuldu, ürkütüldü ve susturuldu.
Ayrıca DPS'nin inkübatöründen çıkıp ta, bizlere yeni siyasi umutlar sunan liderlere bundan sonra itaatı ve güveni bırakmalıyız. Buradaki maksat sadece oyalamak, bölüp parçalamak ve zaman kazanmaktır, çünkü tanıdık simaların saray kuleleri yıkılmak üzeredir.
İllaki, bunlar en yakın bir süreçte yerle bir olacaktır. Bundan kimsenin hiç şüphesi olmasın! Haram parayla saadet zinciri ve kulesi kurulmaz ki...